| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 18 |
| Tarih: | 14.11.2019 |
DURMUŞ YILMAZ (Ankara) - Efendim, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan yasa teklifinin 8'inci maddesindeki döviz alımlarında yani karşı tarafın müşteriye döviz satışlarında alınan binde 1'lik banka ve sigorta muameleleri vergisinin binde 2'ye çıkarılması, gerektiğinde de Cumhurbaşkanına 10 katına kadar artırma yetkisi verilmesiyle ilgili düzenleme hakkında konuşmak için söz almış bulunuyorum.
Aynı paralelde, 20'nci maddede de bir düzenleme var, orada da döviz tevdiat hesaplarından alınacak olan, kesilecek olan stopajlarla ilgili bir düzenleme var. Bunun ikisi aşağı yukarı aynı şey. Burada hedeflenen husus nedir? Gelir elde etmek. Eğer gerçekten, gelir elde etmek isteniyorsa -ki ben öyle düşünüyorum- buradan gelir gelir, bundan hiç şüpheniz olmasın. Fakat bunun bir sonucu daha var. Bu geliri elde edersiniz ama öyle bir noktaya gelebilir ki hiç aklınızda olmayan bir olayı patlatabilirsiniz. Bu, şu anda dolarize olmuş ekonominin aynı zamanda dolarize olmasını önlemek için alınmış bir tedbir olarak da görülebilir yani döviz alım fiyatlarını yükselterek, pahalılaştırarak insanların tasarruflarını Türk lirasında kalmaya yöneltmek veyahut da döviz tevdiat hesaplarından elde edecekleri faiz gelirlerinden yapılan stopajları yükseltip daha az gelir elde etmekle onları caydırarak yine Türk lirasında kalmalarını sağlıyor olabilirsiniz ve dolayısıyla bu, dolarizasyonu önlemeye yönelik bir tedbir olabilir. Buna literatürde "Tobin vergisi" deniliyor, dünyada uygulanmıştır ama çok yerde de başarısız olmuştur.
Ben size başka bir şeyden bahsedeceğim. Ekonomiden sorumlu Hazine ve Maliye Bakanımız bir ara dedi ki: "Hadi bakalım alın dolarları. İstiyordunuz ki dolar 7 liraya, 8 liraya gelince satıp da kâr edeyim. Yok öyle şey!" dedi. Evet, bugün itibarıyla dolar 7 lira da olmadı, 8 lira da olmadı, dolayısıyla da oralardan bu dövizi alanlar satamadılar ama arkadaşlar, dikkatinizi çekiyorum, bu son derece ciddi bir husus. 22 Aralık 2016'da, "döviz bozdur" kampanyasının başladığı dönemde Türkiye'de yerleşik özel kişilerin ve tüzel kişilerin döviz tevdiat hesapları bakiyesi 137 milyar dolar idi. Aradan geçen bunca zamana rağmen ve de bu insanlar geçen yıl ağustos ayında 6 liradan, 6,50'den, 6,80'den, 7'den döviz almalarına ve bugün önemli zarar yazmalarına rağmen bu döviz pozisyonlarını henüz bozmadılar. Üstelik 22 Aralık 2016'da 137 milyar dolar olan döviz tevdiat hesabı bakiyesi şu anda 194 milyar dolara çıktı. Önemli zarar yazıyorlar, hâlâ da zarar yazmaya devam ediyorlar. Faizlerin yüzde 24-25 olduğu -mevduat hesabının olduğu- dönemde o faizleri de kaybettiler fakat insanlar hâlâ direniyorlar.
Burada önemli bir fay hattı var. Bu fay hattı bu yasa sonucunda eğer bir yerde bir sıkıntı çıkarsa bu ülkenin başının derdi olur. O nedenle, bu olayı dikkatlice takip edin ve bunu takip ederken de şuna dikkat edin: Şu anda 137 milyar dolardan 194 milyar dolara çıkan döviz tevdiat hesabından bankalarca satılan ve vatandaşlar tarafından alınan döviz gerçekten var mı, yok mu? Nereden geliyor bu döviz?
Arkadaşlar, bunların önemli bir kısmı kaydi döviz yaratma. Türkiye Cumhuriyeti'nde bankalar -araya döviz tevdiat hesabı sahipleri, döviz alanlar girmek suretiyle- bir bakıma, kontrolümüz ve denetimimiz altında olmayan, başka bir ülkenin parasını basıyor. Allah korusun, günün birinde eğer bu paralar geri istenirse bunların çoğu yok. Ben bu mekanizmanın nasıl olduğunu size açıklarım ama ben alnıma "hain" yazdırıp eşeğin aklına karpuz kabuğu getirmek istemiyorum; sadece düşünülmesini istiyorum. Burada ortada bir ağabey var, Merkez Bankası o ağabeye bir para satıyor. Arada tanzim satış yapan bir banka var, o banka piyasayla işlem yapıyor. Döviz tevdiat hesabı olan yani 10 bin TL tasarrufu olan kişinin gidip bankadan döviz alması ve aldığı dövizi mevduat bankasında hesap açtırıp orada bırakması ve bankanın da bunu gidip Borsa İstanbul'da swap işlemi yapması... Daha önce bu swap işlemi Merkez Bankasındaki piyasada yapılıyordu, Merkez Bankasının bilançosu şeffaf olduğu için bu orada görünüyordu ama Borsa İstanbul'da yapılan swap işlemleri şeffaf değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yılmaz, sözlerinizi tamamlayın.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Lütfen, bunu bitireyim.
BAŞKAN - Buyurun, bitirin.
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - Örneğin, bakın, ocak-eylül döneminde Merkez Bankasının yaptığı işlem belli; döviz gelirini elde ettiği kaynaklar, reeskont kredileri var; Türk lirası olarak veriyor, döviz olarak alıyor; çok güzel bir şey. Araya -enerji KİT'leri var- BOTAŞ giriyor. Merkez Bankasından döviz almak var, onu da Merkez Bankası satıyor, onu da görüyoruz. Hazinenin net dış borcundaki artışı, eksiyi de görüyoruz Merkez Bankasında. Hazinenin net döviz iç borçlanmasını da görüyoruz. TL döviz deposunda bugün itibarıyla sıfırlandı; dolayısıyla, Borsa İstanbul'da yapılan swapları göremiyoruz.
Bütün bunları yan yana koyduğumuzda, bugün Merkez Bankasının, sözünü ettiğim dönemdeki net uluslararası rezervindeki artış 5,5 milyar dolar. Hâlbuki bütün bunları üst üste toplayıp koyduğumuzda Merkez Bankasının rezervinde 29 küsur milyar dolar artış olması lazım; bu artış yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURMUŞ YILMAZ (Devamla) - İşte, bu artış, biraz önce söylediğim bu akım içerisinde döviz tevdiat hesapları sahipleri bunları alıyorlar, bankaya koyuyorlar ve bu sistem böyle dönüyor. Bugün bu bir yerde patladığı zaman büyük bir derdiniz olacak, "derdiniz" demiyorum, derdimiz olacak. Onun için bu konuda dikkatli olun. Bu hepimizin başını yakabilir. Vatandaş 7 liradan aldığı dövizi hâlâ bozdurmuyor, sisteme güveni yok ve size de güveni yok. "Ekonomi dengeleniyor." deseniz de ekonomiye de güveni yok, zararına tutuyor. Onun için bu konuda dikkatli olun, bir fay hattı üzerinde oturuyorsunuz, fay hattının gücü öyle 5 falan değil 7'nin, 8'in de üzerinde.
Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)