| Konu: | İSTANBUL MİLLETVEKİLİ AYKUT ERDOĞDU VE 24 MİLLETVEKİLİNİN; DEVLET ELİYLE YAPILMASI GEREKEN BOR TUZLARININ ARANMASI VE İŞLETİLMESİ İŞLERİNİ İHALE İLE ÖZEL ŞİRKETLERE YAPTIRDIĞI VE BU İHALELERE KAMU İHALELERİNE KATILMASI YASAKLI KİŞİLERİN KATILMASINA İZİN VERDİĞİ İDDİASIYLA ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI TANER YILDIZ HAKKINDA BİR GENSORU AÇILMASINA İLİŞKİN ÖNERGENİN ÖN GÖRÜŞMESİ |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 32 |
| Tarih: | 30.11.2012 |
MHP GRUBU ADINA NECATİ ÖZENSOY (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisinin, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız hakkında, Anayasa'nın 98 ve 99'uncu, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü'nün 106'ncı maddeleri gereğince vermiş olduğu gensoru önergesiyle ilgili -grubum adına- Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, gensoru sahipleri ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına konuşan arkadaşım gerçekten çok önemli belgelerle birtakım konuları izah etti. Bu gensorunun da ana konusu, Enerji Bakanlığının, tabii, bor madeniyle alakalı, hem yapılan yolsuzluklar hem de politikalarla alakalı.
Bor, elbette Türkiye için stratejik bir maden, bunu herkes böyle kabul ediyor, herkes böyle değerlendiriyor. Ancak bu stratejik madenle alakalı, devlet, diğer madenleri de göz önünde bulundurarak 1983 yılında devletleştirdiği bu madenlerle alakalı zaman zaman böyle birtakım "surda gedik açmak" adına bazı girişimlerde bulunuyor. Biz, bu yapılan bazı, surda gedik açma çalışmalarının da bazen sehven -yanlışlıkla- yapıldığı kanaatiyle birtakım şeyleri değerlendiriyoruz ama bütün bunları üst üste bindirdiğimizde, üst üste koyduğumuzda maalesef aklımıza bazı kötü senaryolar da gelmiyor değil.
Şimdi, bakın, buna örnek olarak şunu söyleyeyim: 27 Haziran 2012'de bir torba yasa geldi buraya. Bu torba yasada da yine bu konuyla alakalı, 2840 sayılı Yasa'da birtakım değişiklikler yapılmasıyla alakalı bir geçici madde koydular. Bu yasadaki uyarıyı biz yapmamış olsaydık, ilgili iktidar partisi yetkilileriyle görüşmemiş olsaydık, bu yasa o geçici maddeyle olduğu gibi geçmiş olsaydı bugün bor madenlerinin özelleştirilmesinin önünde hiçbir engel yoktu. Oraya bir kelimeyi ilave ettirmek suretiyle? Yani orada ne diyor, geçici maddede? "2840 sayılı Kanun'a ekli listede linyit ruhsatları ile daha sonra bu sahalarla birleştirilmek suretiyle 2840 sayılı Kanun kapsamına dâhil olan sahaları, 24/11/1994 tarihli ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun'a göre Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından özelleştirilir." Şimdi, bakın, burada 2840 sayılı Yasa kapsamına bor da giriyor, biliyorsunuz. Bunu, "linyit" kelimesini ilave ettirerek ancak düzeltmeyi sağlayabildik. Bizim söylediğimizin doğru olduğunu iktidar partisi mensubu arkadaşlarımız da kabul ettiler, bir önergeyle düzelttiler. Şimdi, biz bunu görmemiş olsaydık, bu yasa böyle geçmiş olsaydı -ifade ettiğim gibi- bugün bor veya bu daha önce devletleştirilen diğer madenler, çok rahat bir şekilde, bu torba yasada, bir tane madde ilavesiyle bu sıkıntı devam edegelecekti.
