| Konu: | Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 10 |
| Tarih: | 24.10.2019 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Gümrük Kanununda Değişiklik Yapılmasında Dair Kanun Teklifi'nin 9'uncu maddesi üzerine konuşacağım. Selamlarımı sunarak başlıyorum.
Bu maddeyle gümrük müşaviri yardımcısı olabilmek için gereken şartlara Terörle Mücadele Kanunu kapsamındaki suçlar ile örgütlü suçlardan dolayı hüküm giymemiş olma koşulu eklenmektedir. Geç kalınmış olsa da bizce yerinde bir değişikliktir.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünü Barış Pınarı Harekâtı'na ayırmak istiyorum.
Anladığımız kadarıyla, Barış Pınarı Harekât'ı derin dondurucuya kaldırılmıştır. Türk Silahlı Kuvvetlerinin yerleşim konumu çembere alınmış, YPG terörist olmaktan çıkarılıp ayrılıkçı bir siyasi hareket hâline getirilmiştir. Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu harekâtına tam destek verdik, millet olarak birlik ve beraberliği en üst düzeyde gösterdik. Ne var ki ülkemizi yönetenlerin verilen bu önemli desteğe rağmen bilhassa küstah Amerika Birleşik Devletleri Başkanına ve ülkemize gelen heyete karşı dik duruşunu göremedik. Amerika Birleşik Devletleri Başkanının "Daha önce ekonomini yerle bir ettim, yine ederim." ve "Okul bahçesindeki çocuklar gibi kavga etmeleri gerekiyordu; bıraktım, kavga ettiler, sonra da ayırdım." sözleri asla karşılıksız kalmamalıdır. Her ne kadar kendi şahsiyetini ve devlet adamlığından yoksun, küstah ve kabadayı tavrını gösterse de Türk milleti bu tavırdan hazzetmez. "Mektubu yırtıp çöpe attık." ifadesi çok sık tekrarlansa da az sayıdaki Adalet ve Kalkınma Partili ve yandaş medya dışında herkes böyle bir tepkinin anlam taşımadığını bilmektedir. Mektuba mektupla cevap verilmeli ve bu mektupta yazılanlar kamuoyuna da açıklanmalıdır. "Tweet"leriyle meşhur olan Amerika Birleşik Devletleri Başkanının bizi ilgilendiren "tweet"lerine de benzer üslupla cevap verilmelidir.
Bir başka tavır da Ankara'ya gelen heyete başkanlık eden Amerika Birleşik Devletleri Başkan Yardımcısıyla yapılan müzakere şeklidir. Binlerce yıllık Türk devlet geleneğinde hiçbir Türk devlet başkanı -ister kağan olsun isterse hakan, isterse de hükümdar, padişah, sultan veya Cumhurbaşkanı- diğer devletlerin başkan yardımcısını kendisine eşit saymamış, aynı hizada müzakere masasına oturmamıştır. Bizim heyete de Cumhurbaşkanı Yardımcısının başkanlık etmesi uygun olmaz mıydı? İşte, böyle durumlarda itibardan taviz verilmemesi gerekir.
Değerli milletvekilleri, Barış Pınarı Harekâtı vesilesiyle ülkelerin dostluklarını da daha iyi görmemiz ve anlamamız gerekir. Harekât kararıyla birlikte, dostluk mesajı vermesini beklediğimiz çok sayıda devlet vardı, destek beklerken hiç de öyle olmadı. Özellikle bu devletlerin ikisinden bahsetmeden geçmek olmaz. Birincisi: Yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı koltuğunu işgal eden, Annan Planı artığı, kansız, ruhsuz, nankör kişiliktir. Pişmanlığını ve özür dilediğini duymadığım için diyorum ki: Bu şahıs görevinden ayrılmalı ve Kıbrıs'ı terk etmelidir.
Diğeri de uzun yıllardır Türk devletinin birinci önceliklerinden olan Filistin'dir. Bu devleti yönetenler, yüz yıl önce olduğu gibi, Türk milletini arkadan hançerlemekten çekinmemiştir. Onları da lanetliyorum.
Arap ülkelerinin yöneticileri Müslüman halklarına rağmen ağababalarının yanında saf tutarak Birinci Dünya Savaşı yıllarına dönüş yapmışlardır. Dostluklarını gösteren Türk dünyasının bütün ülkelerine; Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan ile her zamanki gibi dost olduğunu bu defa da gösteren Pakistan'a, Avrupa Birliği üyesi Macaristan'a ve Arap Birliğine rağmen desteğini açıklayan Katar'a teşekkür etmeyi de bir görev sayıyorum.
Değerli milletvekilleri, Barış Pınarı Harekâtı'na verilen ara ve sonrası Rusya'yla yapılan anlaşmayla gelmiş olduğumuz bu durumu her yönüyle değerlendirmeliyiz. Güvenli bölgenin kontrol edilmesi ve teröristlerin elindeki silahların toplanması gibi hususların Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilmesi önemle gerekirken, bu görevin Rusya'yla birlikte yapılma kararını uygun bulmak mümkün değildir. Esasen öngörülen güvenli bölge bu hâliyle zaten Türkiye'nin güvenliği için yeterli görülemez. Güvenli bölge Suriye'nin tamamıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun toparlayın Sayın Nuhoğlu.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - ABD ve Rusya Federasyonu'yla ayrı ayrı yapılan mutabakat metinlerinde de belirtildiği gibi bölgesel istikrarın temel şartı Suriye'nin toprak ve siyasal bütünlüğüdür. Bu bütünlüğü sağlamak için gereken politika değişikliği cesaretle yapılmalıdır. PKK ve beraber çalıştığı terör gruplarına bölge tahsisi yapılıp koruma altına alma planları kesinlikle bozulmalıdır. Barış Pınarı Harekâtı'nın başarı göstergesi olarak beklentimiz, Türk milleti için, incinen ecdat ruhunun huzura kavuşması için Süleyman Şah Türbesi'nin de devralındığı yere, tarihî mekânına dönmesinin sağlanmasıdır.
Değerli milletvekilleri, sizlere son olarak Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözünü hatırlatmak istiyorum: "Hangi istiklal vardır ki yabancıların nasihatleriyle, yabancıların planlarıyla yükselebilir? Tarih böyle bir durumu kaydetmemiştir."
Bu harekât sonuçlanıp geri dönünceye kadar Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütün mensuplarına Allah'tan yardım niyaz ediyor, hepsinin evlerine, yuvalarına, sevdiklerine sağ salim kavuşmalarını diliyorum. Allah Türk'ü korusun ve yüceltsin. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)