GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:7
Tarih:16.10.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerine söz almış bulunmaktayım. Partim İYİ PARTİ adına hepinizi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyorum.

Ekmek, aş, su bulmak gecikebilir, temele taş bulmak gecikebilir, devlete baş bulmak gecikebilir; adalet gecikmez, tez verilmelidir. Adalet deyince hem seçim bölgem Aksaray'da hem de sınırlarımız dışındaki Sırbistan'da uygulanan bir adaletsizlikle sözlerime başlamak istiyorum. Aksaray'ımızın Eskil bölgesinde hazineye ait arazileri ecrimisil karşılığı kullanan vatandaşlarımız toplulaştırmanın uygulanmasından sonra mağdur olmuşlardır. Toplulaştırma neticesinde yıllardır kullandıkları arazileri başka yere kaydırıldığından ve belirli bir süre kullanma şartı arandığından yıllardır bu arazileri ekip biçen, çoluğunun çocuğunun nafakasını temin eden bu insanlara bu araziler verilmemekte; normal şartlarda diğer vatandaşlarla birlikte ihalede alınması tavsiye edilmektedir. Zaten fakir ve yoksulluk içerisinde olan bu vatandaşların zengin toprak sahipleriyle açık ihale şartlarında baş edebilmesi mümkün değildir.

Diğer bir husus, uluslararası kara yollarında taşımacılık yapan Türk tır şoförleri âdeta kendi kaderlerine terk edilmiş bulunmakta; geçtikleri ülkelerde keyfî uygulamalarla karşı karşıya kalmaktadırlar. Sırbistan'daki kontrol noktalarında tır şoförlerimize herhangi bir sebep gösterilmeksizin çok yüklü miktarda, yaklaşık 500 bin dinar -yani 30 bin Türk lirası- ceza uygulanmaktadır. Dışişleri Bakanlığını bu bağlamda göreve davet ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 30 Mayıs 2019 tarihinde Cumhurbaşkanımız tarafından açıklanan Yargı Reformu Strateji Belgesi kapsamında yargı alanında birtakım düzenlemelerin yapılacağı kamuoyuna duyurulmuştu. Yine, bu kapsamda, yeni yasama yılı başlamasıyla birlikte bazı düzenlemelerin Meclis gündemine getirileceği ifade edilmişti.

Geçtiğimiz günlerde iktidar partisi tarafından Meclise sunulan ve kamuoyunda "yargı paketi taslağı" olarak bilinen değişiklik teklifi hususunda partimin görüşlerini arz edeceğim.

Suçun sübutuna mutlak etki edecek delilden, suçun sübutuna doğrudan etki edecek delile indirgenmiştir. "Delilleri mahkemenin değerlendirmesi gerektiği" ilkesine uygun bir düzenleme yapıldığı düşünülmektedir.

Yine, yukarıda bahsettiğimiz 326'ncı maddeye 4,5,6 ve 7 dâhil diğer fıkralar eklenmiştir.

Seri muhakeme usulü getirilmektedir. Cumhuriyet savcısı, öngörülen maddedeki cezanın alt sınırı ile üst sınırı arasındaki belirli cezayı seçenek yaptırımlara çevirebileceği gibi erteleyebilir. Burada Türk Ceza Yasası'nın 62'nci maddesinin uygulanabilmesi yolunun açık olmaması bir eksikliktir.

Yine, teklifte, yasal düzenlemede sistematiğin hatalı olduğunu görmekteyiz. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara çevrilmesinden veya hapis cezasının ertelenmesinden önce yer alması gerekirdi ve mahkemeye gönderilen cumhuriyet savcısına verilen seri muhakeme usulü kararı mahkemeye gönderildiğinde, mahkeme bir şekilde usulün tatbikini uygun görmezse dosyanın yeniden savcılığa gönderilmesi, iş yükünün ve yargılama süresinin artmasına sebep olacağından kovuşturmaya genel hükümlere göre devam ederek karar vermesi uygun olacaktır diye düşünmekteyiz. Bu nedenle, maddenin (10)'uncu bendinin buna uygun olarak değiştirilmesi gerekmektedir.

Üst sınırı iki yıldan az ceza içeren suçlarda basit yargılama usulü, asliye ceza mahkemesi tarafından iddianamenin kabulünden sonra adli para cezası veya üst sınırı iki yıl veya daha az süreli hapis cezasını gerektiren suçlarda basit ceza yargılaması usulünün tatbik edilebileceği öngörülmektedir. Bu usule göre mahkemece iddianame, sanık, mağdur ve şikâyetçiye tebliğ edilerek beyan ve savunmalarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmeleri istenecektir. Kararın mahkûmiyet olması durumunda sonuç ceza dörtte 1 oranında azaltılacaktır. Savunmanın hazırlanması için öngörülen on beş günlük süre çok kısa olup Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6/3-b maddesine aykırıdır diye düşünmekteyiz. Her türlü yaptırıma çevrilebilip ertelenebilen bir cezaya Türk Ceza Kanunu'nun 62'nci maddesindeki takdiri indirim sebeplerinin uygulanma imkânı getirilmemesi de diğer bir eksiklik olarak göze çarpmaktadır.

