| Konu: | HDP'nin siyaset yapmasının tutuklamalarla engellenmeye çalışıldığına ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2019 |
AYŞE ACAR BAŞARAN (Batman) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün 5 Kasım, aslında dün Meclis açık olsaydı 4 Kasım 2016 tarihinde partimize yönelik gerçekleştirilen darbenin 3'üncü yılını tamamlayıp 4'üncü yılına girmiş olacaktık. Ne olmuştu 4 Kasım 2016'da ama öncesinde ne olmuştu, birazcık o dönemi hepinizin hafızasında tekrar tazelemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, 7 Haziran 2015 seçimi gerçekleşmiş, AKP iktidarı büyük bir kan kaybına uğramış, HDP büyük bir başarı elde ederek, yüzde 10'luk seçim barajını yıkarak 80 milletvekiliyle Mecliste yerini almıştı. Ancak siyasi iktidar, AKP iktidarı, seçimde gerçekleşen bu kan kaybını, bu gerilemeyi sindiremeyerek ülkeyi büyük bir kaosa sürüklemiştir, akabinde de 1 Kasımda tekrar seçimi yeniletmiştir. 7 Haziran seçiminin yenilenmesiyle aslında partimizi, özellikle HDP'yi baraj altında bırakmak için her türlü plan, program ve projeyi devreye koymuştur. Bu süreç içerisinde onlarca parti binamız saldırıya uğramış, yakılmış, mitinglerimizde bomba patlatılmış, birçok arkadaşımıza saldırı gerçekleştirilmiştir ama bütün bu saldırılara rağmen, partimiz, programı, tüzüğü, siyaseti, perspektifiyle bu ülkede umut ve ışık olduğunu bir kez daha gösterip Mecliste yerini almıştır.
Bu süreç içerisinde, biliyoruz ki AKP iktidarı, seçimle kazanamadığını, seçimle gerçekleştiremediğini bir darbeyle gerçekleştirme yolunu tercih etmiştir. Biz, darbeleri bu ülkede farklı farklı biçimlerde gördük ve hep beraber yaşadık. Darbeler, sadece apoletlilerin yaptığı tanklarla toplarla gerçekleşmedi, bu ülkede sivil darbelerin nasıl gerçekleştiğine hepimiz şahitlik ettik; 4 Kasım da aslında, iktidarın, yargı eliyle siyasete, demokratik siyasete yaptığı bir darbeydi.
Değerli arkadaşlar, peki, bunu biz neden söylüyoruz? Şimdi size bir tablo göstereceğim, bunun iktidarın eliyle nasıl olduğunun ya da özellikle sarayın talimatıyla nasıl olduğunun anlaşılması için: Erdoğan, AKP Genel Başkanı, siyaseten bitiremeyeceğini, sandıkla bitiremeyeceğini bildiği HDP'ye karşı bir saldırı dilini kullanmaya başladı. Bizi her yerde terörize eden, her yerde hedef gösteren açıklamaları vardı ve en son açıklamasında, 28/7/2015'te "Parlamento gerekli değerlendirmeyi yapmalı, demokrasi zırhından bunlar sıyrılmalı ve gereğini yapmalı." dedi. Bu tarih, 2015 tarihi şurada duruyor. Peki, bu fezlekeler, aslında suçlar ya da "suç" denilen bu değerlendirmeler, olaylar hangi tarihlere ait? 2010 yılındaki olaylar, 2011 yılındaki olaylar, 2012 ve 2013 yılındaki olaylar. Düşünün ki bu olaylarla ilgili 1.905 gün hiçbir girişim yok, 763 gün yok, 1.642 gün yok, 1.657 gün yok; hiçbir şey yapmıyor yargı, bekliyor, bekliyor ve saraydan bir talimat geliyor, yargı işbaşına geçiyor. Bu tarihler arasında bu olaylarla ilgili hazırlanan tek bir fezleke yok. Binlerce gün sonra, 15/10/2015'te fezlekeler hazırlanıp Meclise gönderilmeye başlanıyor ve özellikle bizim söylediğimiz sözlerle, yaptığımız siyasetle ilgili bu Meclise patır patır fezlekeler geldi. Bu Meclis dokunulmazlıkları kaldırdı, paket şeklinde kaldırdı, hiç sorgulamadan kaldırdı. Burada, savunma hakkı verilmeden kaldırıldı ve bu süreç içerisinde biz bunun HDP'ye karşı bir saldırı olduğunu söylediğimizde "Hayır." dediler.