Şimdi, yine bu alt komisyonda görüşülen, daha Meclise gelmeyen bor madenleriyle alakalı üçüncü şahıslara, işte dekapaj, cevher çıkarma, kırma, eleme, ayıklama ve yıkama, paketleme, tahmil-tahliye gibi özel olarak kelimelerle yani konuları ifade edilen yine bir geçici madde çalışması yapıldı. Bu çalışma alt komisyonda yapılmadan önce daha muğlak bir ifadeydi ve hatta şimdi de aslında çok yeterli bir ifade olmadığı kanaatindeyim ben çünkü bütün bunlarla belki maden ruhsatları devletin elinde kalacak ama bor işletmeleriyle alakalı, bu işletmelerin istendiği zaman veya birileri istediği zaman bu işletmeleri devretmenin önünde hiçbir engel kalmayacak.
Dolayısıyla, sadece "Biz iyi niyetle çıkartıyoruz, bunun maksadı şudur." gibi kelimelerle bu yasalar çıkmaz. Yani kötü niyetli olan, o yarınlarda olabilecek durumların da önünü kesmek adına her şey açık seçik buraya yazılır diye ifade etmek istiyorum. Bunu da herkesin böyle bilmesi lazım.
Şimdi, bor gerçekten, ifade ettiğim gibi, stratejik bir maden, yarınlar adına çok stratejik bir maden bor. İşte, borla ilgili birçok efsaneler var; işte enerjiyle ilgili, efendim, birtakım şeylerin aslında bulunduğu, icat edildiği ancak işte, hayata geçmediği gibi falan ama şimdi mevcut çalışmalarla, işte özellikle sodyum bor hidrürle ilgili çalışmalarla, bugün mevcut enerjinin üzerinde bir maliyetle çalıştığı aşikâr ancak buradan hareketle şunu söyleyebiliriz: Bugün belki borla çalışan enerji motorları veya işte enerji araçları? Enerji üretmek bordan, belki bugün 30 katına pahalıya mal olabilir ama yarınlarda, her teknolojide olduğu gibi, bu teknolojinin bugün hidrokarbonlar seviyesine düşebilme ihtimalinin de yüksek olduğunu düşünerek bu bor madenlerine hepimizin, bütün Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının göz bebeği gibi bakması ve böyle değerlendirmesi lazım diye düşünüyorum.
Şimdi, burada konu Eti Maden olduğu için yani özellikle Eti Maden ve oradaki yolsuzluklar olduğu için, belki usulüne uygun yapılmış ancak Sayın Bakan vicdanına sığdırdı mı sığdırmadı mı bunu burada belgesiyle birlikte soracağım. Sayın Bakanın Başbakanlığa yazdığı bir izin belgesi var Eti Madenin mevcut şu andaki kiraladığı yerle alakalı. Burada diyor ki bir paragrafında, 2007/3 sayılı Başbakanlık Tasarruf Tedbirleri Genelgesi'nin "Gayrimenkul edinilmesi ve kiralanması" başlıklı maddesinde, "Kamu kurum ve kuruluşları tarafından yurt içinde ve yurt dışında hiçbir surette hizmet binası, lojman, her ne adla olursa olsun memur evi, kamp, kreş, eğitim, dinlenme ve benzeri sosyal tesis ve bunlarla ilgili arsa ve arazi satın alınamayacak, kamulaştırılamayacak, kiralanmayacak vesaire hükmü yer almaktadır." şeklinde bir ibareyi de belirterek Başbakanlıktan bu yerin kiralanmasıyla ilgili izin istiyor. Peki, bu