| Konu: | Ödeme ve Menkul Kıymet Mutabakat Sistemleri, Ödeme Hizmetleri ve Elektronik Para Kuruluşları Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 06.11.2019 |
CHP GRUBU ADINA GÖKAN ZEYBEK (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Burada, elektronik para sistemleriyle ilgili bir kanun düzenlemesini görüşüyoruz, Plan ve Bütçe Komisyonunda da Türkiye Cumhuriyeti devletinin 2020 yılı bütçesine ilişkin genel değerlendirmeler yapılıyor. Yani anlayacağınız, parayı nereden ve nasıl bulacağımız ve bunu hangi yöntemlerle transfer edeceğimiz konusunda türlü çalışmalar yapılıyor. Açıkçası ister elektronik para yöntemleri, diğer yandan finansal yöntemler iktidar Plan ve Bütçe Komisyonunda da görüldüğü biçimiyle, 2020 yılında 2019 yılına göre ciddi biçimde faize yönelmek durumunda; iç borç faizi yükselecek ve bütçe açığımız da artmış olacak.
Bugün burada, ekonomik meselelerin dışında, iktidarın, yine, kaynak yaratmak açısından, kamuda bulamadığı kaynakları, yapamadığı tasarrufları "Acaba nereden bulabilirim?" arayışının bir doğal sonucu olarak da 23/9 tarihinde Türkiye gündemine düşen bir yasa teklifi var, nedir bu? Boğaziçi Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklifi. Kimi zaman Çevre ve Şehircilik Bakanı çıkıyor, bu konuda yapılmış olan çalışmalarla ilgili, BBC gibi birtakım yabancı ajanslara açıklama yapıyor, kimi AKP temsilcileri de "Bizim böyle bir çalışmamız yok Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiş. Bu yönde bir çabamız yok." diyor ama bu manada yapılmış teklifin tümü zaten bizim elimizde ve basının elinde var.
Şimdi değerli arkadaşlar, nedir İstanbul'da 23 Haziran seçimlerinden sonra Adalet ve Kalkınma Partisinin İstanbul Büyükşehir Belediyesini kaybetmesiyle birlikte içine düştüğü bu arayışın arkasındaki temel neden, nedir bu? Yani yirmi beş yıldır İstanbul'u yöneteceksiniz, on yedi yıldır Türkiye'yi yöneteceksiniz, bugüne kadar aklınıza gelmeyen bir değişikliği yani İstanbul Boğazı'nın iki yakasında, gerek ön görünüm bölgesinde gerekse geri görünüm bölgesinde plan yapma yetkisini, uygulama yetkisini, ruhsat yapma yetkisini kendinizde toplayacak bir düzenlemeyi gündeme getireceksiniz. Hatta öylesine ki bu düzenlemenin içine çok cinlik bir terim de giriyor, ilk kez giriyor bu, yani İstanbul'u bilenler açısından söylüyorum, silüet geçiş sahası. Neymiş silüet geçiş sahası? Sahil şeridi ön görünüm, geri görünüm ve etkilenme bölgesi sınırları içerisinde veya içerisinde olmamakla birlikte Boğaziçi'nin etkilenme sahasına giren yapılar. Şimdi, hangi yapılar arkadaşlar? İstanbul Boğaziçi'nin sınırları içine girmemekle birlikte İstanbul Boğazı'nda yapıldıkları zaman fark edilenler, İstanbul'un bütün gökdelenleri. Bütün gökdelenleri artık bu çıkacak olan çalışmayla birlikte Büyükşehir Belediyesinin... Çünkü o gökdelenlerin içinde, hepinizin bildiği, İstanbullu herkesin bildiği, Maslak'ta yirmi beş yıldır yarım kalmış olan Hattatların gökdeleni de var.
ZEYNEL ÖZEN (İstanbul) - Kayyum atamak için, kayyum.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Şimdi, değerli arkadaşlar, burada, seçilmiş olan belediye başkanlarının o kente ilişkin planlama sürecinden uygulama sürecine ve denetim sürecine kadar bütün yetkilerini kullanması konusunda demokrasinin en temel iradesi olan seçilmişlerin ve seçilmişler eliyle oluşmuş olan yerel meclislerin vereceği kararlar mutlaka hayata geçmek zorundadır. Niye bunu söylüyoruz? Bakın, Türkiye'nin cumhuriyet tarihi doksan altı yıldır ama yerel yönetimler tarihi yaklaşık iki yüz yıldır. Osmanlı'dan beri gelen bir yerel yönetim anlayışımız var ve belediye hizmetlerini biz giderek yerel yönetimlerin merkezî otoritenin yetki ve sorumluluklarını daha çok alarak, bütçe olanaklarını daha çok alarak hayata geçirmesi üzerinden bir strateji geliştirmiş bulunuyoruz.
