| Konu: | Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 06.11.2019 |
MHP GRUBU ADINA İSMAİL FARUK AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 117 sıra sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Gazi Meclisi ve aziz Türk milletini saygıyla selamlıyorum.
Görüştüğümüz kanun teklifi esas itibarıyla teknik bir düzenlemeden ibarettir. Teknolojide yaşanan hızlı değişime dayalı olarak ödemeler sisteminde de önemli gelişmelerin olması, 2013 yılında çıkarılan 6493 sayılı Kanun'da değişiklik yapılmasını gerekli kılmıştır.
Teklifle yapılan değişikliği temelde 3 ana başlık altında toplamak mümkündür. Bunlardan birincisi: Ödemeler alanına ilişkin BDDK'deki yetkilerin Merkez Bankasına devrine ilişkin düzenlemeler. İkincisi: Dünya pratikleriyle uyumlu bir şekilde yeni ödeme tanımlarının sisteme dâhil edilmesine ilişkin hususlar. Üçüncüsü ise: 2013 yılında yasalaşmasının ardından geçen sürede ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda kanuna eklenmesi gereken değişikliklerdir.
Bu kapsamda, ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerine ilişkin olarak sistem işleticileri, sistem katılımcıları, mutabakat kuruluşları ve bağlantılı diğer sistemler ile dış hizmet sağlayıcıları gibi sistemin çalışmasıyla yakından ilgili tüm taraflar gözetim ve denetim kapsamına alınmakta, böylece Merkez Bankasının gözetim faaliyetlerinin etkinliği artırılmaktadır. Ayrıca, Merkez Bankasına ödeme sistemlerinin kesintisiz işletimini sağlamak amacıyla sistemik öneme sahip, kurulmuş ve kurulacak sistem işleticilerine hissedar olabilme yetkisi verilmekte, ödeme sistemleri alanında gerçekleştirilecek olan mevzuat düzenlemeleri, lisans ve izinler gözetim ve denetim konusunda yetki alan kuruluşların iş ve işlemlerinin takip edilmesi Merkez Bankası çatısı altında toplanmaktadır.
Hatırlanacağı gibi, 2013 yılında yürürlüğe giren 6493 sayılı Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun'la Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasına ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumuna ise ödeme hizmetleri, elektronik para ihracı ve ödeme hizmeti sağlayıcılarına ilişkin hususlarda yetki ve sorumluluklar verilmişti. Mezkûr kanunla Türkiye'de faaliyet gösteren tüm ödeme ve menkul kıymet mutabakat sistemlerinin gözetimi ve ödeme sistemleri perspektifinden düzenlenmesi öngörülmüş, bu kapsamda menkul kıymet mutabakat sistemleri ödeme hizmetleri ve elektronik para kuruluşları hakkında Avrupa Birliği müktesebatı başta olmak üzere uluslararası standartlar da dikkate alınarak düzenlemeler yapılmış, lisans ve izinler ile gözetim ve denetim konusunda yetki alan kuruluşların iş ve işlemlerinin takip edilmesi için Merkez Bankası ile BDDK görevlendirilmişti. Ancak geçen sürede Avrupa Birliği finans ve ödeme sistemlerine ilişkin mevzuatını güncellemiş, uluslararası standartlarda önemli değişiklikler yaşanmış, elektronik ödemeler konusunda yeni hizmet türleri ve bu hizmetleri sunan yeni kuruluşlar ortaya çıkmıştır. Öte yandan farklı hizmet sağlayıcı kuruluşların birbiriyle ödeme işlemi yapabilmesini sağlayan sistemlerin finansal istikrar bakımından önemi de artmıştır. Ödemeler alanının bu dinamik yapısına uygun olarak Merkez Bankası ve BDDK arasında oluşturulmuş bulunan ikili düzenleme ve kontrol mekanizmasının değiştirilerek tek bir çatı altında toplanması bir zaruret hâline gelmiştir. Ayrıca düzenlemeyle Türkiye ödeme ve elektronik para kuruluşları birliği kurulması, bu alandaki tüm standartların belirlenmesi, bilişim ve iletişim teknolojilerindeki ilerlemeler ile yeni ürünlerin geliştirilmesi ve yeni uygulamaların hayata geçirilmesi için bir zemin de oluşturulmaktadır.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde de tüm dünyayı saran dijital para birimleri ve blok zinciri teknolojisi alanındaki gelişmelere paralel olarak hedefler koyulmaya ve düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede Onbirinci Kalkınma Planı'nda "blockchain" tabanlı dijital Merkez Bankası parası çıkarılması kararına yer verilmiştir. Planda uluslararası ticaret sisteminde kabul görecek alternatif para ve ödeme sistemlerinin geliştirilmesi amacıyla ülke iş birliklerinin tesis edileceği, uluslararası iyi uygulamalardan yararlanılarak firmalara fırsat eşitliği sağlayan güvenli bir finansal teknoloji ekosisteminin oluşumunun destekleneceği, ödeme hizmetleri ve elektronik para kuruluşları birliğinin kurulacağı belirtilmiştir.