yer ne kadara kiralandı değerli milletvekilleri, biliyor musunuz? Bilmediğinizi düşünüyorum; aylık 280 bin liraya. Bu da, hadi binanın büyüklüğü, vesairesi tartışılabilir ama üç yıllık kirası peşin ödenmek suretiyle kiralandı. Yani, 10 milyon 80 bin lira artı KDV ödenerek bu bina bugün Eti Madenin işte "Kullanılamaz durumda." diye tespit edilen Genel Müdürlüğünün birkaç biriminin de bir araya getirildiği, aslında uygun arsasının olduğu, o arsaya TOKİ tarafından da bina yapılacağı ve üç yıl içerisinde bitirileceği ifadesiyle birlikte ama 3+2 modeliyle kiralandı. Eğer o üç yılda da bu bina bitmezse, iki yılda da yaklaşık bir 8-9 milyon lira daha bir bedel ödenerek, çıkma gerekçesini binaların da tadilat gerektirdiği ve 15 trilyon liraya mal olacağı gerekçesiyle buradan Eti Maden şirketimiz ayrıldı. Şimdi, 15 milyon tadilat masrafından kaçarak, eğer beşinci yıla da sarkarsa bu kiralama yaklaşık 21 milyon lira bir kira bedeli ödemiş olacak bu Eti Maden. Ben, şimdi, Sayın Bakana, vicdanen bu konuda rahat olarak mı imza attı, atmadı, onu da sormak istiyorum. Hukuka uygun tespitler yapılmış ve metrekare fiyatları vesaire şunlar bunlar hepsi uygulanmış ancak ben şahsen, böyle bir kurumun, hem tasarruf tedbirleri genelgesi var hem de peşin olarak 10 trilyon liralık kirayı vermenin uygun olup olmadığını buradan Sayın Bakana sormak istiyorum?
Tabii, Enerji Bakanlığı, buradan ifade edildiği gibi, geçmiş dönemler de belki dâhil olmak üzere, en çok yolsuzlukların, en çok soruşturmaların, en çok tutuklamaların olduğu bir kurum, bir bakanlık. Bu yakın dönemde de birçok bürokratın soruşturulduğu, cezaevine girdiği, tutuklandığı, ceza aldığına da şahit olduk.
Tabii burada Bakanlık elbette denetimden sorumlu, ancak bizler de muhalefet milletvekilleri olarak vatandaşın bize verdiği denetim yetkisini kullanırken, Mecliste yine komisyonlarda, bu kurumların denetimini yapan KİT Komisyonunda da maalesef bu anlamda çok çaresiz kaldığımızı da ifade etmek istiyorum. Çünkü, KİT Komisyonu denetimini yaparken, bir yıl boyunca Sayıştayın düzenlediği raporlarla birlikte, Sayıştayın bize göndermediği veya gönderemediği birtakım bilgi, belgeleri de dâhil ederek o komisyonlarda bu kurumları biz denetliyoruz ama inanın KİT Komisyonunun hiçbir yaptırımı yok. Burada Sayın Bakan biraz sonra çıkacak, işte şu, şu? Madem öyle, işte mahkemelere başvurun yolsuzluk varsa vesaire gibi, ama ilgili bakanlığın ilgili teftiş kurulları, kurumların teftiş kurulları, maalesef benim gördüğüm kadarıyla, bugün ne kadar, yirmi tane, otuz tane dosyadan -ya bir tanedir, ya iki tanedir- aleni usulsüzlük, yolsuzluk yapılmasına rağmen zaman aşımından dolayı? İşte verilen cezalar bakana gelinceye kadar tamamen affedildiği birçok soruşturma dosyalarına maalesef hep birlikte şahit olduk.