Ama başka bir iddia daha var değerli arkadaşlar, bunu yüce Meclisin bilgisine sunmak istiyorum: Boğaz'da birtakım yapılar var. Şimdi, İstanbul Boğazı İstanbul'un iki yakasında bulunuyor, Avrupa yakasında Sarıyer, Beşiktaş, Beyoğlu ilçelerimiz; Anadolu yakasında da Beykoz, Üsküdar ilçelerimiz bulunuyor. Kadıköy ilçemiz Boğaziçi'nde bulunmasına rağmen Boğaziçi ön görünümü ve geri görünümünü etkileme bölgesinin sınırlarında değil. Peki, ne oluyor bu Boğaz'da? Şimdi, Boğaziçi İmar Müdürlüğünde görev değişikliği yapıldıktan sonra, geçtiğimiz günlerde değerli arkadaşlar, bir yıkım gerçekleştiriliyor. 2019 İstanbul yerel seçimlerinden önce Büyükşehir Belediyesinin sıkça, hemen hemen bütün hizmet ihalelerine giren ve bunları yüksek kârlarla alan, kendisini kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca olarak tanıtan kişinin damadına ait olan, Palazoğlu ailesinin, Çengelköy'de 2.200 metrekare arsa üzerine Boğaz'da kaçak olarak başlamış ve 3 katı yapıldıktan sonra durdurulmuş, şimdi de encümenden alınmış olan yıkım kararıyla yıkımı gerçekleştirilmek üzere olan bu binayla ilgili, Adalet ve Kalkınma Partisinin desteklediği Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemine mensup olan bir bakan Üsküdar Kaymakamını arıyor ve diyor ki: "O yıkımı durdurunuz." Şimdi, değerli arkadaşlar, Çevre ve Şehircilik Bakanı diyor ki: "Biz Boğaz'daki kaçak yapılaşmayı engellemek için bir çalışma yapıyoruz." Şimdi buradan Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzurunda tekrar söylüyorum: Boğaz'da Palazoğlu ailesine ait, Çengelköy'de, 2.200 metrekare arsa üzerine, arsanın tamamında yapılan, 3 katı da yapılmış olan bu binayı yıkmaya giden Büyükşehir Belediyesinin Boğaziçi İmar Müdürlüğü yetkililerine kaymakamın resmî yazısı "Dur." diyor.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Yazıklar olsun!
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Ve gerekçe olarak da şunu söylüyor: "Siz gidin yürütmeyi durdurma kararını mahkemeden alın." Bakın, bu devletin yasal işlemini yapmak için çalışan bürokratlarına, memurlarına, devletin İçişleri Bakanlığının o ilçedeki en yetkili makam sahibi tarafından "Ben durduruyorum, siz gidin mahkemeden gerekçeli kararla iptal edin." deniliyor. Şimdi, bu iktidar mı Boğaz'ı koruyacak? Şimdi, Boğaz'ı korumak için siz Fatih'te, Tarihî Yarımada'da, çivi çakmanın bile yasak olduğu doğal ve tarihî SİT alanı olan Tarihî Yarımada'da bugüne kadar yapılmış olan hangi kaçak binanın üzerine gidebildiniz? Gene, aynı, bilinen -cemaat diyemem çünkü cemaatlerin arkasında bir inanç olabilir, bir felsefe olabilir, bir tarikat anlayışı olabilir- tamamen çıkara dayalı bir grubun yapmış olduğu Fatih'teki kaçak yapılaşmayla ilgili ne yapabildiniz bugüne kadar? Yirmi beş yıllık belediye iktidarınızda İstanbul'un siluetine ilişkin, Boğaziçi'nin ön görünüm ve geri görünüm siluetine ilişkin yaşanmış olan değişimi, yeşilden betona olan değişimi fotoğraflarla yıl yıl karşınıza getirdiğimizde ne diyeceksiniz geçmişe ilişkin olarak? "Biz İstanbul'a ihanet ettik." diyeceksiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Ve sonra siz, İstanbul'a ihanet edenlerin elinden 4 milyon 806 bin insanın verdiği oyla alınmış olan yönetme yetkisini şimdi kendi gücünüze dayanarak almaya çalışacaksınız.
Değerli arkadaşlar, imar ve imar rantları Adalet ve Kalkınma Partisi açısından geçmişten bugüne kadar çok yakın ilgi çekmiş olabilir hatta bütün siyasi partilerin ilgi alanına da girmiş olabilir ama İstanbul'u bilen biri olarak söylüyorum; bakın -İstanbul Büyükşehir Belediyesinde dokuz yıl görev yaptım, grup sözcüsü olarak görev yaptım- İstanbul'da Adalet ve Kalkınma Partisinin imar yolsuzluklarının en yoğun yaşandığı iki ilçe Esenyurt ve Küçükçekmece idi. Küçükçekmece'de Belediye Başkanınızı aday yapmadınız, Esenyurt'taki Başkanınızı da görevdeyken görevden aldınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, sözün kısası şu: Binlerce kaçak inşaatı yapan, 50 katlı, 50 daireli siteye 500 daire, bin daire kaçak inşaat yaptıran belediye başkanlarına yâr oldu mu Esenyurt, yâr oldu mu Küçükçekmece?
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Olmaz!
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Ve Cumhuriyet Halk Partisi sizin yerel yönetimler eliyle en fazla haksızlık yaptığınız, kente karşı en fazla suç işlediğiniz seçim çevrelerinde yüzde 55'in üzerinde oylarla seçimi kazandı. (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, buradan ben size bir çağrı yapmak istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın.
GÖKAN ZEYBEK (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
16 milyonluk bu kenti sadece İstanbul'da yaşayanların değil, sadece biz Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşlarının değil, içinden boğaz geçen bu kenti, üç imparatorluğa başkentlik yapmış olan bu kenti korumak bütün insanlığın görevidir. Mısır piramitleri nasıl insanlığınsa, Orhun Yazıtları nasıl insanlığınsa, İnka medeniyeti nasıl insanlığınsa İstanbul Boğazı da insanlığın ortak kültürüdür. Bu kültürü korumak için yapmamız gereken tek bir şey var: Vallahi de billahi de İstanbul'dan sizi uzak tutmamız gerekiyor. (CHP sıralarından alkışlar)