| Konu: | Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2019 |
OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bu yasa tasarısı tartışılırken asıl sormamız gereken soru, su ürünlerinin yetiştirilmesinin ekosisteme etkisinin ne olduğu sorusudur. Balık çiftliklerinin kurulmasının önü açılırken doğayı, toprağı, suyu, havayı ve gelecek nesillerin ihtiyaçlarını koruyabiliyor muyuz? Dünyada birçok ülkeye baktığımızda su ürünlerinde endüstriyel üretim miktarının doğal üretim miktarının çok altında olduğunu görüyoruz ama bizde, 3 tarafı denizlerle çevrili, iç su kaynaklarının oldukça fazla olduğu bir coğrafyada Çin örnek gösterilerek endüstriyel üretim özendiriliyor. Peki, bu özenmenin sonucu ne oluyor? Her geçen gün doğal yollarla su ürünü üretimimiz düşüyor, endüstriyel üretim hızla artıyor. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre su ürünleri üretimimiz 2011-2018 yılları arasında yüzde 10,6 geriledi. Bu düşüşün en önemli nedeni denizlerin kirlenmesi ve buna bağlı olarak denizlerdeki canlı yaşamının zorlaşmasıdır.
Tasarının 14'üncü maddesinde, su ürünlerinin belirlenen merkezlerde boşaltılmasının ve nakledilmesinin denetimi düzenleniyor. Oysa denetleme, üretildikten sonra değil, üretim öncesi yapılmalıdır. Doğal yollarla avlanarak üretim artırılmalı, bunun için de denizlerimizdeki kirlenmenin önüne geçilmeli, balık üretiminin bol olduğu yerlerde balık çiftliklerine izin verilmemeli, balık çiftliklerinin de iç denetimi sağlanarak endüstriyel, kimyasal yemler ve ilaçlar kullanılmasının önüne geçilmelidir. Denizlerdeki besleyici rolü olan nehirlerin, derelerin üzerine HES yapıldığında deniz canlıları besinsiz kalmaktadır. Bu durum, deniz ekosistemini altüst etmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu Meclisin görevi, aldığı her kararda doğanın yararını, kamu yararını, halk yararını düşünmektir. Unutmayalım, ekolojik sisteme verdiğimiz hiçbir zararın geriye dönüşü yoktur. Biz insanlar doğanın bir parçasıyız ve temiz bir çevrede ve ekolojik sistemde yaşama hakkımız var. İşin bir diğer boyutu ise gıda güvenliği ve sağlıklı beslenme sorunudur. Su ürünleri üretimini ekolojik sistemle uyumlu hâle getirmeden, doğal su ürünü üretimini artırmadan bu alanda yeterli verimliliğe ulaşamayız ve halkımız da sofrasında pahalı gelen su ürünlerini tüketemez.
Değerli milletvekilleri, buradan, halkın kürsüsünden sizlere ve bizi dinleyen halkımıza seslenmek istiyorum. Bugün Türkiye'de iktidarın aldığı her karar, attığı her adım ve bizzat rejimin kendi varlığı hakkında yüksek sesle sormalı ve sordurmalıyız: Kimin yararına? Yargı kimin yararına kullanılıyor? Zamlar kimin için yapılıyor? Özelleştirmeler, kamusal hizmetlerin piyasalaştırılması kimin yararına? Vergilerimizle oluşan kamu bütçesini şirketlere aktaran, nesiller boyu bizi borçlandıran o mega projeler kimin yararına? KYK borcunu ödeyemeyen 5 milyon öğrenci dururken şirketlere dağıtılan teşvikler kimin yararına? Vergi sistemi kimin için? Doğamızı katleden ve varlıklarımızı sermayeleştiren maden, HES, JES projeleri kimin yararına? En temel yurttaşlık hakkı olan seçme ve seçilme hakkını gasbeden kayyum sistemi kimin yararına? Halkın kendi yaşamı, yaşadığı kentler ve ülkemiz, geleceğimiz, bugünümüz, bütün bunlar hakkında söz ve karar hakkının yok sayıldığı, iktidarı desteklemeyen ya da ona biat etmeyenin yurttaş olarak kabul edilmediği bir sistem kimin yararına? AKP'nin duvarında "Egemenlik kayıtsız şartsız sermayenin ve sarayın." yazıyor. O nedenle, tazminatlarını isteyen Soma işçilerinin önüne Jandarma barikatı kuruluyor; o nedenle, hakları için Eskişehir'den Ankara'ya yürümek isteyen metal işçilerinin önü polis tarafından kesiliyor; o nedenle, Ankara'da yapılmak istenen ekoloji mitingi Valilik tarafından yasaklanıyor; o nedenle, halkın seçtiği belediye başkanları, meclis üyeleri halkın belediyelerine giremiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın.
OYA ERSOY (Devamla) - Bitiriyorum.
Peki, sizler, halkın Meclisinin duvarında asılı olan şu yazının yerine "Hâkimiyet kayıtsız şartsız sarayın ve sermayenindir." yazılmasını ister misiniz?
Hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)