Şimdi, Sayın Bakana, bu yine bütçe görüşmeleri sırasında komisyonda sorduğum ama zaman kısıtlamasından dolayı pek detayına girmediğim bir şeyi de, yine BOTAŞ'la ilgili, BOTAŞ International'la ilgili bir konuyu burada gündeme getirmek istiyorum. BOTAŞ International Limited Şirketi vergi cenneti olan bir adada kurulup, bu BTC hattını, boru hattının işletimini yapan bir kurum ancak bu kurumun başına gelecek genel müdür ve yönetim kurulu üyelerinin atanmasıyla ilgili de uzunca zamandır Sayıştay yaptığı denetimlerde "BOTAŞ'ın Genel Kuruluyla ancak genel müdür ve yönetim kurulu üyelerini atayabilirsiniz." diye ısrarla raporlarında belirtmesine rağmen, Sayın Bakan, bu teftiş kurulunca, bu Sayıştay raporlarınca maalesef bu uyarıları, o en son BİL'in Genel Müdürü görevden ayrılana kadar maalesef yerine getirmedi. İşte, açıkça burada, yine bu kurumla ilgili "Madde 40- İlgili bakanlık; teşebbüs, müessese ve bağlı ortaklık faaliyetlerinin kanun, tüzük ve yönetmelik hükümlerine uygun olarak yürütülmesini gözetmekle görevlidir." demesine rağmen, yine "Birinci fıkrada belirtilen amaçla ilgili bakanlık, gerekli hâllerde teşebbüslerin hesaplarını ve işlemlerini teftiş ve tahkike tabi tutmaya, bunların iktisadi ve mali durumlarını tespit ettirmeye yetkilidir." vesaire gibi birtakım görevler yüklenmesine rağmen maalesef bu uluslararası bir şirket olan yani Türkiye'nin dışında kurulmuş bir şirket olan BİL'le alakalı gerekli hassasiyetleri göstermediği kanaatindeyim.
Şimdi, bunların atanmasıyla yani usulsüz atanmasıyla "Ne oldu, ne var?" denilebilir ancak size şunu söyleyeyim: BOTAŞ International Limited uzunca yılardır zarar eden, BTC hattını işletirken ve en son bu BOTAŞ International Limited bu zararından dolayı tahkime başvurmuş yani yüz milyonlarca dolar civarında bugüne kadar ve bundan sonrasıyla alakalı bir rakamı ilgilendiren bir durumla karşı karşıyaydı. Şimdi, geçtiğimiz aylarda bu konuyla alakalı BOTAŞ International Limited Şirketinin BTC hattıyla masaya oturup tekrar bir sözleşme imzaladığını görüyoruz. Ancak, burada yine Sayıştay raporlarında diyor ki: "BIL Genel Müdürüyle Yönetim Kurulu üyelerinin Genel Kurul kararı dışında atanmalarının yapılmasına devam edilmesi hâlinde BIL ile üçüncü kişiler arasında çıkabilecek hukuki anlaşmazlıklarda BIL Genel Müdürünün ve Yönetim Kurulu üyelerinin atanmalarının hukuki olmadığına ve yaptıkları işlemlerin geçersiz olacağına ilişkin bir itirazda bulunması hâlinde kamu zararı doğacaktır." Hem de üstelik bu işletme anlaşmasını yapan BIL Genel Müdürünün yetkisini de bu anlaşmayı imzaladıktan bir ay sonra aldığına daha sonraki evraklarda şahit oluyoruz. Dolayısıyla, BIL'le alakalı, BTC hattının işletimiyle alakalı yarınlarda önümüze birtakım sıkıntılar gelirse bu, Sayın Bakanın bu konudaki gösterdiği ihmalkârlık veya buna benzer birtakım tavırlarından dolayı olacaktır ki, bu kayıtlarda, raporlarda açık ve net bir şekilde bellidir.
Bir de üstelik bu anlaşmayı yaparken? Şimdi, Sayın Bakan diyecek ki: "Bu anlaşmadan dolayı işte biz bugüne kadarki 100 milyon doları tazmin ettik, bundan sonrasıyla alakalı zararlarımızı kapattık." Bakın, zaten tahkime de biz bugüne kadar ettiğimiz zararları tazmin etmek için gitmiştik, bu konuda Türkiye Cumhuriyeti devleti cebinden 20 milyon dolara yakın da para harcamıştı. Ancak, ilerisiyle ilgili edilen tazmin, işletme anlaşmasının şu maddesinde şöyle yer alıyor: "BOTAŞ tarafından atanmış işletmecisine senede asgari miktar olarak 150 milyon metreküp sağlayacağına dair teyit; işbu yakıt gazın 1.000 metreküp için BOTAŞ atanmış işletmecisinden 57 dolardan fazla bedel istemeyeceğine veya istemeye teşebbüste bulunmayacağına dair teyit?"
