GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:14
Tarih:06.11.2019

CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Bakanım, teklifinizi 74 arkadaşımızın imzaladığı söyleniyor, daha doğrusu öyle de 74 arkadaşımızı göremiyorum. İmzalamaya gelince herhâlde herkes imzalıyor ama dinlemeye gelince... (CHP sıralarından alkışlar)

AYHAN BARUT (Adana) - 7 kişi var.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bankacılık ölüyor. Bankalar gittikçe daha yoğun bir şekilde işlemlerini internet üzerinden, elektronik bankacılık şeklinde yapmaya başladılar. Çok farklı bir bankacılık dünyasıyla karşı karşıyayız. Bilgisayarlar, cep telefonları banka şubelerinin yerini alıyor. Banka şubeleri kapanıyor gittikçe ve cep telefonları ve bilgisayarlar banka şubelerinin yerini alıyor. Şimdi, böyle iddialı bir giriş yapmamın sebebi şu: Bu teknik bir konu, sıkıcı gelebilir, onun için dikkatinizi çekmek istedim. Bankacılık ölmüyor tabii ki, banka şubeleri azalıyor ama bankacılığın öldüğü falan yok. Ama bankacılık değişiyor, tümüyle değişiyor, çok farklı bir hâle geliyor, çok farklı bir bankacılık olacak önümüzdeki dönemde. Dikkat ederseniz, teknolojiden en fazla etkilenen sektörlerin başında bankacılık geliyor; teknolojiyi çok yoğun kullanıyorlar. Bankacılık içerisinde -güven müessesesidir bankalar- güven çok önemli, işin içinde para var sonuçta. Bankalar bu tür teknoloji içerisinde güvenliği ayrı bir şekilde ele alıyor; teknolojinin, bu alandaki gelişmelerin yolunu da bir anlamda bankacılık sektörü daha fazla açmış oluyor. Şu anda bankacılıkta bu şekilde müthiş bir değişim var.

Tabii, "bankacılık" deyince, "banka" deyince para da onunla birlikte akla geliyor; para da, aynı şekilde, değişiyor. Değerli arkadaşlar, para çok önemli. Bizde iktisat mezunu, işletme mezunu çok kişi vardır ama parayı bilen çok az kimse vardır. Para bilinmedikçe de iktisadı, dünya sistemini bilmek mümkün değil, anlamak mümkün değil; her şey sonuçta paraya dayanıyor. Örneğin Amerikan dolarının dünyada rezerv para olması; aynı şekilde euronun rezerv para olma niteliği; Amerika'nın ve Avrupa Birliğinin arkasındaki bütün gücü bunlara dayandırmaları, bu rezerv para olma meselesi iddiası nedeniyle bunun kalabilmesi için her şeyi kullanabilmeleri, bunu devam ettirebilmek için askerî güç de dâhil olmak üzere her türlü yola başvurabilmeleri çok çok önemli. Bunu her şekilde yaparlar. Yani, dolar Amerikalılar için en önemli konudur; doların hâkimiyetinin yitmesi Amerika'nın yok olması anlamına gelir, o nedenle de doların dünyadaki hâkimiyetini her şekilde devam ettireceklerdir.