Yine kalkınma planında, açık bankacılık hukuk altyapısını güçlendirmek amacıyla Avrupa Birliği 2 numaralı Ödeme Hizmetleri Direktifi'yle mevzuat uyumunun sağlanacağı, finansal hizmetlere erişimin kolaylaştırılması, finansal bilincin ve yatırımcı tabanının geliştirilmesi için faaliyetler yürütüleceği ifade edilmiştir. Ayrıca Yeni Ekonomi Programı'nda, ödeme sistemlerinin gözetim ve denetiminin Merkez Bankasına bağlanacağı ve bu sistemlerin etkinliğinin artırılması için gerekli düzenlemelerin yapılacağı ifade edilmiştir.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak seçim beyannamemizde, Merkez Bankasının fiyat istikrarının yanı sıra, finansal piyasalarda istikrarın sağlanması amacına yönelik olarak politikalar uygulanması gerektiği belirtilerek reel ekonominin ihtiyaçlarını karşılayacak ve büyümeyi finanse edecek her türlü finansal aracın ihraç edilebileceği, işlem maliyetlerinin düşük olduğu, güçlü bir teknolojik ve beşeri altyapıya sahip, etkin bir biçimde denetlenen, yenilikçi, şeffaf ve uluslararası standartlarda sağlıklı işleyen bir mali piyasa yapısının hedeflendiği vurgulanarak finansal sistemin işlevlerini yerine getirebilmesi için ülke şartları ve uluslararası standartları dikkate alan hukuki düzenlemelerin yapılması, gözetim ve denetim sistemlerinin uluslararası standartlara uygun hâle getirilerek etkin işlemesinin sağlanması gerektiği vurgulanmıştır.
Bilindiği gibi, fiyat istikrarının sağlanması yanında, Merkez Bankasının temel görevlerinden biri de finansal istikrardır. Finansal istikrar ve finansal bağımsızlık için ödeme sistemlerinin kesintisiz çalışması ise son derece önemli olmaktadır. Merkez Bankası, ödemeler alanındaki gelişmeleri takip ederek makroekonomik istikrarın temel taşı olan, aynı zamanda da devletin egemenlik haklarının korunması mücadelesinde bir zorunluluk hâline gelen ödeme sistemlerinin kesintisiz çalışmasını garantiye almak zorundadır.
Kanun teklifinde, bu kapsamda, mevcut düzenlemelerdeki değişiklik ihtiyaçları yanında sektörün uygulamaya ilişkin taleplerinin de dikkate alındığı özellikle Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında söz konusu sivil toplum kuruluşlarının değerlendirme ve açıklamalarından anlaşılmıştır. Bu yönüyle, yapılan düzenlemelerin ilgili tarafların ittifak hâlinde benimsediği bir içeriğe sahip olduğunu söylemek mümkün bulunmaktadır.
Değerli milletvekilleri, elektronik ödeme sistemleri, hepimizin yakından takip ettiği gibi, gün geçtikçe hayatımızda daha fazla yer tutmaktadır. Ticari hayat ve günlük yaşantı içerisinde bu kapsamda birçok faaliyet gerçekleştirilmekte, yeni uygulamalarla ticari ve finansal işlem için nakit dışı ödeme yöntemleri kullanılmaktadır. Özellikle e-ticaret siteleri sundukları avantajlar yüzünden her geçen gün daha fazla kişi tarafından tercih edilmektedir. E-ticarette çok kullanılan ödeme yöntemlerinin kullanımı, on-line satış sitelerinin güvenilirlik standartlarını sağlamalarıyla doğru orantılı olarak artış göstermekte, yaygınlık kazanmaktadır.
Öte yandan, hızlı bir şekilde yaygınlaşmakta olan sanal para birimleri dünyayla birlikte ülkemizin gündemine de girmiş bulunmaktadır. Elektronik paranın merkez bankalarının para politikaları ile ödeme sistemlerine etkisi yanında ekonomik istikrarın sürdürülmesi bakımından taşıdığı önem, elektronik para ihracının esaslarını ortaya koyan hukuksal düzenlemelerin yapılmasını da zorunlu kılmaktadır. Bu kapsamda gerçekleşen işlemlerle ilgili olarak hizmeti sunanlar ile bu hizmetten yararlananlar arasındaki ilişkilerin hukuki zeminde düzenlenmesi önem arz etmektedir. Bankalar dışındaki kuruluşların sektörde faaliyet göstermesi, rekabetin artması, hizmet kalitesinin yükselmesi, tüketiciler açısından maliyetlerin düşmesi, bankacılık hizmetlerinden yararlanamayan kesimlerin bu hizmetlere daha kolay ulaşması ve finansal erişimin artırılması açılarından büyük önem arz etmektedir.