Peki, ne oldu? "E, bu milletvekillerinin dokunulmazlıkları kalktı, biz gerekli işlemi yapalım." dediler; bir akşam aynı saatler içerisinde Bingöl, Diyarbakır, Hakkâri, Şırnak, Van illerinde, 5 tane ilde -savcıların bir anda hepsinin içlerine doğdu- eş zamanlı olarak, ortak operasyon yapıp bizim 13 milletvekilimizi gözaltına aldılar, aralarında Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın olduğu 13 milletvekilimiz gözaltına alındı. Bu arkadaşlarımız yıllardır siyasi rehin olarak cezaevinde tutuluyorlar.
Biz bunun verilerini nasıl elde ediyoruz arkadaşlar? Şimdi, bakın, kanunda olmayan uygulamaları hep beraber milletvekili arkadaşlarımızla görmüş olduk. Milletvekillerimizden Ferhat Encu, dosyasından tahliye oldu, savcı itiraz etti ama aslında savcının böyle bir yetkisi yoktu. İdris Baluken tahliye oldu, savcı itiraz etti, aslında savcının böyle bir yetkisi yoktu. Sonra KHK'ye böyle bir madde eklendi, hukuksuzluk kanun kılıfıyla düzeltilmeye çalışıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Başkanım, bir dakika daha rica ediyorum.
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Başaran.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - Hukuksuzluk bu şekilde gideriliyormuş gibi yapıldı ama esası, aslında kanunsuz iş yapılmaya devam edildi. Bunların en son örneklerinden ikisini kısaca anlatmaya çalışacağım.
Selahattin Demirtaş tutukluydu, tahliye edilmemek için hükümlü hâle getirildi. Hükümlü hâle geldi, istinaftan sonra temyiz yolu açılacaktı, başka bir dosyadan ve ana dosyada olan bir olayla ilgili tekrar tutuklu hâle getirildi yani bir olayla ilgili 2 defa tutuklandı.
Yine, aynı, birkaç gün önce şahit olduğumuz bir olay: Abdullah Zeydan'ın aldığı cezalar beş yıl ve altında olduğu için temyiz yolu açıldı. İstinaftan sonra başvuru yaptı avukat arkadaşlarımız, mahkeme infazın durdurulmasına, tahliyesine karar verdi. Daha kendisi cezaevinin kapısından çıkamadan hemen savcı itiraz edip başka bir mahkeme vasıtasıyla tekrar tutuklanmasına karar verildi. Şimdi, bunların hukuken bir tutuklanma olduğuna kimse bizi ikna edemez. Daha bununla ilgili onlarca örnek verebiliriz. Bu bir siyasi darbedir, HDP'nin bitirilme projesidir...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Başaran.
AYŞE ACAR BAŞARAN (Devamla) - ...HDP'nin siyaset yapmasına direkt bir saldırıdır. Sadece tutuklamalar vasıtasıyla değil, aslında bizi çalışamaz duruma getirip fiilî olarak da kapatma tavrının bir parçasıdır. 28 Şubatçılar, bu bin yıl devam edecek diye düşünüyorlardı, AKP iktidarı da şimdiki iktidar da bu uygulamaların -bakın, milletvekillerinin polislerin ortasında kaldığı, halktan bizi kopardıkları bir görüntüye hepimizin utanarak bakması lazım- bu sürecin bin yıl daha süreceğini zannediyor. Bu, bin yıl sürse de HDP direnmeye devam edecek, HDP siyaseti bu ülkede umut olmaya devam edecek ama sizin ömrünüz de tıpkı 28 Şubatçılar gibi emin olun bin yıl sürmeyecek. Gidişiniz yakındır, bitişiniz yakındır, tükenişiniz yakındır. Siz bizi bitirmeye çalıştıkça biz daha da güçlenerek karşınıza geleceğiz. Bunu İstanbul kongremizde hepinize gösterdik, önümüzdeki süreçlerde de daha güçlü bir biçimde karşınızda olmaya devam edeceğiz.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)