GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:13
Tarih:05.11.2019

HASAN BALTACI (Kastamonu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, sözlerime, baba ocağı Kastamonu olan, siyasi yaşamı boyunca halkçı kimliğinden ödün vermemiş bir devlet adamı, aynı zamanda gerçek bir aydın olan 3'üncü Genel Başkanımız Bülent Ecevit'i ölümünün 13'üncü yılında saygıyla anarak başlamak istiyorum; ruhu şad olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

19 maddelik bu kanun teklifini incelediğimizde, su ürünleri üretimi ve pazarlamasıyla ilgilenen kooperatiflere, kooperatif birliklerine veya köy birliklerine tanınan hakların ve yetkilerin baypas edildiğini görüyoruz.

Yine, bu teklifle birlikte, su ürünleri üretimi yapılabilen alanların kiraya verilmesi işlemleri Kamu İhale Kanunu'nun dışına çıkarılırken balıkçı barınaklarının gerçek ve tüzel kişilere Tarım ve Orman Bakanlığınca kiraya verilebilmesinin önü açılıyor. Bu uygulamanın, balıkçılık sektörünün ileride karşı karşıya kalacağı en büyük sorunlardan biri olacağını şimdiden söylemek mümkün.

Geçtiğimiz hafta seçim bölgem Kastamonu'nun en büyük sahil ilçelerinden biri olan İnebolu'da balıkçılarımızın yaşadığı sıkıntıyı burada, Meclis sıralarında dile getirmiştim. Barınakların işletilmesinin belediyelerin ve kooperatiflerin elinden alınıp gerçek kişilere, şirketlere, holdinglere verilmesinin geçimini denizden sağlayan balıkçılarımızı ve o yerleşim yerlerini nasıl olumsuz etkilediğini anlatmaya çalışmıştım. Bu konuyu biraz daha açmak istiyorum.

İnebolu'nun tarihî limanı AKP'nin bitmek bilmeyen ısrarı nedeniyle Cengiz Holdinge devredildi. Bugün tarihî İnebolu Limanı Cengiz Holdinge bağlı olan Eti Bakır AŞ tarafından işletiliyor. Hatırlayacağınız gibi, Eti Bakır AŞ, kasasındaki nakit parası, stoklarında hemen nakde çevrilebilir konsantre bakır rezervi ve değerli arazileriyle birlikte Cengiz Holdinge satılmıştı. Eti Bakır AŞ, limanın ve balıkçı barınağının işletmesini devralmasıyla birlikte, limanın içine girilmesini, İneboluluların gümrük iskelesi mevkisinde balık tutmasını yasakladı. Balıkçı barınağı limanın özelleştirilmesinden önce belediye tarafından işletiliyordu ve balıkçı teknelerinden para alınmıyordu; ilçe ekonomisi göz önünde bulundurulduğundan, barınağa balık boşaltmak için gelen balıkçı teknelerinden ücret alınmıyordu. Liman ve barınağın işletmesini devralan Eti Bakır AŞ, bugün bu ücretleri misliyle tahsil ediyor. Balık yüklemeye gelen kamyoncular için de durum farklı değil. Sezon başlayalı iki ayı geçti ama ilçeye gelen tekne sayısında büyük düşüş var. Çoğu tekne başka limana, çoğu balıkçı da başka barınağa balık boşaltmaya gidiyor. Gelen tekneler ise açığa demirliyor. Bu durumda da tekne ve personeli ihtiyaçlarını karşılamak için ilçeye gelemiyor ve ilçe esnafı bu durumdan derin etkileniyor. Açıktır ki Cengiz Holding İnebolu Limanı'nı sadece kendi çıkarları için kullanmak istiyor. Bu kanun çıktığında İnebolu'daki balıkçılarımızın yaşadığı sıkıntılar bütün barınaklara sıçrayacak ve maalesef balıkçılarımız büyük mağduriyet yaşayacaktır.

Değerli milletvekilleri, 170 kilometreyle Karadeniz'in en uzun sahiline sahip olan seçim bölgem Kastamonu'nun Cide, Doğanyurt, İnebolu, Bozkurt, Abana ve Çatalzeytin ilçelerini ne zaman ziyaret etsem, balıkçılarla ne zaman sohbet etsem iki önemli taleple karşılaşıyorum. 225 teknesi olan Kastamonu'da 2 bine yakın vatandaşımız doğrudan balıkçılık sektöründe istihdam ediliyor. Türkiye genelinde bu sayı 50 binin üzerinde ama çoğunun sigortası, sosyal güvencesi yok. 12 metrenin üzerindeki tekneler için bir zorunluluk getirildi ancak ömrü bu denizlerde geçen balıkçılarımıza geriye dönük borçlanma hakkı tanınması için Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda değişiklik yapılmasına ihtiyaç vardır. Ekmeğini denizden çıkartan balıkçılarımız bizden bunu bekliyor.

Bir diğer konu ise AB kara sularında 50 metre, bizde 24 metre olan gırgır avcılığıyla avlanma derinliğinin 18 metreye indirilmesidir. Bu talebin lehine yapılacak her düzenleme, denizlerdeki yok oluşun hızlandırılması, sucul ekosistemin idam fermanı anlamına gelmektedir. Sucul canlı kaynakların korunması ve sürdürülebilir balıkçılık için, böyle bir hataya düşülmemesi gerektiğini bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Unutulmamalıdır ki limanlar ve balıkçı barınakları halkındır, denizler geleceğimizdir.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)