Bu dolar tehdidiyle ilgili, doların rezerv para olmasıyla ilgili en önemli tehdit de bu elektronik ya da kripto para dediğimiz paralardan gelmeye başladı. Yani euro, Amerikan dolarına alternatif olamadı tam olarak ya da bir başka para, Çin parası ortaya çıkamadı ama özellikle kripto paralar, bu bitcoin dediğimiz türden paralar Amerikan dolarının geleceğini tehdit etmeye başladı ve sadece para değil, elektronik dünyada bir ekonomi de oluşmaya başladı. Düşünebiliyor musunuz, 1 milyon bilgisayar... 1 milyon bilgisayara, kayıtlı sizin neyiniz var, her türlü mal varlığınız girebilir, aldığınız bir gayrimenkul, giriyorsunuz, dünyanın çeşitli yerlerindeki 1 milyon makineye aynı anda kaydediliyor. Tapudan daha değerli. Tapuda sizin mal varlığınızla ilgili birileri sahtekârlık yapabilir ama dünyanın farklı yerlerindeki 1 milyon makineye girmiş bir bilginin yok edilmesi neredeyse imkânsız. Sizinle ilgili bir paranın kaydının yapılması durumunda aynı şekilde çok daha fazla güvenli olabiliyorsunuz. Yani her türlü mal varlığını, taşınır taşınmaz, menkul kıymeti, parayı, bu şekilde elektronik ortamda kaydetmek mümkün. Gittikçe böyle bir paradigma oluşuyor, "blockchain" denilen bir ekonomi oluşuyor. Yani ekonomiyle ilgili kayıtlar elektronik ortamda, bu tür ortamlarda saklanmaya başlıyor, her türlü işlem bunlarda yapılıyor. Bu, devlet mefhumunu da bir anlamda değiştirebilecek, hukuku farklılaştırabilecek bir anlayışa sahip. Yani ekonomi değişiyor, ekonomi paradigması değişiyor, o bildiğimiz paradigma değişiyor. Onunla beraber tabii, bankacılık da değişiyor, para da değişiyor. Para bir nesne olmaktan iyice çıkıyor, aslında değildir zaten. Para bir haktır, sizin bir hakkınızı gösterir, sahipliğinizi gösterir, ödeme vasıtasıdır ama daha fazla kaydileşiyor, nesne olmaktan tümüyle neredeyse çıkıyor.

Parayla ilgili, aklıma gelmişken çok meşhur bir fıkra vardır, herkesin yorulduğu bu saatte onu anlatayım ama fıkra olma niteliğinden çok yani komik tarafından çok düşündürücü bir fıkradır, paranın ne anlama geldiğini çok iyi anlatan bir fıkradır. Onun için, ben fıkra anlatmasını da bilmem, aklımda da pek kalmaz ama bu aklımda kalmaz nedense, kötü bir şekilde de olsa anlatmayı deneyeyim.

Bir Avrupa ya da Amerikan şehrine -neresi olduğu önemli değil- zengin bir adam geliyor, oradaki küçük bir otele gidiyor, diyor ki: "Odayı beğenirsem gece kalacağım. Şu 50 doları buraya bırakıyorum resepsiyona. Çıkıp odaya bakacağım, beğenirsem kalacağım." 50 doları bırakıyor, odaya çıkıyor. O arada otel sahibi çok sıkışmış, köyün kasabına borcu var, "Ne olur ne olmaz beğenir herhâlde." diyor, o 50 doları veriyor çok sıkıştığı için. Kasap da toptancıya çok borçlu, o da hemen ona 50 dolar borcunu ödüyor. Toptancının da -affedersiniz- orada bulunan bir fahişeye borcu varmış, onu veriyor. Onun da otelciye borcu varmış onu getiriyor tekrar veriyor, hızlı bir şekilde bir zincir tamamlanıyor. Adam yukarıdan geliyor, diyor ki: "Odayı beğenmedim. Ver benim 50 dolarımı." Alıyor 50 dolarını, gidiyor. Şimdi, ortada 50 dolar yok, kimsenin cebine girmiş bir para yok ama herkes birbirine olan borcunu köyde ödemiş oluyor. Bakın, ortada bir para yok ama herkes birbirine olan borcunu ödemiş oluyor, borçlar yok oluyor. Kimsenin kârı yok, zararı da yok ama para böyle bir nesne yani nesne değil artık bir hak, o hakkın dolaşımı farklı bir değer yaratıyor.