Şimdi, BOTAŞ İnternational Limited BOTAŞ'ın bir yan kuruluşu. Bu 57 dolardan 150 milyon metreküplük gaz, yine Azerbaycan'la yaptığımız anlaşmalardan doğan, bize -hakkımız olan- neticede BOTAŞ'a verdiği bir gaz. Peki, bunu hangi hakla -BOTAŞ'ın bilançosuna girmesi gereken veya BOTAŞ'ın, zarar eden ve çok ciddi anlamda zarar eden BOTAŞ'ın, bilançolarında artı olarak gözükmesi gereken bu durumu- niye BOTAŞ İnternational Limited şirketine aktarıyorlar? Bunu da anlamak mümkün değil.
Yine, bu anlaşmada, tali çalışanlarla alakalı, bu şirketin başına yabancıların da müdahil olarak gelmesiyle ilgili burada maddeler söz konusu. Yani bu sözleşme, dolayısıyla yine Sayıştay raporlarında var, BOTAŞ İnternational'ın yaptığı bu sözleşme, BTC hattıyla yapılan bu konu, kesinlikle kamu yararına olan bir konu değil tamamen kamu zararına olan bir konuyla alakalıdır diye buradan bunu da ifade etmek istiyorum. Yarınlarda, yine söylediğim gibi, bu konu bizim karşımıza çok farklı birtakım konularla gelir diye düşünüyorum.
Şimdi, Sayın Bakanın, hem bütçede hem de geçtiğimiz günlerde de bu elektrik ve doğal gaz fiyatlarının pahalılığıyla ilgili birtakım sözler söylendiğinde, hem bizimle hem de vatandaşla âdeta biraz da dalga geçer gibi ifadelerinin yer aldığını görüyorum. Orada, bütçede de, kendi ifadesiyle, geçmişteki rakamları kıyaslarken 1/1/2002'den bahsetti, kaldı ki bu Hükûmet ancak 2003 yılının başında işbaşına geçti.
2007'ye kadar, hatırlarsanız, geçtiğimiz hükûmetler herhangi bir zam yapmadılar ve 2007 seçimlerinde billboardlarda, her yerde şu ifadeleri görebiliyordunuz: "İşte, elektriğe zam yapmadık, tüp gaza zam yapmadık." Ve bundan dolayı da vatandaş, gerçekten "İşte, bu hükûmet vatandaşı düşünüyor, elektriğe zam yapmayan, tüp gaza zam yapmayan bir Hükûmet. Bunlar temel girdileri vatandaşın." diyerek sizlere oy verdi ama 2007'den sonra maalesef, asıl baz almamız gereken yıl odur... 2007'de vatandaş, maaşıyla kaç kilovatsaat elektrik alıyordu, bugün kaç kilovatsaat alıyor? Onların karşılaştırmalarını da iyi yapmak lazım.
Dolayısıyla -süre konusunda da sıkıntımız var- söyleyeceğimiz alan olarak baktığımızda, Enerji Bakanlığının bütün kurumlarıyla alakalı, belki her bir kurumuyla alakalı saatlerce söyleyeceğimiz sözler olabilir ancak zaman sıkıntısından dolayı şunu ifade edebilirim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Hemen bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Tamamlayınız lütfen sözlerinizi.
NECATİ ÖZENSOY (Devamla) - Enerji Bakanlığındaki yapılan işler önemli. Türkiye'nin stratejik meseleleri ve aslında millî politikaları hâline gelmesi gereken konular ancak bu yapılmıyor. Ve özellikle de Sayın Bakanın, son dönemde, bu yapılan usulsüzlükler ve yolsuzluklarla alakalı, hem Sayıştay raporlarını hem bizlerin ortaya koyduğu bilgi ve belgeleri çok fazla da dikkate almadığını görüyoruz. Bunun için de bu gensorunun isabetli olduğunu ifade ederek hepinize saygılar sunuyorum.
Sağ olun. (MHP ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özensoy.