| Konu: | Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 9 |
| Tarih: | 23.10.2019 |
GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gümrük kapılarımızın önemli bir kısmı da demir yolları ile denizin birleştiği noktalardadır. İstanbul'umuzda da demir yollarını denizle buluşturan 2 tane büyük tarihsel yapı vardır, bunlar Haydarpaşa Garı ve Sirkeci Garı binalarıdır. Bilindiği üzere, uzun zamandır bu 2 gar binası yeni yapılmış olan raylı sistemler dolayısıyla demir yolu ve raylı sistem hizmetlerinde kullanılmamaktaydı ve bunlarla ilgili de uzun zamandır İstanbul'da ve Türkiye kamuoyunda bu binaların nasıl değerlendirileceği konusunda da ciddi tartışmalar yapılıyordu.
Bugün burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinin içinde görev yapan, geçmişte büyükşehir belediye başkanlığı, ilçe belediye başkanlığı da yapmış çok sayıda milletvekili var; Kayseri Belediye Başkanı şu anda milletvekili, Antalya'nın belediye başkanı, Konya'nın büyükşehir belediye başkanı, Ordu'nun belediye başkanı, Samsun'un belediye başkanı -hatta Samsun belediye başkanı Tarihî Kentler Birliğinin de başkanlığını yapmıştı- Gaziantep de keza öyle.
Belediye başkanlarının ortak bir görevi var: Kent içinde fonksiyonları ortadan kalkmış olan tarihî yapıları, kamuya ait olan yapıları, hatta üçüncü şahıslara ait olan özel mülkiyetleri bile kimi zaman kamulaştırarak "tarihsel ve toplumsal bellek" dediğimiz kentin geçmişten geleceğe aktaracağı belleği müzelerle, kent müzeleriyle, yaşayan kültür varlıklarıyla dönüştürmesi gerekir.
Ben, tabii, buradan Sevgili Hocam Metin Sözen'e sağlıklar diliyorum. Metin Sözen'in öğretisinden gelmiş, Adalet ve Kalkınma Partisinin içinde bulunan çok sayıdaki milletvekilinin onun öğretisinden zerre kadar bir ders almamasını da üzüntüyle izliyorum. Önemli bir kültür varlığı olan Haydarpaşa Garı -ki toplumsal bellek açısından İstanbul'a girişin sembolüdür arkadaşlar- bütün filmlerde İstanbul'a Anadolu'dan gelen kişinin Haydarpaşa Garı'nın merdivenlerinden indiği görüntü İstanbul'a girişin belleğimize işlenmiş bir kanıtıdır.
Şimdi, bakın, Devlet Demiryolları burayı kullanım amacıyla ihaleye çıkarıyor. İhalede 4 tane firma dosya alıyor, 2 tanesi teklif veriyor. Teklif veren 2 şirketten bir tanesinin sahibi, daha iki yıl öncesine kadar İstanbul Büyükşehir Belediyesinde 3 bin TL maaşla çalışan bir işçi. İki yıl içinde bir şirket kuruyor, 10 bin TL sermayeyle bir şirket oluşturuyor. Ancak ne zaman ki bu garların ihale edileceği ortaya çıkıyor, alelacele, ihaleye de fesat karıştıracak biçimiyle, önce Ulaştırma Bakanını makamında ziyaret ederek, bunu da sosyal medyadan paylaşarak ihaleye fesat karıştırılıyor, arkasından da şirketin sermayesini 10 bin liradan 1 milyon liraya çıkarıyor. Bunun karşısında -İstanbul'un aşağı yukarı otuz beş yıllık büyükşehir belediyesi geçmişini düşünürsek- İstanbul Büyükşehir Belediyesinin dev iştirakleri de bir konsorsiyum yaparak ihaleye giriyorlar.
Değerli arkadaşlar, İstanbul Belediyesinin bir iştiraki, şartnamede istenen 20 milyon TL tutarındaki teçhizata sahip olmasıyla ilgili, sadece yeterlilik ve iş bitirmeyi, geçen 2018 yılına ait tam 274 milyon liralık iş bitirme belgesini dosyaya koymasına rağmen -bugüne kadar içinizde belediye yönetmiş, kamuda görev yapmış, ihale mevzuatlarını bilenler açısından- bir konsorsiyuma iş birliği içinde girmiş olan şirketlerden birinin sahip olduğu yeterliliğin tümü açısından yeterli sayılması gerekirken burada sadece Kültür AŞ'nin koymuş olduğu yeterliliği diğer iştiraklerin koymaması gerekçe gösterilerek ve ihale şartnamesinde değil, sözleşmesindeki bir sözcük gerekçe gösterilerek ihaleden İstanbul Büyükşehir Belediyesi eleniyor.
Bakın, süreci size hatırlatmak istiyorum. Önce açıklama yaptı Bakanlık "Büyükşehir Belediyesinin bu ihaleye girmesi etik değildir. İhale koşullarına uygun değildir çünkü ihalenin eşit şartlarda gerçekleşmesine fırsat vermez." dedi. Arkasından, dosyasını vermiş olan, ihale günü dosyası eksiksiz olarak kabul edilmiş ve zarfı açılmış olan İstanbul Büyükşehir Belediyesinin zarfından çıkan rakam ile Hezarfen şirketinin verdiği zarflar kabul görmüştür. Şimdi artık geçerli sayılmış olan bu tekliflerin sahiplerinin ihale mevzuatına göre...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlıyorum.
...on beş gün içinde çağrılarak, pazarlık usulüyle fiyatın kamu açısından en yüksek noktaya çıkması ve ihalenin şartlarının da gerçekleşmesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, toplumsal belleği, şehrin hafızasını temsil eden bu 2 kültürel yapıyı, tıpkı bütün şehirlerde olduğu gibi, tıpkı Kayseri'de, Konya'da, Sivas'ta, Samsun'da, Gaziantep'te, Şanlıurfa'da olduğu gibi, İstanbul'da da hak eden yer İstanbul Büyükşehir Belediyesidir. Eğer içinizde bunun dışında, farklı düşünen bir eski belediye başkanı varsa "Biz geçmişte öyle düşünüyorduk ama şimdi milletvekili olduk ve bütün görüşlerimiz artık yukarıdan gelen talimatla değişti. Bugüne kadar anlattıklarımızın hiçbiri artık bundan sonra bizim açımızdan geçerli değil." diyorsanız; o, sizin ile bugüne kadar yaşadıklarınız ve yaptıklarınız arasında tarihe vereceğiniz bir hesaptır. (CHP sıralarından alkışlar) Ama biz İstanbul'da belleğimizi oluşturan bu kültürel miraslarımızı ve bundan başka bütün mirasları gelecek kuşaklara aktarma konusunda kararlıyız diyorum, mızrak çuvala sığmayacak diyorum.
Sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)