GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:18
Tarih:14.11.2019

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinize saygılarımı sunarım.

Dijital hizmetlerle ilgili olan bu yasa teklifinin 2'nci maddesi, esas itibarıyla bu yasa içindeki terimleri tanımlayan bir madde. Dolayısıyla onlar üzerinde konuşmanın çok bir kıymetiharbiyesi olmayacağını düşünerek ben bu yasa teklifiyle ilgili birkaç noktayı belirtmekte yarar gördüm.

Arkadaşlar, bunlardan bir tanesi şu: Biliyorsunuz, 1980 itibarıyla dünyada 1980 öncesine göre önemli bir değişim oldu ve biz buna "küreselleşme" "globalleşme" dedik. Bu süreç gerçekten de çok hızla gelişti ve bu gelişme sürecinin asıl motivasyonunu sağlayan da dijital imkânlardı, "dijital devrim" dediğimiz devrimdi. Tabii, bu küreselleşme süreci dijital devrimle böyle yürürken küresel birtakım dijital firmalar oluşturdu. Bir ulusa ait olmakla birlikte, bütün uluslara etki etme şansı olan, imkânı olan şirketler dünyası ortaya çıktı. Dolayısıyla birçok başka konuda da olduğu gibi -mesela Dünya Ticaret Örgütünün de gündeminde olan bir şeydi bu geçmişte- öyle bir durum ortaya çıktı ki küresel hizmet veren şirketler var, ulusal ülkelere de bu hizmetler verilmekte fakat o ulusal ülkelerin herhangi bir yaptırım gücü yok. Dolayısıyla da özel bir vergi mevzuatı itibarıyla bir sorun çıktı çünkü bu hizmetler örneğin Türkiye gibi ülkelerde de kullanılıyor -Google'dan, Twitter'dan, Netflix vesaireden bahsediyoruz- ve bunların karşılığında bir para ödeniyor bu şirketlere fakat bu şirketlerin kârları üzerinden değil; ciroları üzerinden, bir bakıma, vergilendirilmeleri söz konusu oluyor.

Arkadaşlar, şimdi, küreselleşen bir dünyada, küreselleşen şirketleri ulusal olanla vergi denetimi altına almanız mümkün değil. Ne gerekiyor? Gereken şu: Küresel bir anlaşma gerekiyor ama küresel bir anlaşmayı OECD denedi ve yapamadı. Avrupa Birliği bu konuda adımlar attı, bence Avrupa Birliği de yapamadı. Yani yüzde 3 gibi bir geçici vergi düşündüler, bu çerçevede tartışmalar devam ederken Fransa ilk adımı attı ve bir vergi çıkardı. Şimdi, benim anladığım, Avrupa'ya yakın veya aday bir ülke olan Türkiye de ikinci olarak böyle bir adım atıyor, yüzde 7,5 civarında bir vergi koyuyor vesaire.

Şimdi, arkadaşlarımız anlattı, ben çok fazla üzerine gitmeyeceğim ama açıkçası bu vergilendirmede esas olarak bu şirketler ödedikleri vergileri hizmetleri kullananlara yansıtacaklar ve dolayısıyla da bu şirketlere konan vergileri Türkiye halkı ödeyecektir.

Çok az zamanım var, başka bir konuda birkaç şey söylemek istiyorum arkadaşlar.

Biraz önce arkadaşımız Mahmut Toğrul Gaziantep'te olan bir olayı yansıttı sizlere. 56 civarında partilimizin gözaltına alındığından söz etti. Biraz önce yine, yanılmıyorsam, Maraş'la ilgili bir haber geldi, 8 arkadaşımız da orada... Arkadaşlar ne oluyor? Bilen var mı? Yani 20 belediyemiz zaten... Anadolu Ajansının terimiyle söyleyeyim, görevlendirilmişler bunlar, "kayyum"dan da vazgeçtiler, "kayyum" da denmiyor artık, "görevlendirme" deniyor ve 20 tane belediyemize görevlendirme çıkarıldı. Arkadaşlar, ne yapılmak isteniyor? Bu kararları kimler veriyor arkadaşlar? Benim aklıma gelen Cumhurbaşkanı oluyor tabii ki çünkü tek adam yönetimi diyoruz, açıkçası böyle bu. Fakat sonra düşünüyorum ya, Cumhurbaşkanı mesela Mısır'da Mursi'ye darbe yapıldığında ne demişti? Demişti ki: "Seçilmiş bir kişiye böyle bir şey olamaz, biz bunu savunamayız." Doğru bir pozisyondu. Bu arada kendisine de bir darbe girişiminde bulunuldu. Hatta son zamanlarda biliyorsunuz Venezuela'da Maduro'yla ilgili bir siyasi sorun çıktı ve Sayın Cumhurbaşkanı hemen müdahale etti, dedi ki: "Seçilmiş bir kişiyi kimse görevden alamaz."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika...

BAŞKAN - Buyurun devam edin.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Şimdi arkadaşlar, ben hakikaten soruyorum: "Seçilmiş bir kişiyi görevden kimse alamaz." diyen bir Cumhurbaşkanının olduğu bir ülkede, seçilmiş 20 belediye başkanımız, eş başkanlarıyla birlikte görevden alındı. Bu sizi hiç ilgilendirmiyor mu arkadaşlar ya? Bu nasıl bir şey? Nasıl bir demokrasi bu?

Yani bunlar olurken gerekçe olarak ne söylenirse söylensin, bu gerekçeler hiçbir şekilde hiç kimseyi tatmin etmiyor, bunu hepimiz de biliyoruz. Dolayısıyla da arkadaşlar, burada bu kararların kimler tarafından alındığını ben şahsen bilmiyorum, bu kararların Cumhurbaşkanı tarafından alındığını düşünmek istemiyorum ama birileri bu kararları alıyor. Sorum şu: Kim alıyor? Lütfen, birinci partinin mensupları bu soruya cevap vermeye çalışırsa çok mutlu olurum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)