| Konu: | Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 31.10.2019 |
ZEKİ HAKAN SIDALI (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; cumhuriyet "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir." ifadesinin vücut bulmuş hâlidir. Zorlu bir mücadelenin meyvesi olan cumhuriyetimizin ilelebet payidar kalması için durmadan çalışacağız. Bu vesileyle cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm kahramanlarımızı rahmetle anıyorum. Cumhuriyetimizin 96'ncı yıl dönümü kutlu olsun.
Sayın milletvekilleri, dünyada hızla gelişen teknoloji, baş gösteren çevresel olumsuzluklar, sosyal ve ekonomik değişimler kırk sekiz yıl önce çıkarılmış bu kanunda elbette ki bir revizyonu zorunlu kılıyordu. Bu şartlarda bile, kanun teklifinin gündeme geldiği günden beri ulaşan şikâyetlerden anlıyoruz ki sizden olmayanın, bu işe ömrünü vermiş olsa bile, kesinlikle söz hakkı olmuyor; değil kanuna ekleme yapmak, bir harfin üstündeki şapkayı bile ekleyemiyor; yorum yapamıyor, hatta yapmak isteyenler engelleniyor.
2'nci maddeyle ilgili hem Komisyon gündeminde hem de kamuoyunda büyük bir tartışma var. 30 bin balıkçıyı bünyesinde barındıran bir kooperatifin başkanı bu maddeye isyan ediyor, "Balıkçı barınakları bizimdir, yetiştirici ve üreticilere açılmamalıdır." diyor.
Buradan sormak istiyorum: Avlanma sahalarının art bölgesi olan alanlar yetiştirici ve üreticilere açılırsa ve balıkçılık yok olursa ne yapacağız? Ülkemizde üretim yapılabilecek onlarca alan varken neden balıkçıların barınaklarına göz dikiliyor?
Bu madde, yüksek meblağlı kiralama işlemlerinde küçük ölçekli yatırımcılardan oluşan kooperatifleri dezavantajlı duruma düşürmekte; sermaye sahiplerinin işlemi kontrol ettiği ve rantçı bir zemine imkân sağladığı kanısı ne yazık ki tüm toplumda oluşmakta. Altyapı çalışmaları ve çevre düzenlemeleri vatandaşlarımızın vergileriyle tamamlanmış, çoğu da şehir içinde kalan balıkçı barınaklarını balıkçılardan alıp ticari rant için birilerine tahsis etme zihniyetinizi kabul edemiyoruz. Birileri lüks yatlarını bağlasın, birileri fahiş gelirler elde etsin diye deniz emekçilerinin dar gelirleriyle ve yok olmaya yüz tutmuş meslekleriyle oynamaya hakkınız yok. Balıkçıların emeği, yeri, geleceği ticari menfaatlere peşkeş çekilmesin; bunun hesabını veremezsiniz.
Konuyla ilgili açıklama yapan tüccar bürokrat zihniyeti bir yer için "Birisi orayı buluyor, proje yapıyor ve oraya talip oluyor. Buraya ihale açmak onun emeğini çalmak olur." diyor. Hem "Öncelik kooperatiflerin." diyoruz hem de "Projeyi çizene veririz." diyorsunuz, bu tezattır. İhale Kanunu devreden çıkarılarak su ürünlerinin emektarı kooperatifler denize mi dökülüyor? Meşhur 5 müteahhit zihniyetiniz karayı bitirdi de şimdi denize mi iniyor? İhale kanunlarında yaptığınız yüzlerce değişiklikle hızınızı alamayıp artık İhale Kanunu zorunluluğunu ilgili kanun maddelerinden kaldırmaya başladınız. Hukuk engel oluyorsa değiştir, değiştirmekle uğraşmak istemiyorsan maddeden kaldır. Bundan sonraki adımınız ne olacak merak ediyorum.
Sayın milletvekilleri, yine bu maddede de olan bir diğer konu, Çevre ve Şehircilik, Kültür ve Turizm Bakanlıklarının su ürünleri yetiştiricilik bölgelerinin belirlenmesinde görüş bildirmesi konusu. Teklifinizde diyorsunuz ki: "İlgili bakanlıklar altmış günde herhangi bir görüş bildirmezse olumlu sayılır." Neden olumlu görüş sayılıyor? Veya şöyle sorayım: Bu 2 bakanlık kendilerini doğrudan ilgilendiren böyle bir konuda neden koca iki ay boyunca görüş bildirme zahmetinde bulunmuyor? Elbette ki yatırımcımızı zor durumda bırakmak istemeyiz, ekonomi böyle kötü bir durumdayken yatırım yapma cesareti gösteren kişileri tebrik bile ederiz. Ancak kültürel ve çevresel hazinelerimizin de tahrip olmasının karşısında durmamız gerekiyor. Bu yüzden yapmamız gereken işlem, ilgili bakanlıklara verilen sürede cevap verme zorunluluğu getirmek "İki ay içinde cevap verirse verir; vermezse olumlu sayarız." demek değil. Cevap vermeyeceklerse orada ne işleri var? Bürokrasinin yavaş işlemesinin cezasını doğaya ve çevreye çektirmek gibi bir lüksümüz yok. Biz bu ülkenin canlı ve cansız tüm varlıklarını korumak için buradayız.
Yüce Meclisinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)