| Konu: | Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 12 |
| Tarih: | 31.10.2019 |
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Havamızı, toprağımızı, suyumuzu koruyacağız; tabii, üreticiyi, çiftçimizi de koruyacağız. Hepimizin bildiği gibi, 2006 yılında Tarım Kanunu'nun 21'inci maddesi değişti ve çiftçilere millî gelirin yüzde 1'i oranında tarımsal destek verilmesi kararlaştırıldı. "Bütçeden ayrılacak kaynak, gayrisafi millî hasılanın yüzde 1'inden az olamaz." diye hüküm getirildi. Bu kanun maddesi gereği 2020 yılında çiftçilere ödenmesi gereken destek 48 milyar 700 milyon lira ama 2020 yılında 48 milyar değil, 22 milyar ödenecek yani çiftçinin hakkı olan 26 milyar 700 milyon lira para çiftçiye ödenmeyecek. Nereye ödenecek ya da aktarılacak? Faiz lobilerine mi aktarılacak? Bu soruyu sormak istiyorum.
Geçmişte tarım ülkesi olan Türkiye, temel gıda ihtiyaçlarını bile ithal eder konuma gelmiş durumda. TÜİK verilerine göre, 2018 yılında buğday ithalatı yüzde 32 artmış ve 1975 yılında tarımsal istihdamın toplam istihdama göre oranı yüzde 65 iken bugün ne yazık ki yüzde 7'ye kadar gerilemiştir. Bu büyük sorunda ülkemiz özellikle son yıllarda tarımsal alanlarını da hızla kaybetmektedir. 2004 yılında 23 milyon 810 bin hektar olan toplam tarım alanımız, 2018 yılında 19 milyon 740 bin hektara geriledi. Aradan geçen on dört yılda 4 milyon 70 bin hektar yani yüzde 17,11 oranında işlenebilir tarım alanı kaybedildi. Örneğin, 2002 yılında Türkiye'de 721 bin hektar alanda pamuk ekimi yapılırken, bugün Türkiye'de 550 bin hektarda pamuk ekimi yapılabiliyor yani üçte 1 ekim alanında pamuk ekimi bırakılıyor. Pamukta çiftçiye, üreticiye destek verilmemiş; Amerika'dan, Yunanistan'dan pamuk alma yoluna gidilmiş; Türkiye tarımda ve pamukta ne yazık ki ithalat lobisine teslim edilmiş. Geçen yıl pamuk ithalatına 1 milyar 153 milyon dolar para ödenmiş. Türk çiftçisi fakirleştirilmiş; Yunan çiftçisine, Amerikan çiftçisine para ödenmiş. Aydın'dan Adana'ya, Urfa'ya kadar pamuk çiftçisi bankalara, tefecilere teslim edilmiş.
Arkadaşlar, bakınız, bir Aydın milletvekili olarak şu noktayı, hususu gündeminize getirmek istiyorum: Aydın ilinde ipotekli arazi miktarı yüzde 27,69 arkadaşlar. Aydın ili çiftçisi, köylüsü bankalara ipotek vermede 81 il içinde 1'inci sırada. Çiftçiden esirgenen, verilmeyen destekleme miktarları, köylümüzün deyişiyle -biz Aydın'da deriz ya her zaman- elin yabancısına verilmiş durumda. Elin yabancısı kazanıyor ama biz ne yapıyoruz? Üretici, çiftçi kazanmıyor.
Pamuk destekleme primi geçen yıl da olduğu gibi 80 kuruş olarak açıklanmış, Toprak Mahsulleri Ofisi müdahale alımları yapmamış, pamuk kooperatiflerine düşük faizle alım kredisi tahsis edilmemiş, çiftçinin Ziraat Bankasına ve tarım kredi kooperatiflerine olan borçları faizsiz ve beş yıl vadeli olarak ertelenmemiş, desteklemeler üzerindeki sınırlar kaldırılmamış ve çiftçi tefeciye muhtaç hâle getirilmiş.
Pamukta destekleme kapsamında, dekar başına 500 kilogram üzeri üretilen pamuğa destekleme verilmemiş; alan bazlı destekleme kapsamında pamuk üreticisine dekarda 62 lira mazot, 4 lira gübre desteği sağlanacağı belirtilmiştir. Fakat üreticilerimiz dekarda ortalama 158 liralık mazot, 150 liralık da gübre kullanmaktadır. Yani dekarda ortalama 308 liralık mazot ve gübre kullanan çiftçimize 66 lira destek verilmesi akla ziyandır.
Aydın ilinde ise yüzde 19,76 oranında işlenebilir tarım alanı -ne yazık ki- işlenemez hâle gelmiştir. Bunun ilk nedeni, tarım arazilerine açılan jeotermal elektrik santralleridir. JES'ler; bölgenin havasını, yer altı ve yer üstü sularını, toprağını kirleten JES'ler; özellikle incir, pamuk, zeytin, kestane gibi çeşitli tarım ürünlerini olumsuz etkilemiştir.
Değerli arkadaşlar, bu kanun teklifi kapsamında konuşulması gereken bir başka konu ise denizlerin ve suların, barajların kirliliği ve buna bağlı balık ölümleridir. Bu konuda, Aydın Büyük Menderes havzasının kirlenmesi konusunda bu dönem vermiş olduğumuz araştırma önergemiz ne yazık ki AKP milletvekili arkadaşlar tarafından reddedildi. Bu çerçevede, yapılan araştırmaya göre, Dünya Doğayı Koruma Vakfı tarafından...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
SÜLEYMAN BÜLBÜL (Devamla) - ...Büyük Menderes Nehri ve kollarında üç yıllık bir su kalitesi analizi gerçekleştirildi; ölçüm yapılan 42 noktadan 22'sinde su kalitesinin orta ve düşük düzeyde olduğu belirlendi.
Değerli arkadaşlar, Dünya Bankasının yapmış olduğu bir araştırmaya göre de şu anda en büyük sorunlardan biri, metrekareye düşen su azlığı sorunu. Dünya Doğayı Koruma Vakfı 2017 raporuna göre, dünyada denize karışan yaklaşık 8 milyon plastik madde var, Türkiye ise plastik atık sorununda en büyük pay alan 14'üncü ülke.
Değerli arkadaşlar, sadece su kaynaklarımızı kirletmekle kalmıyoruz, besin zincirimizde de önemli bir yerde olan balıklarımız ve diğer su ürünlerimiz de yok olmakta. Bu nedenle ne yapmamız gerekiyor? Su kaynaklarını korumak için acil tedbirlerin alınması mutlaka gerekiyor.
Son olarak şunu söylemek istiyorum arkadaşlar: 15 Temmuzda şehit ve gaziler için toplanan 309 milyon lira nereye gitti?
Hepinize saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)