Yine, dürüst yargılama hakkının bir gereği olarak tanığa soru sorulamaması, delillerin yüz yüze tartışılamaması yani ceza hukukunun olmazsa olmazı olan yüz yüzelik ilkesinin ortadan kaldırılması, sanığın kabulünün dahi aranmadığı basit yargılama usulünün hukuki sakıncaları arasında yer aldığını görmekteyiz. Adil yargılanma hakkının şüpheli ve sanık bakımından gözetilmesi ve aynı zamanda müşteki ve mağdurun da korunması gereklidir. Örneğin, tanıklar nasıl dinlenecek, sanığın ve müdafinin tanığa soru sorma hakkı olacak mı, tüm bunlar iyi düşünülmelidir.

Çocuğun kaçırılması, alıkonulması suçunun, madde 234'ün tamamının uzlaştırma kapsamında olması yetmiyormuş gibi, temel insan hak ve özgürlüklerinden, iş ve çalışma hürriyetinin ihlali suçu uzlaştırma kapsamına alınmıştır.

Madde 117/1'de "Cebir veya tehdit kullanarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, iş ve çalışma hürriyetini ihlal eden kişiye, mağdurun şikayeti halinde, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir." denmektedir. Madde metni, üç kuruş paraya muhtaç olan insanların eline sadaka verilip uzaklaştırmayı ve zengini kollamayı amaçladıkları izlenimi yaratmaktadır.

Hüküm verildikten sonra hâkimin hüküm üzerinde bir düzeltme yapamaması kuralı kaldırılmaktadır. Hâkim hatalı karar verdiğini verilen istinaf dilekçesiyle anlamışsa gerekli düzeltmeyi yaparak istinaf dilekçesini esastan reddedebilmesi düzenlenmektedir.

Cumhurbaşkanına hakaret ve örgüt suçlarının tamamına ceza miktarına bakılmaksızın temyiz yolu açılması da olumlu bir düzenleme olarak mütalaa edilmektedir.

Çocuklar hakkındaki kamu davasının ertelenmesinin ceza üst sınırının beş yıla çıkması da doğru bir düzenleme olarak görülmektedir.

Bu kanun metninde yargının bağımsızlığı, hâkimlerin güvencesi ve teminatı hakkında yeteri kadar bir düzenleme olmadığı görülmektedir. Yargının bağımsız olabilmesi için yargıçların her türlü siyasi etkiden, baskıdan uzak olması gerekmektedir. Günümüzde -daha önce de söylemiştim Komisyonda- 1993 yılından beri serbest olarak çalışan avukatlar zaman zaman hâkimlik ve savcılık mesleğine alınmaktadır. Oysa Hâkimler ve Savcılar Kanunu'na göre herhangi bir siyasi partiden aday olmak için istifa eden bir hâkim ve savcı, tarafsızlığını yitirdiği gerekçesiyle bir daha mesleğe geri dönememektedir yani bir tarafta herhangi bir siyasi partiden aday olduğu için tarafsızlığını yitirdiğini düşündüğünüz bir hâkimi, savcıyı tekrar göreve başlatmıyorsunuz. Diyelim ki Sayın Müsavat Bey'le kırk bir yıldır bir yol arkadaşlığımız var. Kendisi bir derneğin genel başkanıyken ben de orada şube başkanıydım. Yıllar sonra kendisi il başkanı oldu İzmir'de, ben bir yerin il başkanı oldum. Ben belediye meclis üyesi oldum, kendisi belediye başkan adayı oldu. Kader birliği yaptık, yol birliği yaptık. Sonra tuttular, beni İzmir'e hâkim olarak atadılar. Müsavat Bey'in de dosyası önüme geldi. Baktım dosyaya, ya, karşı taraf yüzde yüz haklı, vicdanım ağır bastı ama Müsavat Bey'i de çok seviyorum onun için davayı Müsavat Bey'in lehine sonuçlandırdım. Şimdi karşı taraf...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YÜCEL BULUT (Tokat) - Reddihâkim yapar emin olun, reddihâkim yapar, onu kabul etmez.

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın lütfen.

Bir dakika süre veriyorum.

AYHAN EREL (Devamla) - Karşı taraf hiç bu davanın gerekçesine bakmaksızın der ki zaten: "Ya bu hâkim ile Müsavat Bey yıllardır aynı kaderi paylaşmışlar, aynı yerde yol yürümüşler, bedel ödemişler, hayatı ortaklaşa paylaşmışlar, taraf tuttu." Ne kadar tarafsız olursak olalım bu yargıyı ortadan kaldıramayız. Dolayısıyla ben bunu AK PARTİ için söylemiyorum -gelecekte İYİ PARTİ iktidar olacaktır- İYİ PARTİ'nin şimdiki genç vekillerine söylüyorum: Bu avukatları, hâkim ve savcılık mesleğine alırken çok siyasi olmuşları lütfen eleyelim çünkü gerçekten taşrada büyük sıkıntı yaratıyor. Yıllarca AK PARTİ'nin il başkanlığını yapmış bir arkadaş Niğde'nin bir ilçesinde seçim işlerinden sorumlu hâkim ve yapılan itirazların tamamını reddediyor. Belki de haklıdır ama Ulukışlalı arkadaş öyle demiyor, "Bu hâkim falan yerde AK PARTİ'nin il başkanıydı, onun için taraflı karar veriyor." diyor. Belki de kanuna göre karar veriyor, mevzuata göre karar veriyor. Bunda benim herhangi bir...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

AYHAN EREL (Devamla) - Teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)