GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:15.10.2019

TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sevgili Başkanım.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Arkadaşlar, hamaseti bir kenara bırakmamız lazım bu tip kanunları düzenlerken, bunlar can alıcı kanunlardır, bunlarda şovenizm vesair gibi duygularla hareket etmemeliyiz. Bu noktadaki kanuni düzenleme bir hukuk tekniği ve bir hukuk "background"u gerektiriyor. Bizim bu 7/2'yle "background"umuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden bugüne kadar almış olduğumuz ihlal kararları ölçü alınarak ortaya koyulabilecek durumda. O zaman, 7/2'yle ilgili bir düzenleme yaparken -Komisyonda çok sıkça dile getirdik, anlatmaya çalıştık- dedik ki: Bir terör tarifi yapmamız lazım. Bunu neden söylediğimi tekrar anlatayım: Bu ülke dönem dönem birbirinin muhaliflerini terörist ilan ettiği bir ülkedir. Sayın Cumhurbaşkanı, 17-25 Aralıkta süreci kıl payı atlatmıştır. Terör örgütü egemen olsaydı bu ülkede, Sayın Cumhurbaşkanına da terörist muamelesi yapılacaktı değil mi? Böyle bir hukuk gerçeğiyle karşı karşıyayız, böyle bir hukuk zafiyetiyle karşı karşıyayız, böyle bir düzenleme zafiyetiyle karşı karşıyayız. O zaman, "terör örgütü" ya da "terör örgütüne yardım" tarifini yaparken çok dikkatlice ve hukukçulara -az önce sevgili meslektaşımın da söylediği gibi- kulak vererek düzenleme yapmamız gerekiyor. Bir siyasal baskı aracı hâline getireceğimiz bir maddeyle beraber muhaliflerimizi yok etmek için yola çıkar isek kim muktedir olursa o muhalifini o maddelerle yok eder hâle gelir. O zaman, bu maddede ele alınması gereken nedir? Bu maddede ele alınması gereken cebir ve şiddet ögesidir. Cebir ve şiddet açıkça bu maddede tarif edilmediği sürece, ağzınızla kuş tutsanız hiçbir şey değişmeyecek. Çünkü zaten mükerrer bir düzenleme yapıyorsunuz, anlaşmalarda var olan, Anayasa'mızda var olan -Türk Ceza Kanunu 301'inci maddesi örnek veriliyor- 301'inci maddesinde var olan "Eleştiri amacıyla..." diye başlayan kısmı alıyorsunuz. Ne var, 301'de bu var da ne var, binlerce insan içeride yatıyor, binlerce insan içeride yatıyor. Böyle bir açılımı bu maddenin altına koyduğunuz andan itibaren; düşünen, tartışan, yazan; bilim adamı, fikir adamı, ne kadar insan varsa, onun yazdığını, çizdiğini uygulamacıların elinin altına verip onu aksini ispatlamak mecburiyetinde bırakır hâle gelirsiniz. Üstelik, bu kadar beceriksiz, bu kadar, saçımızı keserken kafamızı kesecek kadar beceriksiz bir hukuk ordusu yarattığınız yerde ve inisiyatifsiz bir hukuk ordusu yarattığınız bir yerde ve bu tek adam anayasasıyla beraber kendi partidaşlarınızı yargıya yerleştirdiğiniz yerde siz inanıyor musunuz böyle bir maddeyle beraber düşünce özgürlüğü sağlayacağınıza, böyle bir maddeyle beraber terör ile düşünce arasına mesafe koyabileceğinize inanıyor musunuz?

Bu ülkenin ayıpları var. Bu ülkenin Genelkurmay Başkanı terörist diye yargılandı. Bu ülkenin yazarları çizerleri terörist diye yargılandı. Bu ülkede AİHM kararlarıyla Füsun Üstel'inden Ayşe Çelik'ine kadar, Sırrı Süreyya Önder'den tutun onlarca karar karşımızda bir şey tarif ediyor, diyor ki: "Kardeşim, bu madde yetmiyor; bu maddeye cebir ve şiddet ögesini eklemek zorundasınız." Cebri ve şiddeti alenen övmeyen bir maddeyle beraber nereye gelirseniz gelin cevaz görmeyecek çünkü bizim ülkemizde ağır baskıcı bir rejim yaşanıyor. Bir kişiyi bu maddelerle ilgili yargılayacaksanız bir muktedir ağızdan önce onunla ilgili bir ifade ortaya atılıyor: "Yargılarız ha!" "Tutuklarız ha!" "İçeri atarız ha!" "Peşini bırakmayız ha!" Ondan sonra bu süreç böyle başlıyor.

Elinizin altında bu madde olduğu sürece, bu ülkenin bütün bilim adamları, bir şekilde gelecekteki cezaevinin içini dolduracak insanlardır. Bu maddede terör tarifini doğru yapmadığımız sürece, bu maddeye cebir ve şiddeti açıkça yerleştirmediğimiz sürece hiçbir ilerleme kaydetmemiş oluruz. Bunu "reform" falan diye tarif etmeye kalkmayın lütfen. Az önce örneğini verdim, madde 301'in altına aynı fıkra yerleştirilmiş vaziyette. Bu ülkede düşünce açıklamasından dolayı, Türklüğe hakaret ettiğinden dolayı, milletimizi aşağıladığından dolayı, çok çeşitli vesilelerle 301'inci maddeden yargılanan çok değerli aydınlar ve münevverler var. Biz bir yasa yapıyor isek bu noktayı aşmakla mükellefiz. Komisyonda yaptığımız çağrıyı burada da yapıyoruz. Önerdiğimiz, bu maddenin alt fıkrasının sağlıklı hâle getirilmesi önerisidir. Önerdiğimiz, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde ihlallerden dolayı yaptırıma uğradığımız yerin telafi edilmesi noktasıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Aydoğan, tamamlayalım lütfen.

TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Önerdiğimiz, bu ülkede düşünen, yazan, çizen insanlar ile teröristleri birbirinden ayırabilecek en net önermedir. Buna karşı duruşunuzu anlamak mümkün değil. Yani terör olacak, cebir ve şiddet içermeyecek; nasıl olacak bu? Nasıl olacak, bunu anlatabilir misiniz? Terörün kendisi, bir şekilde cebir ve şiddetle içselleştiği zaman anlam kazanan bir şey. Neden buraya bir cebir ve şiddet ögesini yerleştiremiyoruz, bir terör tarifi yapamıyoruz? Neden acaba? Acaba gelecekte de bu maddeyi muhaliflerinize karşı kullanacaksınız da ısrarla mı bu yolu bu şekilde yürümeye çalışıyorsunuz?

Tekrar ediyorum: Getirdiğimiz önerge çok anlamlıdır. Destek vermenizi arzu ediyorum. "Reform yaptık." diyorsanız bu önergeye destek vermeniz gerekir; aksi takdirde, yaptığınız hiçbir şeydir.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)