| Konu: | Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 31.10.2019 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Değerli arkadaşlar, kırk sekiz yıldır bu kanunun yapılması bekleniyor, evet, büyük bir özlem var. Fakat ne yazık ki yapılan bu kanunun, yapılmakta olan bu kanunun halkın ihtiyaçlarına karşılık gelen bir yapısı olduğunu söyleyemeyiz. Kanun teklifleri buraya geliyor ve parmak sayısına göre, parmak demokrasisine göre geçip gidiyor. Şimdi de bunu tekrar yaşıyoruz. Oysa Türkiye'nin sorunlarının bütünsel olarak ele alınması gerekiyor. Bu tek adam rejiminde, tek adam sisteminde, Parlamentonun bu kadar etkisizleştirildiği, karikatürize edildiği bir yerde, durmadan bu salonda hamasi nutukların atıldığı, âdeta geyik muhabbetinin yapıldığı, sonuç alınmayan, sonuç alınmayacak şeylerin, konuşmaların, tartışmaların yapıldığı bir ortamda ne yazık ki su ürünleri alanında da etkili bir dönüşüm yapabilmemiz mümkün değil.
Bir kere, bu kanun teklifini hazırlarken demokratik kitle örgütlerinin, ekoloji örgütlerinin, yerel halkın, STK'lerin, sendikaların düşüncelerine başvurulmamıştır. Aslında "Bu kanun teklifi niye getirildi?" diye baktığımızda, içinde bulunduğumuz dönemde en çok karşılaştığımız şey, her şeyin ticarileştirilmesi ve sermayeye aktarılacak kaynaklar için doğanın talan edilmesi süreciyle karşı karşıyayız. Burada da aslında bunu kolaylaştıracak bir sistem getirilmeye çalışılıyor. Oysa halkın ciddi sorunları var, özellikle denizlerin kirletilmesi, yer altı sularının, kaynaklarının tüketilmesi ve göllerin, derelerin âdeta borularla ticarileştirilmesi, ticarete aktarılması, bir avuç zengin yaratılması için bütün bunların peşkeş çekilmesiyle karşı karşıyayken yapıcı bir yasadan da bahsedemeyiz.
Öte taraftan, ekosistem çok ciddi hasarlar alıyor, geri dönülmez bir şekilde doğa talan ediliyor ve gelecek kuşaklara âdeta kirli denizler, kirli göller, nehirler bırakıyoruz. Dolayısıyla, bu talan ekonomisiyle denizleri, nehirleri, gölleri fethetme anlayışıyla karşı karşıyayız. Oysa, bizim denizleri, nehirleri, yer altı sularımızı koruyacağımız, gelecek kuşaklara da tertemiz devredeceğimiz bir sistem oluşturmamız lazım. Bu konuda kabahatleriniz çok, arşa kadar çıktı, dolayısıyla bu yapılacak yasa da bu sürece hizmet edecek.
Aslına bakarsak kanunlara da uymadığınız ortada. Özellikle ekolojiyi tahrip etme konusunda gerçekten sınır tanımıyorsunuz. Zaten her konuda öyle, Anayasa'yı da hiçe sayan bir yönetim anlayışınız var. Anayasa, yasalar, kanunlar o kadar çiğneniyor ki âdeta valilerin, kaymakamların paspas ettiği; valilerin, kaymakamların sözlerinin Anayasa, yasa hâline getirildiği bir dönemden geçiyoruz.
Bir şey dediğimiz zaman, bu konuları tartıştığımız zaman sizin elinizde çok kullanışlı bir şal var, bu da terör şalı, bu terör şalıyla her şeyi örterek sorunların üstesinden gelmeye çalışıyorsunuz. Terör şalıyla, aslında halkın ihtiyaçlarını, taleplerini örtbas etmek için ve toplumsal muhalefet yapan, halkçı bir anayasayı, yasayı savunan ve denizlerin, doğanın korunmasını, su emekçilerinin haklarını koruyan ve savunanları da örtbas etmeye çalışıyorsunuz. Bu aslında sizin artık alışkanlık hâline getirdiğiniz bir durum. Oysa görüyoruz ki Türkiye şu anda büyük bir savaş ekonomisi içerisinde; çatışma, işgal girişimi Türkiye'nin bütün gündemlerinin üstünü örtüyor. Geçim derdi, açlık, yoksulluk nedeniyle bankaların ve tefecilerin eline düşen insanların, geçinemiyorum diye kendini ataşe veren insanların sesinin duyulmadığını biz görüyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Bunların sesinin tamamen işte bu terör şalıyla örtülmeye çalışıldığı dönemi görüyoruz. İnsanlar böbreklerini satacak hâle gelmişler fakat çığlıkları duyulmuyor.
Öte yandan şunu da söylemeden edemeyeceğim burada: Demokrasiyi, yasaları o kadar çiğnediniz ki, halkın iradesini o kadar gasbettiniz ki her gün buna tanıklık ediyoruz. Cizre'ye cumhuriyetin 96'ncı yıl dönümünde kayyum atama fütursuzluğunu da göstermeniz utanç vericidir ve aslında sizin halkın ihtiyaçları karşısında, halkın talepleri karşısında nerede durduğunuzu da açık bir şekilde göstermektedir. Cizre'ye kayyum atıyorsunuz, öte taraftan İstanbul Boğaziçi'nde Sülün Osman'ı kıskandıracak formülasyonunuzla oradaki halkın iradesini de gasbediyorsunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (Devamla) - Dolayısıyla bizim aslında barış içinde, demokratik, sosyal bir ülkeye ihtiyacımız var ve siz her gün bu talepleri yok ediyorsunuz diyorum, teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)