| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 10.10.2019 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 105 sıra sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin 5'inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerine söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
5'inci maddeyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'na "Hukuk Mesleğine Giriş Sınavı ve İdari Yargı Ön Sınavı" başlıklı ek madde eklenmektedir. Yani hukuk fakültesi mezunlarına Hâkim Adaylığı Sınavı'na girmek ve avukatlık veya noterlik stajına başlamak için ön şart olarak Hukuk Mesleklerine Giriş Sınavı veya İdari Yargı Ön Sınavı getirilmektedir. Maddenin gerekçesinde ise hukuk fakültesi mezunlarının hukuk alanındaki bilgi ve yetkinliğinin artırılmasını sağlamak amacından bahsedilmektedir. Hukuk alanındaki bilgi ve yetkinliğin artırılmasını sağlamak gerekçe ise hukuk fakülteleri nitelikli eğitim veremiyor, değişik bir deyimle mezunlarının çoğu gerekli nitelikleri taşımıyor demektir. Buna çözüm olarak da kanun teklifinde, sınav yapılması önerilmektedir. Sınavla ilgili çekincelerimden ve bir eğitimci olarak asıl yapılması gerekenlerden bahsetmek istiyorum.
İlk önce bir durum tespiti yapalım "Ülkemizde kaç hukuk fakültesi var?" sorusuyla başlayalım. Ülkemizde hâlen 45'i vakıf üniversitesinde olmak üzere toplam 121 hukuk fakültesi bulunmaktadır. 2002 yılına kadar 31 hukuk fakültesi varken 2003'ten bugüne kadar açılan hukuk fakültesi sayısı 90'dır; bu olağanüstü bir artıştır. Hâlen okuyan öğrenci sayısı 100 bine yakındır. Her yıl yaklaşık 17.500 civarında öğrenci alınmaktadır. Bunların da her yıl, yüzde 60'ı başarılı kabul edilirse 10 bin civarında gencimizin hukuk mesleğine girmesi demektir.
Bir diğer nokta, hukuk fakültelerinin giriş taban puanları ve kontenjanlarıdır. Örneğin, bir vakıf üniversitesi 530 taban puanıyla ilk 100'den 12 öğrenci alırken başka bir vakıf üniversitesi 300 taban puanıyla ilk 190 binden 120 öğrenci almaktadır. Devlet üniversitelerinden Ankara Üniversitesi 438 taban puanıyla ilk 3.412'den 615 öğrenci, İstanbul Üniversitesi 431 taban puanıyla ilk 4.670'ten öğrenci almıştır. Farkları görebiliyor musunuz? Yani bir tarafta 530 taban puanı, öbür tarafta 320 taban puanı var.
Şimdi soruyorum: Bu kadar hukuk fakültesine gerek var mıydı? Bu kadar hukuk fakültesi niçin açıldı? Bu kadar geniş puan dağılımıyla öğrenci alınabilir mi? Sistem bozulmuştur. Şimdi mezun seli geldi, çare arıyorsunuz. Selin önüne set yapmaya çalışıyorsunuz, "Sınav yapalım." diyorsunuz. Başarılı sayılanlar devam edecekler. Peki, ya diğerleri? Başarısız sayılanlara "Sen dört sene boşa okudun, yeterli yetkinliğin yok. Git testlere çalış, gelecek sene gel, yeniden sınava gir." mi denecek? Bu durum sınavı başarıncaya kadar git gel devam edecek.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hukuk fakültesi sayısının artırılmasının ve aynı şekilde, kontenjanların ölçüsüz bir şekilde artırılmasının sonucu budur. Burada bir defa daha belirtmeliyim ki hukuk alanındaki bilgi ve yetkinliğin artırılması sınavla sağlanamaz, ancak ve ancak nitelikli eğitimle olur.
Değerli milletvekilleri, ÖSYM tarafından gerçekleştirilecek ve test şeklinde yapılacak sınavda başarılı olmak yani hukuk alanında bilgili ve yetkin olduğunu ispatlamak için 100 puan üzerinden 70 puan almak gerekmektedir yani bilgi ve yetkinlik açısından 70 yeterli görülmüş. Peki, 69 alan bir kişi 70 alana göre ne kadar daha az yetkindir? Bunun cevabını bilen varsa söylesin. 1 puanla yetkinlik nasıl tespit edilecek?
Değerli milletvekilleri, sınav uygulamasının 2020 yılından itibaren kayıt yaptıranlara uygulanacağı yani sınav döneminin 2024 yılından sonra başlayacağı belirtildiğine göre, dört yıl içinde hukuk mesleğinde başarı oranlarını da hesaba katarsak en az 50 bin kişi daha ilave edilmiş olacak ve hâlen baroya kayıtlı olan avukat sayısı 106 binden 150-160 binlere yükselecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Filiz.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Bir başka sorun daha var, sınav 2024'te 2020 girişlilere verileceğine göre önceki dönemlerde başarısız olan öğrenciler ile yeni öğrenciler aynı sınıfta okuyacaklar, mezuniyetlerinde, başarısız şekilde öğrenimlerini sürdürenler sınava tabi olmayacak ama başarılı öğrenci sınava girmek durumunda kalacaktır, bu da kargaşa yaratacaktır. Ayrıca böyle bir sınav özel kurslar dizisine bir yenisini ekleyecek, hukuk mesleğine giriş özel kursları başlayacaktır. Bu durum hukuk fakültesi mezunlarının yetkinliklerini test kitaplarıyla geliştirecekleri anlamına gelir ki bu, hukuk eğitiminin inkârı demektir. Yapılması lazım gelen şey, aslında hukuk fakültelerinde eğitimin kalitesinin artırılmasıdır. Yükseköğretim Kurulu gerekli şartları yerine getiremeyen fakültelerin eğitime açılmasına izin vermemelidir. Mevcutların denetlenmesi, gerekli standartları taşımayan hukuk fakültelerinin kapatılması gereklidir ve şarttır. Kontenjanlar kesinlikle azaltılmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Sayın Başkan, çok az bir şey kaldı, tamamlayacağım.
BAŞKAN - Buyurun.
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Devamla) - Bir diğer ve çok önemli gördüğüm bir nokta da hukuk fakülteleri için en az puan belirlenerek -mesela ilk 10 binin içinde olmak gibi- en baştan belirli başarı düzeyindeki öğrencilerin hukuk fakültelerine girişleri sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, misyonu Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarının sürekli gelişimine ve bireylerin evrensel yeterliliklerine ulaşmasına katkı sağlamak üzere yükseköğretim alanında Kalite Güvence Sistemi'ni güçlendirmek olan Yükseköğretim Kalite Kuruluna bu konuda da büyük görevler düşmektedir diyor, Genel Kurula saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)