GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:15.10.2019

SİBEL ÖZDEMİR (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de kanun teklifinin 12'nci maddesi üzerine söz aldım. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Üçüncü Yargı Reformu Strateji Belgesi temelinde hazırlanarak Meclis gündemimize gelen bu yasa teklifi birçok hatibin belirttiği gibi, farklı alanlarda düzenleme yapan malum bir torba yasaya dönüştü ve bu yargı paketiyle özellikle adalet sistemindeki mağduriyetlerin çözüleceğine dair çok büyük bir beklenti oluştu. Ancak baktığımız zaman, getirilen bu 1'inci torba yasayla tam anlamıyla beklentiler karşılanmadığı gibi kısmi ve geçici çözümler getirildiğini görmekteyiz.

Değerli milletvekilleri, benim üzerinde söz almış olduğum 12'nci madde hâkim, savcı adaylarına, gerekirse noterlere, avukatlara eğitim planları hazırlamak ve uygulamak gibi çok önemli bir görevi olan Türkiye Adalet Akademisinde görev yapacak olan öğretim üyelerinin ve öğretim üyeleri dışındaki hâkim, savcı gibi dışarıdan uzmanların ders ücreti, ders saati gibi düzenlemeleri yapmaktadır. Az evvel de tartıştığımız gibi, 34 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'yle yeniden kurulan Türkiye Adalet Akademisinin bu kararnamedeki düzenlemelerini aslında biz bu torba yasayla kanun hâline getiriyoruz.

Aslında, yine bu iktidar döneminde Avrupa Birliği hukukuna uyum süreciyle 2003 yılında kanunla kurulan Türkiye Adalet Akademisi, maalesef yine bu iktidar döneminde bir cemaat yapılanmasının hâkim olduğu ve adalet sistemimiz içinde tahribata uğrayan önemli kurumların başında gelmiştir ve 15 Temmuz sonrasında kurum 2018'de bir KHK'yle kapatıldı. Oysa bu kurumun tekrar kanunla kurulması gerekirken bir Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle -az evvel Değerli Hocamız Sayın Kaboğlu'nun gerekçelerini Anayasa bağlamında anlattığı gibi- Anayasa'mıza aykırı olarak kuruldu ve bu konuda son kararı verecek Anayasa Mahkemesidir.

Değerli milletvekilleri, bu pakette Türkiye Adalet Akademisiyle ilgili birkaç önemli düzenleme oldu. Şimdi, bunlardan bir tanesi, özellikle 10'uncu maddede Mülakat Kurulunun yapısı genişletilerek Adalet Akademisi Danışma Kurulundan bir üyenin Mülakat Kurulunda yer alması düzenlendi ve teklif sahipleri, bu düzenlemeyi gerçekten paketin en olumlu ve Mülakat Kurulunu objektif bir düzeye dönüştürecek bir düzenleme olarak anlattılar.

Şimdi, Adalet Akademisinin Danışma Kurulundan bahsetmek istiyorum. Bu Danışma Kuruluna baktığımız zaman, evet, son yapılan Anayasa değişikliğiyle, aynı zamanda bir siyasal partinin genel başkanı olan Cumhurbaşkanı tarafından atanan Adalet Bakanının belirlediği bakan yardımcısının başkanlığında toplanacak ve yine Bakanın belirlediği 3 üye ve yine partili Cumhurbaşkanının ağırlıklı olarak atama yaptığı HSK tarafından belirlenen üyeler ve yine Cumhurbaşkanının atadığı YÖK'ten gelen üyelerden oluşuyor. Şimdi, bu Danışma Kurulundan bir üyenin Mülakat Kurulunda yer alması, gerçekten yürütmenin, siyasi iradenin etkisinden bağımsız, objektif bir Mülakat Kurulu oluşturacağına inanıyor musunuz? Yani yapılan bu düzenlemeyle mülakat uygulamasına olan güven gerçekten sağlanacak mı? Ben şahsen bu düzenlemenin gerçekçi olduğunu düşünmüyorum.