Buradan hareket ederek, yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin Genel Kurulu olarak 87'nci maddeye göre Türkiye'deki para basma yetkisinin Türkiye Büyük Millet Meclisinde olduğunu söyleyeyim yani bizde para basma yetkisi değerli milletvekili arkadaşlarım ama şimdiye kadar bu yetkiyi kullanmadık. Peki, bu yetki nasıl kullanılır? Yani Türkiye'de para basma yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinin. Merkez Bankası vasıtasıyla bu yetki kullanılıyor. Biraz önce Sayın Durmuş Yılmaz eski bir Merkez Bankası Başkanı olarak bu konuda güzel de bilgiler verdi. Ama bu yetki nasıl kullanılıyor, Türkiye'deki, piyasadaki para, paranın değeri nasıl tespit ediliyor; bilmiyorum, hiç düşündünüz mü? Bu konularla ilgili olarak epey bir kafa yormak lazım. Bunlar çok önemli konular yani Türkiye'nin değeri, parasının değeri, parasının diğer paralar karşısındaki rasyosu, bunları tespit edebilmek çok önemli.

Biraz önce arkadaşlarım da anlattı. Evet, bir kanun teklifi getirdik; adı, Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi. Adı da karışık ama bu kanun çok önemli bir kanun, basit bir kanun değil. Şimdi biz bu saatte hızlı bir şekilde bunu görüşüyoruz. Şimdiye kadar görüş beyan eden partiler de destekleyeceklerini söylediler, biz de destekleyebiliriz tabii ki fakat bu çok önemli bir konu; bunun daha fazla tartışılması lazımdı, bu kadar aceleye gelmemesi lazımdı. Biz Plan ve Bütçe Komisyonuna gelen bu 19 maddelik teklifi birkaç saat içerisinde görüştük, Genel Kurula, buraya gönderdik. Şimdi, burası teknik bir yer değil, Genel Kurul; işin siyasi boyutuna bakılacak, burada da birkaç saat içerisinde çıkacak ama biz bu kanun teklifi vesilesiyle konuyu, para meselesini, para ekonomisini çok daha fazla görüşmeliydik, paranın nereye doğru gittiğini, teknolojisini çok fazla konuşmalıydık, anlamalıydık. Para basma yetkisi bizde Meclis olarak. Ne oluyor, dünyada ne oluyor ne bitiyor, bizde ne oluyor bu konularla ilgili, bunları anlayabilir olmalıydık, tartışabilmeliydik ve bizden önce de en azından Meclise gelmeden önce de konuyu bilen uzmanların kamuoyunda tartışması, ondan sonra buraya getirilmesi gerekirdi ve biz de içimiz rahat bir şekilde konuyu gündeme getirirdik.

Şimdi, bu teklifle ödeme kuruluşları, elektronik para kuruluşları hakkındaki yetkiler BDDK'den alınıp tümüyle Merkez Bankasına devrediliyor. "Bu, dünyada da böyle olduğu için biz de böyle yapıyoruz." dedi arkadaşlarımız ama biz zaten bu kanunu birkaç sene önce değiştirmiştik. O zaman da dünyada böyleydi. O zaman biz niye BDDK'yle birlikte Merkez Bankasına verdik yetkileri de şimdi yetkilerin tümünü BDDK'den alıyoruz, Merkez Bankasına veriyoruz? Birkaç sene önce bu durum söz konusu değil miydi? O zaman da söz konusuydu.

Bir de Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliği kuruluyor bu kanunla. Tamam, kurulsun, bunun da bir mahzuru yok ama bu konuları daha fazla tartışmak gerekirdi. Bu, Türkiye Ödeme ve Elektronik Para Kuruluşları Birliğiyle ilgili -biraz önce bahsedilen- bu kanun teklifinin 6'ncı maddesi var. Oraya Merkez Bankasının da üye olmasını, bir gözlemci kuruluşa üye olmasını gerçekten anlamak mümkün değil, ben de o konuyu eleştiriyorum.

Yine çek takas faaliyetlerinin -ki bir takas aracı aynı zamanda- İstanbul Takas ve Saklama Bankası Anonim Şirketi (Takasbank) tarafından sunulmaya başlaması nedeniyle ilgili düzenlemelerde de değişiklik yapılıyor bu teklifle.

