| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 5 |
| Tarih: | 10.10.2019 |
HÜDA KAYA (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan ve Değerli Genel Kurul; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Savaşa "Evet." diyenleri, milletimizin malını, canını, evlatlarını kana kurban edenleri tarih ve halkımız affetmeyecektir. Orta Doğu krizi özelinde tüm taraflar bilmeli ki tarih de göstermiştir ki savaş ve şiddet çözüme değil, ölüme ve yıkıma götürür. Geç olmadan, ölümlerde değil, çözümde ortaklaşmalıyız.
Değerli arkadaşlar, yargı paketiyle ilgili yaklaşık bir yıldır halkımızın yararları doğrultusunda partilerüstü bir sivil çalışma içinde olduk. Bugün yargı paketi hakkındaki konuşmamı partim adına olmaktan ziyade, bazı şahsiyetlerin de dâhil olduğu bu sivil girişim adına burada sizlere sunmuş olacağım.
"TBMM Genel Kuruluna
Türkiye'de toplumsal kutuplaşma ve düşmanlık ölçütüne varma potansiyeli taşıyan gerginliklere, kavgalar, çatışma süreçleri ve bunların karşılıklı birbirine tetiklemesi sonucu sarmallaşan toplumsal çürüme hâllerine, beyin ve sermaye göçü dâhil ülkemizi yaşanmaz bulup dış ülkelere yaygın gidişlere, her geçen gün artarak yaygınlaşıp derinleşen sosyal krizlere, yönetim krizlerine, âdeta yapısallaşan ekonomik krizlere tanıklık ediyoruz. Türkiye yaşanabilir bir ülke olmaktan çıkıyor. Cinsel taciz ve tecavüzlerin yaygınlaştığına, kadın cinayetlerinin inanılmaz boyutlara vardığına tanıklık ediyoruz. Bütün bu olumsuzluklar karşısında barışa ama öncelikle toplumsal düzeyde bir normalleşmeye ihtiyaç vardır. Soyut anlamıyla bir normalleşme olmayacağına göre sorunların çözümü üzerinden normalleşmenin koşulları yaratılır kanaatindeyiz. Cezaevlerinin boşaltılmasını, toplumdan bireylere doğru bir barışma hâlinin yaratılmasını istiyoruz. İnsani göstergeler bakımından Türkiye dünyada çok gerilerdedir. Af veya gerekli düzenlemelerle cezaevlerinin boşaltılması toplumun birbirleriyle barışmasına katkı sağlamalıdır.
Bireylere yönelik sorumluluk yüklemekten öte iktidarın ve yöneticilerin kendi toplumuyla buluşmasına önayak olur, onlara haksızlıkları giderme olanağı sağlar. Bu durum aynı zamanda kadınlara, çocuklara, mağdurlara, ülkeye karşı gerçek bir sorumluluktur.
Türkiye'de ciddi bir güven bunalımı vardır. Bu konuda gerekli adımlar atılırsa iktidar da, salıverilen, haksızca içeride olan tutuklu ve hükümlüler ve onların milyonlara varan aile ve akraba çevreleriyle de bu bunalımı aşma koşullarını kavuşturmuş olur.
Korku toplumu algısı yaygınlaşıyor. Gözaltı ve tutuklamalar her geçen gün artmakta; toplumsal barış ciddi bir akamete uğradı. Resmî verilere göre 11 milyon şüpheli şahıs var. Üstelik yeni cezaevleri yapılmaya devam ediliyor. Mevcut ceza infaz sistemi yetersiz. Yargı mekanizması işlemiyor, adaletsizliklerle hukuk zaafa uğramış ve bu durum toplumu geriyor, kutuplaştırıyor.
Türkiye'de cezaevlerinin boşaltılmasının koşulları olgunlaşmış durumdadır. Toplumu rahatlatmak ve toplumun önünü açmak için bu bir zorunluluktur. Dünyada da belli dönemlerde bu koşullarda ihtiyaçlar oluşmuştur. Örneğin Fransa'da da buna benzer, cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra af çalışmaları gerçekleşmiştir.
Sonuç olarak, esas talebimiz, 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasası'nın kaldırılması olmakla beraber, bugün için en azından örgüt propagandasına ilişkin 7/2 maddesinin kaldırılması gerekmektedir. Yine bu yasadaki düzenlemelere benzer hükümler taşıyan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun "terör suçları" kavramının AB standartlarına göre düzenlenmesi gerekmektedir. 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un infaz rejimi ve infaz koşullarındaki eşitsizlik yaratan hükümlerinin kaldırılması gerekmektedir.
Hasta tutuklu ve hükümlülerin, yirmi beş-otuz yılı cezaevinde geçen hükümlülerin, hamile ve yeni doğum yapmış kadınların, anne ve babaların cezaevinde çocuğun dışarıda olduğu tutuklu ve hükümlülerin salıverilmeleri gerekmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yer alan kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkıyla ilgili hükümlerin uluslararası hukuk kurallarına uygun hâle getirilmesi, tutuklu yargılamanın istisna hâle getirilmesi, tutukluluk süresinin kısaltılması gerekiyor."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜDA KAYA (Devamla) - Hemen... Son...
BAŞKAN - Saya Kaya, devam edin, toparlayalım.
HÜDA KAYA (Devamla) - "Gazeteci ve yazarların, siyasi çalışmaları ve düşünceleri sebebiyle cezaevlerinde olan milletvekilleri, belediye başkanları, belediye meclis üyeleri gibi bütün seçilmişlerin, siyasi parti başkanlarının, yöneticilerinin ve üyelerinin gerekli düzenlemeler yapılarak acilen salıverilmeleri gerekmektedir.
Bugüne kadarki süreçte yasal düzenlemelerde olmasına rağmen uygulamada yer verilmeyen hükümlere uygun davranılması ve imzalamış olmakla birlikte Anayasa 90'ıncı madde gereğince artık bir iç hukuk normu hâline gelmiş bulunan uluslararası sözleşme hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Böylelikle tanık olduğumuz haksızlığın, hukuksuzluğun, adaletsizliğin giderilmesi, toplumun her kesiminin içine sinen ve kişiler arasındaki eşitsizliği giderici, toplumsal normalleşmeye katkı sağlayan adımların atılmasını talep ediyoruz."
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlıyor muyuz Sayın Kaya?
HÜDA KAYA (Devamla) - Hemen bitiriyorum.
78'liler Vakfından Celalettin Can ve Nimet Tanrıkulu'nun da içlerinde olduğu Ahmet Çakmak, Abdulbaki Erdoğmuş, Ahmet Faruk Ünsal, Baskın Oran, Eşber Yağmurdereli, Fatma Bostan Ünsal, Nesrin Sungur Çakmak, Nesrin Nas, Şadi Özdemir, Şebnem Korur Fincancı, Tarık Ziya Ekinci, Tahsin Yeşildere ve Ümit Biçer gibi şahsiyetlerin de arasında olduğu bir grup sivil girişim bu metni kamuoyuna açıklamıştır. Dikkatinize sunuyorum.
Teşekkür ediyorum Başkan. (HDP sıralarından alkışlar)