Değerli milletvekilleri, Komisyonda da dile getirmiştim, Avrupa Birliği Uyum Komisyonu üyesi olarak bu paketi ve reform paketini Avrupa Birliği perspektifinden de değerlendirmek istiyorum. İlki 2009, ikincisi de 2015 yılında yayınlanan Yargı Reformu Strateji Belgelerinin ortaya çıkışı, resmî aday üyesi olduğumuz Avrupa Birliği müktesebatı ve tarafı olduğumuz uluslararası sözleşmelere uyuma dayanmaktadır; yargı, temel haklar, adalet ve özgürlükler alanlarında uyumlaştırma düzenlemelerini amaçlamaktadır. Oysa baktığımız zaman Avrupa Birliği ilerleme raporlarında özellikle son on yılda en fazla geriye gidişin yaşandığı alanlar yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, adil yargılanma, adalete olan güven ve temel insan hakları olduğu kaydedilmektedir. Biz ne yaptık? Biz bu raporları çöpe atarken öz eleştiri yerine "ey" diye diplomasi dışı cevaplar neticesinde geldiğimiz aşamada, değerli milletvekilleri, yargıda yeni bir reform belgesine ihtiyaç duyduk ve gerek bu paketin gerekçesinde gerek reform strateji belgelerinde biz bütün bu geriye gidişleri kabul ettik ve yine bu iktidarın hazırlamış olduğu geçmiş reform strateji paketlerindeki kazanımlarımızı da kaybettik ama eksiklikler hâlâ devam ediyor. İşte son, Üçüncü Yargı Reform Strateji Belgesi'nden sonra Avrupa Birliğinin değerlendirme raporlarındaki bazı tespitleri sizinle paylaşmak istiyorum. Özellikle üzerinde konuştuğumuz Adalet Akademisiyle ilgili olarak bakın İlerleme Raporu'nda şu tespiti yapıyor: Akademinin oluşumunun idari ve mali özerkliğinin özellikle yürütme erkinden bağımsızlığının güvence altına alınması. Size az evvel bu akademinin Danışma Kurulunun yapısından bahsettim ve kapasitesini daha da etkin kullanması gerektiğini...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Özdemir, tamamlayın.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, ama bunun dışında bakın İlerleme Raporu'nda daha önemlisi, yürütmenin başı olarak bir siyasi partinin genel başkanı olan Cumhurbaşkanının HSK gibi üst düzey yargı kurullarının atamalarında belirleyici ya da yetkili olmasının yargının yürütme erkinden bağımsızlığı konusunda ciddi endişeler yarattığı, bunun yargı bağımsızlığı ve kuvvetler ayrılığını zedelediği ve ortadan kaldırdığıdır. Diğer bir konu: Hâkim ve savcılarının atama ve terfilerinde nesnel, liyakate dayalı, yeknesak kriterlerin bulunmamasıyla ilgili önemli uyarılarda bulunuyor. Yine, tutuklama kararlarının, AİHM içtihatları ve AYM kararlarının alt derece mahkemeleri tarafından uyulmadığı. Yine, en önemlisi -kanunda da var tutuklamayla ilgili süreler- tutuklama, adli ve idari tedbirlerle delile dayalı, şeffaf usullerle AİHM'in ve Venedik Komisyonunun adil yargılama kriterlerine uyulmadığı gibi çok ciddi düzenlemeler ve uyarılarda bulunmaktadır. İşte, ulusal düzeyde şahit olduğumuz ve uluslararası düzeyde raporlara yansıyan adalet sistemimizin sorunlarının temelini oluşturan bu nedenler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - İzninizle Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun, pek yapmıyorum ama.

SİBEL ÖZDEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, çok teşekkür ederim izniniz için.

Evet, değerli milletvekilleri, bakın rapordan çok önemli tespitleri Genel Kurulun gündemine getirdim. Ulusal düzeyde şahit olduğumuz bütün bu sorunlar ve uluslararası düzeyde de bütün tarafı olduğumuz uluslararası raporlara yansıyan ve adalet sistemimizin sorunlarının temelini oluşturan bütün bu nedenler ortada duruyorken bu torba yasayla beklenilen iyileştirmeleri maalesef yapamayacağız; biz bu endişeleri taşıyoruz ve bunları da Genel Kurulun gündemine getiriyoruz. Bunlarla ilgili çok önemli düzenlemelerimiz var, kanun tekliflerimiz ve önerilerimiz var, bunların bir an evvel gündeme alınmasını söylüyoruz.

Değerli milletvekilleri, işte, sonuç olarak, yürütmenin başının bir siyasal partinin genel başkanı olduğu yeni hükûmet sistemiyle ortaya çıkan, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini ortadan kaldırmadan, yargı üst kurullarının oluşumunu yürütmenin etkisinden kurtarmadan ve kuvvetler ayrılığını gerçek anlamda tesis etmeden ve bütün bunları düzenleyen ciddi bir anayasal düzenleme yapmadan maalesef bugün burada konuştuğumuz paketler gerçekten beklenen sonuçları doğurmayacaktır.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Başkan, özellikle teşekkür ediyorum.