Değerli arkadaşlarım, dünyada reel ekonominin ötesine geçen bir finans ekonomisi oluştu. Dünyadaki bütün ülkelerin millî gelirlerini topluyorsunuz, 90 trilyon dolar civarında ediyor. Ama dünyadaki finans ekonomisi bunun katbekat üzerinde, 500-600 trilyon dolar finans ekonomisi var. Yani üretmeyi, reel ekonomiyi geçen bir finans ekonomisi oluştu. Finans ekonomisi reel değil. Paranın para kazanması, paranın yarattığı enstrümanlarla para kazanılması... Farklı bir dünya oluştu. Bunlarla ilgili çok şey bilmiyoruz, Türkiye olarak bilmiyoruz, Meclis olarak bilmiyoruz. Onun için bu konunun da bu tarafı itibarıyla da çok fazla tartışılması gerekirdi, bilmemiz gerekirdi. Gerçekten çok çok önemli bir konu. Burada Mecliste belki çok kişi ekonomisttir, işletmecidir ama bu konular bilinmiyor. Bu vesileyle bu konunun gündeme gelmesi ve çok detaylı olarak tartışılması lazım.

Bu elimdeki 2020 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı. Bu, pazartesi günü yayınlandı. Normalde daha önceden yayınlanması gerekiyordu. Bütçenin eklerindendir bu. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanıyor.

Bu programda 2020 yılında iktidarın yapacağı bütün icraatlar programa bağlanmıştır. Mevcut durum anlatılır sektörler itibarıyla ve yapılacak işler -bir program dâhilinde- hangi kuruluşların, hangi kamu kuruluşlarının görevli olduğu şeklinde bir anlatımla.

Şimdi, bunun 84'üncü sayfasında "Mali Piyasalar" başlıklı bölümün "Amaç" kısmında şöyle diyor: "Reel sektörün finansman ihtiyacına düşük maliyetle cevap verebilen, farklı nitelikteki finansal araçları güvenilir kurumlar aracılığıyla geniş bir yatırımcı tabanına sunabilen ve İstanbul'un cazip bir küresel finans merkezi olma hedefini destekleyen, kurumsal yapısı güçlü bir finansal sektörün oluşturulması temel amaçtır." Bu temel amaç doğrultusunda bazı tedbirler açıklamış. Tedbirlerden bir tanesi, Tedbir 249.5'te "Blokzincir tabanlı dijital merkez bankası parası uygulamaya konulacaktır." diyor. Yani Türkiye'de biraz önce bahsettiğim blokzincir ekonomisi çerçevesinde kendi bitcoin'ini çıkarıyor buna göre. Bunlar şimdiye kadar konuşulmadı, bizlerin de bildiği konular değil. Bununla ilgili Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasını ve TÜBİTAK'ı görevlendirmiş. "Anlık Ödeme Sisteminin tasarım ve yazılım geliştirme aşamaları tamamlanacak, test çalışmalarına başlanacaktır." diyor. Yani "Merkez Bankası tarafından bir kripto para piyasaya sürülecektir." diyor, kendi paramızı yapacağız. Bu da teorik olarak doğru ama bunlar konuşulmuş, tartışılmış konular değil hakikaten. Hızlı bir şekilde yapılıyor. Bu görüşmekte olduğumuz kanun teklifiyle ilgili olarak da "Ödeme hizmetleri ve elektronik para kuruluşları birliği kurulacaktır." diyor programda. Aslında bunların tabii ki zamanlamalarının böyle olmaması lazım, maalesef böyle yanlışlıklar var.

Yani evet, bir finans ekonomisi var dünyada, Türkiye de o finans ekonomisinin içerisinde önemli bir yere sahip olmak durumunda, tedbirlerini almak durumunda; teknolojiyle ilgili Türkiye'nin yapması gerekenler var, bunları anlıyorum. Ama bunların hızlı bir şekilde, yangından mal kaçırır gibi çıkarılması, birkaç saat içerisinde ilgili komisyonda, burada görüşülmesi ya da hiç görüşülmemesi -bir anlamda bu bir görüşülmemedir- buralara getirilmesi yanlış.

