| Konu: | Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 7 |
| Tarih: | 16.10.2019 |
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz bu teklif her ne kadar topluma "reform" adı altında lanse edilse de içi pek çok yanlışla dolu bir düzenlemedir. Reform iddiasıyla getirilen bu değişiklikler, ileride tekrar yapılması gerekecek yeni düzenlemelere sebep olacaktır. Yükseköğretim Kurulu ülkemizdeki ortaöğretimin kalitesizliğini onaylayarak ilk 125 bine giren öğrencileri hukuk fakültesine kabul etmekte, ortaöğretimde devletin başarısızlığını öğrenciye yüklemiş olmaktadır. Sorun burada kalıyor mu? Ortaöğrenimdeki başarısızlıktan ders çıkartıyor muyuz? Hayır. Ne yazık ki bu vurdumduymazlık devam ediyor. Gençlerimiz, millî eğitim sistemimizi yönetenlerin ve yön verenlerin hatasını çekmek zorunda kalıyorlar. Bir müteahhide bağışladığınız 1,5 milyar Türk lirasını eğitime ayırsaydınız pek çok gencimize istikbal bağışlamış olurdunuz.
Hukuk fakültelerinin eğitim seviyesini yükseltici tedbirler almak yerine, okul bittikten sonra hukuk mesleklerine giriş sınavı koyarak tavşana kaç, tazıya tut diyorsunuz.
Uyuşmazlıkların çözümünde hâkimlerin maddelerdeki "ama"ları ve "lakin"leri uygulaması, siyasi iktidarın yaratmış olduğu baskı ortamında kanuna göre hareket etmekte tereddüt yaşamaları asıl sorunumuz ve meselemizdir. Düşünün ki bu baskılar ve korkular adaleti öyle bir noktaya getirdi ki tahliye kararı veren aynı heyet saatler sonra tutuklama kararı verebiliyor.
Yapılması istenen değişikliklerden biri de hâkim ve savcı adaylarının mülakatını gerçekleştiren kurul sayısının 7'ye çıkartılmasıdır. İyi bir hukukçu yetiştirmek istiyorsanız yürütmenin gözüne bakarak karar veren hâkim yerine vicdanıyla, irfanıyla karar verecek hâkim yetiştirilmelidir. Mülakat yapıyorsunuz. Torpile kılıf yapılan mülakatlar değil, soruların zarflarda olduğu, adayın kendi soru zarfını seçtiği, sesli ve görsel kayıtların yapıldığı şeffaf ve objektif mülakatlar olmalıdır. Hâkimlik ve savcılık mesleklerine özel bir önem veren Anayasa'mız, hiçbir organ, makam, merci veya kişinin hâkimlere emir ve talimat veremeyeceğini, hâkimlerin azlolunamayacağını hükmeder. Yani Anayasa'mız, hâkimlerin idarenin etkisi altında kalmadan bağımsız bir şekilde, hukuksal mevzuatlara ve vicdanlarına göre yargı işlerini yürütmesini istemektedir.
Hâkimlerin bağımsızlığı ve teminatı ne yazık ki daha adayken, mesleğe ilk adımını atacakken şiddetli bir şekilde sarsılmaktadır. Bu sarsıcı etkinin nedeni, devlet kurumlarına kök salmış ve toplumu adım adım çürümeye terk eden, liyakati yok sayan kayırmacı anlayıştır.
Sonuç itibarıyla, adalet saraylarını büyütmekle daha adil olunmuyor, toplum içerisindeki adalete saygı büyümüyor. Eskişehir Adliye Sarayı yapılalı on bir yıl oldu ve 2'ye katlanan dosya sayısı nedeniyle Eskişehir Adliyesi bir bina daha arıyor. Türk milletinin adalete güvenini artırmak, yargı mesleğini layık olduğu seviyede tutmak istiyorsak, her şeyden önce yürütmenin yargı üzerindeki vesayeti kaldırılmalı, kuvvetler ayrılığı ilkesi tesis edilmelidir. Vatandaşa verilecek cezaları artırarak, eksilterek adalet olmuyor.
Sayın milletvekilleri, Türkiye Cumhuriyeti, Batı'ya gidecek göçmenleri kabul ederek DEAŞ'a karşı mücadele eden, Batı'nın konforunu koruyan bir ülkedir. Bunun zahmetini işçimiz, köylümüz, memurumuz, esnafımız ödemektedir. Son haberlerde, Alman Wolkswagen firmasının Manisa'ya yapacağı yatırımının başka bir ülkeye aktarılacağından bahsedilmektedir. Bu, Türk işçisine, köylüsüne, memuruna, esnafına yapılmış bir haksızlıktır. Yüce Meclisimiz olaya derhâl el koymalı, Mecliste oluşturulacak bir heyet yatırımın Türkiye'de kalması için Almanya'nın Ankara Büyükelçiliği nezdinde gerekli girişimde bulunmalıdır.
Saygılarımı sunarım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)