Ödeme hizmet sistemlerinin artan kullanımı, gerçekleşen işlemlerin tutarının çok büyük miktarlara ulaşması ve sistem katılımcılarından birinin karşılaşacağı kredi veya likidite probleminin sistemler aracılığıyla diğer katılımcılara da yayılarak zincirleme bir etki doğurma ihtimali sistemin sorunsuz çalışmasının finansal istikrar açısından taşıdığı önemi ortaya koymaktadır. Bununla birlikte, güvenli ve etkin çalışan bir sistemin sağlam bir hukuksal temele ve finansal ve operasyonel risklerin kontrolünü sağlayan bir mekanizmaya sahip olması da gereklidir.
Değerli milletvekilleri, 2018 yılının Ağustos ayındaki dış bağlantılı ekonomik operasyonlarla, 31 Mart seçimleri öncesi bazı uluslararası bankaların, sermaye gruplarının ve küresel tefecilerin spekülasyonlarıyla Türkiye tehdit edilip kur ve faiz üzerinden ekonomik ve siyasi operasyon yapılmaya çalışılmıştır. Bu saldırılar Hükûmetin zamanında aldığı tedbirlerle etkisiz hâle getirilmiş, sağlanan toplumsal destekle birlikte kararlı bir mücadele sergilenmiştir. Ortaya konulan dış ticaret politikaları ve alınan tedbirlerle, ithalatın kompozisyonu ihracatı destekleyecek şekilde değişmeye başlamış, turizm gelirlerinin desteği ve rekabetçi kurla cari işlemler fazlası verilmiş, vergi avantajları, istihdam teşvikleri ve kredi programlarıyla ekonomik aktivite desteklenmiş, enflasyonda hızlı ve belirgin bir düşüş gerçekleştirilmiştir. Ekim ayı enflasyon rakamlarına göre tüketici fiyat endeksi yıllık yüzde 8,55'e gerileyerek 2016 yılından bu yana en düşük seviyeye inmiştir. Böylelikle, ekonomide önemli bir kırılma yaşanmadan toparlanma gerçekleşmiş, üretim çarkları dönmeye başlamış, bu süreçte mali disiplin de göz ardı edilmemiş ve ekonomiye olan güven giderek artmıştır. Nitekim, beklenenden daha kısa sürede gerçekleşen toparlanma nedeniyle uluslararası ekonomik kuruluşlar büyüme ve diğer makroekonomik göstergelere ilişkin Türkiye tahminlerini olumlu yönde revize etmiştir. Bununla birlikte, şüphesiz Türkiye ekonomisinde yaşanan sıkıntılar en çok dar gelirli vatandaşlarımızı etkilemiş, onların hayat şartlarını zora sokmuştur. Bu nedenle, başta çiftçi, işçi, memur, emekli, esnaf gibi dar ve sabit gelirli vatandaşlarımız olmak üzere, tüm toplum kesimlerinin sorunlarının giderek iyileştirilmesini mümkün kılacak önlemlerin ve desteklerin hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Bu acil önlemlerle eş zamanlı olarak sağlıklı bir yatırım, üretim, istihdam ve ihracat zincirinin oluşturulması için de ekonomide kalıcı, sürdürülebilir yapısal önlemlerin devreye konulması zorunludur. Vatandaşlarımız ertelenen bazı taleplerine, ekonomide sağlanacak iyileşmeye de paralel olarak, önümüzdeki dönemde çözüm getirilmesini beklemektedir. Bu kapsamda, çalışanlarımızın 3600 ek gösterge talebinin karşılanması; çiftçi, esnaf ve sanayicimizin girdi maliyetlerinin düşürülmesi; üretimin teşvik edilmesi; bürokrasinin vatandaşa yakın, vatandaş odaklı hizmet vermesi; namuslu vatandaş olmanın takdir gördüğü bir düzenin güçlendirilmesi gerekmektedir. Bunun için, idarenin işleyişinden güvenlik, adalet, eğitim, sağlık ve diğer kamu politikalarının tanzimine, ehliyet, liyakat ve hakkaniyete ve en önemlisi, Türk devletine ve Türk milletine sadakate dayalı bir düzenin tahkim edilmesi ve Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin tümüyle yerleşmesini temin edecek eksikliklerin giderilmesi milletçe geleceğe güvenle bakmamızı temin edecektir.
