GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:5
Tarih:10.10.2019

EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Sayın Başkan, değerli vekiller; bugün uzun süredir ciddi beklentiler yaratılarak kamuoyunun gündeminde tutulan ve kamuoyunu oyalama çabasına alet edilen yargı paketini konuşuyoruz, yargı reformunu konuşuyoruz.

Bence bir yargı reformu değil, bir makyaj veya bir boyalama. Ne derseniz deyin ama esas olan bir yargı reformunun olmadığı çok açık çünkü yargı sisteminin sorunlarına ve adaletsizliklerine değinen, buna gerçekten çözüm bulan, adaleti, eşitliği ve yargının bağımsızlığını temin eden bir yargı paketi değil.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz aylarda Sosyal Demokrasi Vakfı, Türkiye genelinde "Yargı Bağımsızlığı ve Yargıya Güven" isimli bir anket çalışması yaptı ve bu çalışmaya katılanların yüzde 48,5'i Türkiye'de yargının bağımsız olmadığını dile getirdi. Hâl böyleyken meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları, akademi çevresi ve muhalefetle ortaklaşılmayan, birlikte üretimden yoksun, sorunlara çözüm olmaktan uzak bir tarzla ele alınan bu teklifin toplumun adalet taleplerine ve yargısal sorunlarına çözüm olmayacağı açık, net ortada.

6'ncı madde hukuk mesleklerine giriş sınavının başlangıç tarihini belirliyor. Yargıya olan güven en alt seviyedeyken "'Adalet' kavramı denince aklınıza ne geliyor?" sorusuna "Adaletsizlik geliyor." diye yanıt verilen bir ortamda hukuk mesleklerine giriş sınavı soruna çözüm olacak mı, sormak istiyorum.

Bu düzenleme çözüm değil, yeni sorunlar getirecek. Bu kadar fazla üniversite kurmanın, 80 binden fazla hukuk öğrencisini almanın faturasını hukuk mesleğine giriş sınavını getirerek öğrencilere çıkarmaya çalışmak sorunu çözmez.

Gençlerin okulu bitirdikten sonra iş sahibi olabilecekleri bölümler açalım ve yönlendirelim. Bölüm kontenjanlarını bu şekilde belirleyelim, doğru olan bu.

Bir taraftan sayısı 100'ü aşmasına rağmen yeni hukuk fakülteleri açılmaktayken diğer yandan da sınavla avukat, hâkim sayısını sınırlamaya çalışmak gerçekçi ve ihtiyaca yönelik bir düzenleme değil. Göz boyamak, size muhalif olabilecek kişilerin önünü kesmek, yandaşların da sırtlarını sıvazlamaktan başka bir şey değildir.

Değerli arkadaşlar, herhangi bir farklılığı tehdit olarak görüp yok etmeyi amaçlayan, cinsiyetçi, mezhepçi, ırkçı yönetimler bu topraklarda nefret ve acı çekmekten başka bir şey, nefret ekmekten başka bir sonuç getirmemiştir. Bugün Rojava halkları Türkiye halklarının kardeşi, dostu, akrabasıdır. Rojava'ya saldırıp halkları birbirine düşürmeye çalışanlar, kalkışanlar, halkın boğazındaki ekmeği alıp ölüme yatıranlar asla başarılı olamayacaklardır.

Değerli arkadaşlar, dünden beridir "Barış Pınarı" dedikleri ama aslında silah, ölüm ve gözyaşı getiren bir harekâtı konuşuyoruz. Sizin "Barış Pınarı" dediğiniz harekât sınırın öbür tarafındaki çocuklara, kadınlara, yaşlı insanların hayatlarına kastedecek bir savaş ilanıdır. Yetmiyor, sınırın bu tarafındaki insanların da hayatlarına kastediyorsunuz. Şu ana kadarki bilanço Ceylânpınar ve Nusaybin'de 8 ölü, sadece Nusaybin'de 24 yaralı ve saatlerdir süren bomba sesleri ve insanlar sokaklarda; evlerinde uyuyamıyorlar.

Dolayısıyla bir barıştan bahsetmek mümkün değil, kendi topraklarımız için bile bu mümkün değilken sınırın öte tarafına barış götürmek asla mümkün olmayacaktır. Özellikle kadınlara ve çocuklara unutulmayacak insani dramlar yaşatmış ve insanlık suçu işlemiş olan IŞİD barbarlığı başta kadınlar olmak üzere Rojava halklarının öncülüğünde yenilgiye uğratılmıştı ve bu sayede Orta Doğu ve dünya halkları rahat bir nefes alabilmiştir. Bir kadın devrimi olan Rojava devrimi Orta Doğu'daki erkek egemen ve militarist iktidarlara karşı eşitlikçi, özgürlükçü, çoğulcu ve demokratik bir yaşam mücadelesinin önemli bir dönüm noktası oldu.

Şimdi tekrar IŞİD'i yanına alarak girişilen bu savaşta 2004'ten bu yana IŞİD'e karşı büyük bedellerle elde edilen kazanımlar yok edilecek. Suriye ve Orta Doğu'da var olan belirsizlikler ciddi anlamda artacaktır. Kadınlara ve çocuklara yaşatılan vahşet hâlâ capcanlı zihinlerdeyken bu savaş IŞİD barbarlarına alan açarak bu çeteleri tekrar diriltecektir. İnsan Hakları İzleme Örgütünün 2019 Temmuz verilerine göre, IŞİD'in kamplarında şu an 11 bini aşkın insan kalıyor. Soruyorum: Bu insanlar ne olacak? Bu IŞİD'liler ne yapacak? Siz o insanları ne yapacaksınız? Bunları sormak istiyorum. Bir cevap var mı? Eminim vardır.

Tekrar ediyorum: Biz kadınlar belirtiyoruz ki, kirli savaş politikalarının ve planlarının, işgal politikalarının bir parçası olmayacağız, barışı savunmaya devam edeceğiz ve bunun için mücadele edeceğiz sonuç ne olursa olsun. Biliyorum ve eminim, savaş silahlarla ve şeylerle gelmeyecektir, savaş demokratik siyasetle gelecektir ve biz bunun mücadelesini yürütmeye devam edeceğiz. (HDP sıralarından alkışlar)