GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:15.10.2019

TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Erkeğimiz ordu, kadınımız devlettir. Bir Türk, bayrağını, ordusunu selamlamak için hiçbir yerden müsaade istemez. Sahada selam duran futbolcularımı da buradan selamlıyorum, cephede bayrağımı selamlayan Mehmet'imi de selamlıyorum, Allah ayaklarına taş değdirmesin diyorum.

Ülkede demokrasi, hak, hukuk, adalet, insan hakları, özgürlük filan kayboldu. Sistemin adı yok. Başkanlık sistemi desek değil, yarı başkanlık hiç değil, parlamenter sistem desem o da değil. Garip ve acayip bir sistem bu. Aslında bütün kurumlar var ama çoğu çalışmıyor, daha doğrusu, tek kişinin gözünün içine korkuyla bakarak görev yapıyorlar. Ülkemizde adalete, yargıya, hukuk sistemine olan güven her geçen gün azalıyor. Yapılan araştırmalara göre, ülkemizde her 2 kişiden 1'i adalete güvenmiyor, her 3 kişiden 2'si yargının bağımsız olduğuna inanmıyor. AKP'ye oy verdiğini söyleyen her 4 kişiden 1'i yargının bağımsız olmadığını, yine her 4 kişiden 1'i de mahkemelerin tarafsız olmadığını düşünüyor. Mahkemelerin verdiği bazı kararlar, siyasilerin yaptığı açıklamalar, hâkim ve savcılara yapılan baskılar, sosyal medya paylaşımları nedeniyle tutuklanan vatandaşlar, Anayasa'nın bizzat devletin yöneticileri tarafından çiğnenmesi yargıya olan güveni her geçen gün azaltıyor.

Bir yandan bazı suçlarla ilgili caydırıcı cezaların verilmemesinden bahsederken diğer yandan da düşünce özgürlüğü alanında, anayasal hakların ihlalleri alanında ciddi sorunlar yaşıyoruz. Bakınız, kadın cinayetleri aldı başını gitti. 2018'de 440, 2019'un ilk dokuz ayında 347 kadın cinayeti gerçekleşti bu ülkede; her 3 kadından 1'inin şiddete maruz kaldığı biliniyor. Yazarlar, karikatüristler, siyasiler aylarca, yıllarca tutuklu kalırken, Anayasa Mahkemesinin kararları bile uygulanmazken, kadına saldıran, darbeden, yaralayan, katleden saldırganlar kısa süre içinde serbest kalabiliyorlar bu ülkede. Aynı şekilde, çocuk tacizcilerine karşı da gerekli cezai adımlar bir türlü atılmıyor. Toplumun vicdanında en ağır şekilde cezalandırılanlar serbest kalırken biz hâlâ düşünce suçlarını tartışıyoruz bu ülkede.

Yargıda yaşanan sorunları herkes görüyor, hissediyor ama bir türlü AK PARTİ iktidarı görmüyor, duymuyor, hâlâ "Yargı bağımsız, yargı güçlü." diyerek konunun üstünü örtmeye çalışıyor. Birden fazla terör örgütüyle irtibatlı olduğu söylenerek tutuklanan, onlarca yıl hapis cezasıyla yargılanan Rahip Brunson olayını yaşayan bu millete yargının bağımsız olduğunu nasıl anlatabilirsiniz?

"FETÖ borsası" iddialarını bizzat AKP'li arkadaşlar ortaya attı. Parası olan, arkası olan, siyasetin içinde olan serbest kalırken okullarda ders veren, kurban bağışı yapan, çocuğunu okula gönderenlerin hayatları karardı bu ülkede.

Yargı reformunu önemsiyor, bağımsız bir yargının önemini biliyoruz ama bu magazinleştirilerek yapılamaz. Bu, Anayasa göz ardı edilerek yapılamaz. Bu, özgürlükler kısıtlanarak yapılamaz.

Bakın "yeni bir yargı paketi" diyorsunuz ama mahkeme tarafından aklanmış insanların pasaportlarını vermeyi belirli şartlara bağlıyorsunuz. Anayasal bir hak olan seyahat özgürlüğünü ancak bir mahkeme kararı durdurabilir. "Mahkemenin suçsuz bulduğu birini bir de siz mi yargılayacaksınız?" diye sormak gerekiyor. Size bu yetkiyi kim verdi? Yargı paketinde bile yargının yetki alanlarını çiğniyor, kararlarını yok sayıyorsunuz.

Üniversite sınavlarında en yüksek puanlarla girilebilen hukuk fakültelerinin mezunlarının avukatlık yapabilmesi için sınav zorunluluğu getiriyorsunuz. Sınavı kazanamayan hukuk fakültesi mezunu ne olacak, hiç düşündünüz mu bunları? Bu zamana kadar yaptığınız hangi sınavda adil davrandınız? Kamuoyunun vicdanını tatmin ettiniz de hukuk mezunlarına sınav mı yapıyorsunuz?

Bakınız, içinde bulunduğumuz bu Gazi Meclisin çatısı altında görev yapan memurlar arasında yapılan görevde yükselme sınavında 98 puan alan elenirken 62 puan alan görevde yükseltildi. Öğretmen adaylarının mülakat sınavlarında yaşananlar zaten evlere şenlik. Şimdi de "Biz hukuk fakültesi mezunlarına sınav getiriyoruz." diyorsunuz. Adam, özel avukatlık yapacak, hukuk bilgisi iyiyse para kazanacak, kötüyse dava alamayacak, alsa da kazanamayacak.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN -Tamamlayın lütfen.

Buyurun Sayın Çokal.

TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) - Teşekkürler.

Kendi ofisinde çalışacak kadar hukuk bilgisi olmayan öğrenciye sınav yapmak yerine, ona o diplomayı veren hukuk fakültesini kapatın, en güzeli bu olur.

Hukuk sisteminde yaşanan sorunlar almış başını gitmişken, bizim burada yargı bağımsızlığı, düşünce özgürlüğü, şeffaflık gibi konuları konuşmamız gerekirken, avukata yeşil pasaportu konuşuyoruz. Her şeyde olduğu gibi yargı paketini de sayenizde magazinleştirdik. Avukatların sempatisini kazandırmak, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'na avukatlardan gelen eleştirileri azaltmak için paketin içine konduğu anlaşılan yeşil pasaport, yargının diğer tüm sorunlarının önüne geçti. Bu yeşil pasaportu verecekseniz ayrı bir konu olarak getirirsiniz Meclise, tartışırız. Bu kadar hayati bir konu içinde yeşil pasaportun ne işi var diye sormadan geçemiyor insan.

Bu bile amacın bağımsız, tarafsız bir yargı olmadığını bize gösteriyor deyip Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Teşekkürler. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)