Seçim beyannamemizde de vurguladığımız gibi, öğretmenlerimizin, polislerimizin ve uzman çavuşlarımızın ek göstergelerinin 3600'e çıkartılmasını; muhtaçların sosyal destek ödemelerinin artırılmasını; şoför esnafımızın, çiftçimizin kullandığı mazot başta olmak üzere temel girdilerin yükünün azaltılmasını; Türk sanayicisinin uluslararası rekabet gücünü zayıflatan unsurların ortadan kaldırılarak yatırım, üretim ve istihdamın artırılmasını destekleyen, bir yandan ekonomik büyümeyi bir yandan sosyal gelişmeyi, aynı zamanda da millî bütünleşmeyi esas alan program ve projelerin uygulanmasını gerekli görüyoruz. Bu kapsamda, terörle mücadele başta olmak üzere dış politika, yargı, ekonomik ve sosyal konulara ilişkin adımlar hem Meclisimizce hem de Hükûmet tarafından atılmaktadır.
Türkiye, uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları çerçevesinde egemenlik haklarımızı ve milletimizin huzur ve güvenliğini tehdit eden terör koridoru oluşumunu Barış Pınarı Harekâtı'yla bertaraf etmiştir. Türkiye, bu süreçte ortaya koyduğu kararlılığın sonucu diplomatik, askerî ve siyasi önemli bir başarı elde etmiştir. Bir kez daha egemenlik haklarını korumadaki ve terörle mücadeledeki kararlılığıyla bölgede Türkiye'den izinsiz bir oldubittinin mümkün olmayacağını dünyaya göstermiştir. Eş zamanlı olarak Pençe ve Kıran Harekâtlarıyla sınırlarımız içinde ve dışında PKK, YPG ve IŞİD terör yapılanmalarına karşı önemli sonuçlar alınmıştır. Bu vesileyle kahraman güvenlik güçlerimizi üstün başarılarından dolayı tebrik ediyor, Barış Pınarı Harekâtı ve terörle mücadele şehitlerimizle birlikte tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyorum. Bu arada yürütülen muazzam terör mücadelesini engelleme, sulandırma ve antidemokratik gösterme gayretlerini terör seviciliği ve millî vicdanda mahkûm olan tarihi bir yanlış olarak görüyoruz.
İnancımız odur ki küresel meydan okumalara cevap verebilmemiz için "Türk milleti" ortak paydasında buluşarak milletimizin güvenlik, huzur ve refahının artırılması ve ülkemizin bölgesel ve küresel bir güç hâline gelmesi için gerekli adımları atmaya devam etmemiz gerekmektedir.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılışının 100'üncü yılında millî ruh, millî heyecan ve millî birlik ile Türkiye'nin 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine ulaşacak kararlılığı göstermesi bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Bölgemizdeki gelişmeler başta olmak üzere, dünyada yaşanan iç çatışmalar ve ekonomi savaşları, Türkiye'yi çok cepheli bir mücadele içine soksa da gelişmelerin sunduğu fırsatları da değerlendirmek suretiyle inanıyoruz ki Türkiye, mezkûr hedeflerine ulaşacak güçtedir. Tarihî ve kültürel birikimlerimiz, doğal ve beşerî kaynaklarımız, bizi "Türk milleti" ortak paydasında buluşturan zengin ortak değerlerimiz, adalet anlayışına dayalı medeniyet tasavvurumuz, başarmak için en büyük sermayemiz ve aziz Türk milletine özgü hasletlerimizdir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sonuç itibarıyla kanun teklifinin yasalaşması durumunda, ödemeler alanında ortaya çıkan ihtiyaçların daha etkin bir şekilde tespit edilerek proaktif bir şekilde müdahale edilebileceği, 2013 yılından bu yana ödemeler alanında ortaya çıkan yeni hizmet türleri ile bu hizmetleri sunan kuruluşların kapsama alınacağı ve sektörde ortaya çıkan bazı ihtiyaçların giderilmesine önemli katkılar sağlanacağı değerlendirilmektedir. Bu yönüyle teklifi, vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştırdığı gibi teknoloji üzerinden yapılan ekonomik saldırılar ve meydan okumalara karşı ödemeler sistemini sağlıklı, şoklara dayanıklı ve uluslararası gelişmelere uyumlu hâle getirmeye katkı ve imkân sağlayan yerinde bir düzenleme olarak görüyoruz.
Bu düşüncelerle kanun teklifinin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulun siz değerli üyelerini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)