Bir diğer buna paralel konu da yine parayla ilgili, Tedbir 249.4. Mesela bu da önemli: "Hedef ülke merkez bankalarıyla ödeme sistemlerinin uyumlu çalışması imkânları araştırılacak ve ticaretin güvenilirliğini güçlendirici ve hızlandırıcı önlemler alınacaktır." Merkez Bankası ve Ticaret Bakanlığı görevlendirilmiş bu konuyla ilgili ve "1. Rusya'nın SWIFT'e alternatif mesajlaşma sistemine (SPFS) yönelik inceleme çalışmaları sürdürülerek Türkiye'de SPFS'nin kullanılmasına yönelik çalışmalar takip edilecektir." demiş. Yani SWIFT sistemi, Amerikan sistemine alternatif Rus sisteminin de Türkiye'de kullanılmasına yönelik çalışmalar yapılacak. Bunlar ne kadar doğrudur, bilmiyorum, ben de bu konuları çok iyi bilen, anlayan birisi değilim ama bunların programlara alınmış olması; tartışılmadan, kamuoyuna mal edilmeden yanlıştır değerli arkadaşlar.

Yine, Tedbir 249.3.: "1. TCMB-Çin Merkez Bankası arasında yenilenen Para Takası Anlaşması kapsamında firmalarımıza Çin Yuanı reeskont kredisi kullandırılmasına benzer uygulamalar Türkiye ile finansal ve ticari ilişkileri yoğun olan ülkelere yayılacaktır." diyor. Çin'le de benzeri bir ilişkiye geçiyoruz. "2. Hâlen bazı ülkelerle karşılıklı olarak finansal piyasalarda yerel para cinsi işlemlere başlanması, yerel kredi kartlarının kabulü ve finansal işlemlerin yerel para cinsinden gerçekleştirilmesi, bankalar arası iş birliği ve iletişimin güçlendirilmesini teminen hayata geçirilen önlemlerin diğer önde gelen ülkeler ile de geliştirilmesi için girişimde bulunulacaktır." Burada da gördüğünüz gibi Çin'le, Rusya'yla yine temasa geçiyoruz ama bütün bunların arasında ne olduğunu bilmediğimiz, yönlendiremediğimiz, yönetemediğimiz, mucidi olmadığımız bu teknoloji karşısında sıkıntılara düşebiliriz. Bunların hakikaten konuşulması, tartışılması lazım; bu alanda yanlış yapmamamız lazım.

Demin Erol Hocamın da bahsettiği 6'ncı maddeye gelince şöyle bir durum söz konusu: "Banka -gözetim faaliyetleri kapsamındaki işletmeleri kastediyor- sistemlerin kesintisiz işletimini sağlamak amacıyla sistemik öneme sahip kurulmuş ve kurulacak sistem işleticilerine hissedar olabilir."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Devam edin Sayın Kuşoğlu.

BÜLENT KUŞOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan, tamamlamak üzereyim.

Şimdi, bu konuyla ilgili olarak itiraz ettiğimizde Komisyonda dediler ki: "Biz SWIFT'e de ortağız." Orada da Merkez Bankasının bir payı var, burada da olmasının bir mahzuru yoktur ama SWIFT işletim sistemi farklı bir konu, bu çok daha farklı bir konu. Burada gözetim faaliyetleri yürüten bir kuruma ortaklık söz konusu. Onun için, hukuken en azından, prensip olarak, etik olarak yanlış olduğunu düşünüyoruz bunun.

Değerli arkadaşlarım, bizler Komisyonda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ben konuşmam sonrası tekrar yukarı çıkıp Komisyon çalışmalarına devam edeceğim.

Sizlere saygıyla sunuyor, başarılar diliyorum.

Teşekkür ederim. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)