| Konu: | 16 Ekim Dünya Gıda Günü'ne ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 16.10.2019 |
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (İzmir) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; her yıl 16 Ekim tarihi Dünya Gıda Günü olarak kutlanmaktadır. 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, bu gün kapsamında, iklim değişikliğinin tarımsal üretime etkisine, önümüzdeki yıllarda etkisinin artması öngörülen besin yetersizliğine, dünya genelindeki açlık ve yoksulluk konularına dikkat çekmeyi, aynı zamanda da herkesin güvenilir ve besleyici gıdaya ulaşmasına katkı sunmayı hedeflemektedir.
Gıda israfı, üzerinde durmamız gereken en önemli temel konuların başında geliyor. Çevre duyarlılığı projeleriyle Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından Sıfır Atık, Sıfır Açlık Ödülü'ne layık görülen Sayın Emine Erdoğan Hanımefendi'nin Sıfır Atık Projesi kapsamında gıda israfıyla da yüzleşmekte ve mücadele etmekteyiz.
Dünya nüfusu 6,7 milyar olmasına rağmen yılda 12 milyar insana gıda üretimi yapılmakta ve neredeyse yarı yarıya bir israf söz konusu olmaktadır. Açlık ortadan kaldırılmadan sağlıklı bireyler ve nitelikli eğitim gibi hedeflere ulaşmak mümkün değildir. Dünyada herkese yetecek kadar gıda üretilmesine rağmen her 9 kişiden 1'i açlık çekmektedir. İstatistiksel olarak incelediğimizde dünyada 2019 yılında açlık çeken kişi sayısı 837 milyonu geçmiştir. Aynı zamanda 1,6 milyar kişi aşırı kiloludur. İşin en üzücü tarafıysa günde ortalama 18 bin kişi açlıktan hayata gözlerini yummakta. Çok fazla tüketen ya da kötü beslenen kişiler ile yeterli gıda bulamayan kişiler arasında bir denge kurulması gerekmektedir. Gıda ve doğru beslenme sağlığın başı. Tohum, gıda kalitesinin de başladığı yerdir. Ne kadar güvenilir ve kaliteli tohumunuz varsa gıdanız da o derece sağlıklı olur. Sadece bu topraklarda yetişen yerli bitki çeşitliliğimizi korumamız, bereketli topraklarımızdan yeterince faydalanma noktasında atılım yapmamız gerektiğinin farkındayız.
Türkiye, 12.500'e varan biyolojik çeşitliliğin ev sahibiyken ve 18 bin buğday çeşidiyle dünyanın tarım ambarıyken son yetmiş yılda bu çeşitliliği kaybetmektedir. Bu sürede tamamen doğal, değişen çevre ve koşullara uyum sağlamayan yerel tohumların kullanımı azaltılmış, nüfusun artışıyla birlikte geleneksel tarımdan endüstriyel tarıma geçilmiştir. Sahip olduğumuzun farkında olduğumuz ata tohumlarımızın gelecek nesillere aktarılması konusunda ciddi proje çalışmaları gerçekleştirmekteyiz.
Mücadele etmemiz gereken başka bir sorunsa su kaynaklarının azalması. 1999 yılında tarımda kullandığımız yer altı sularını 150 metre derinlikten çekmekteyken şu an 850 metrelerde zor buluyoruz. Kuraklık sorunuyla da karşı karşıyayız. Mardin Ovası'na 2 ton olarak ekimini gerçekleştirdiğimiz, Mezopotamya'nın bilinen en eski ata tohumu olan sorgül buğdayından almış olduğumuz hasat rekoru 20 tondur. Geleneksel üretim teknikleriyle, susuz, gübresiz ve enerji ihtiyacı olmadan üretilen yerel tohumlar sayesinde üretim maliyetlerini minimum miktara indirgedik. Bu sayede, çiftçilerimiz elde ettikleri geliri en yüksek seviyeye çıkardı.
2011 yılında başlayan göçle ülkemize gelen mülteciler arasında ülkelerinde geleneksel tarım yöntemleriyle üretim yapmayı bilen küçük çiftçi topluluklarının mevcut iyi tarım uygulamalarını kendi çiftçilerimize öğretiyor ve yerel tohumlarla buluşturarak çoğaltılması ve nesillere aktarılması için çalışıyoruz. Bu kapsamda, Topraktan Tabağa Projemiz'e entegre ettiğimiz Suriyeli mülteci kadınlarla, kültürel ve geleneksel tarım bilgileriyle toprağımızı kimyasallardan temizlemiş bulunmaktayız. Projemiz kapsamında ilk yıl 35'i yerel, 35'i Suriyeli mülteci kadın çiftçimize tarım uygulamaları eğitimi verdik. Şu an yerel ve Suriyeli mülteci olmak üzere toplamda 350 kadın, 17 çiftlik sahibi ve 24 kadın mühendisimizle projemiz üzerinde çalışmalar sürdürüyoruz.
Başka bir projemize gelince, Türkiye'de Ankara, İstanbul, İzmir, Mardin, Adana ve Şanlıurfa olmak üzere 6 ilimizde geçici koruma altındaki Suriyelilere ve yerel dezavantajlı gruplara gastronomi eğitimiyle iş imkânı sunmayı amaçladığımız Mutfakta Umut Var Projemiz'de çalışmaları sürdürmekteyiz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü tarafından sağlanan fonla yıllık 600 kişiye nitelikli gastronomi eğitimi ve...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen Sayın Bölünmez Çankırı.
Buyurun.
CEYDA BÖLÜNMEZ ÇANKIRI (Devamla) - ...eğitim sonunda aşçı yardımcılığı sertifikası verilmesini, aynı zamanda projemizin uygulandığı illerde de gastronomi ve turizm eğitimi veren meslek liselerinin mevcut koşullarının iyileştirilmesini hedefliyoruz.
Dünya Gıda Günü'nün insanlığın yeterli miktarda, ihtiyaçlarını karşılayacak, inanç ve kültüre uygun, sağlıklı, güvenli gıdaya ulaşabilmesine vesile olması ümidiyle, üretmeye ve mevcut çalışmalarımızı layıkıyla sürdürmeye devam edeceğiz.
Proje çalışmalarımızla yakından ilgilenen ve verdikleri destek ve yardımlarından ötürü, başta Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve kıymetli eşleri Sayın Emine Erdoğan olmak üzere, ilgili bakanlıklarımıza şükranlarımı sunuyorum.
Barış Pınarı Harekâtı kapsamında ülkemizin sınırları, huzuru ve güvenliği için hain terör örgütleriyle mücadele eden kahraman ordumuza Rabb'imden muvaffakiyet diliyorum. Terör örgütleriyle olan mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğimizi ifade ediyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)