| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 19 |
| Tarih: | 19.11.2019 |
OYA ERSOY (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Geçtiğimiz hafta TÜİK işsizlik rakamlarını açıkladı. Ağustos ayı işsizlik rakamlarına göre -bunlar resmî rakamlar, biliyorsunuz, başka rakamlar da var açıklanan- işsizlik geçen yıla göre 980 bin kişi arttı, 4 milyon 650 bine ulaştı. Türkiye'de son bir yılda 230 bin kişi işsiz kaldı. 15 ve daha yukarıdaki yaşlarda işsiz sayısı ise 706 bin kişi arttı. İktidarın ekonomi politikaları tüm bu işsizliğin gerçek sebebidir ve bu ülkenin insanlarını, gençlerini ciddi anlamda umutsuzluğa ve çöküşe sürüklüyor.
Daha geçtiğimiz hafta burada yine konuştuk, İstanbul Fatih'te 4 kişi siyanürle intihar etti. Ardından, Antalya'da bir erkek kendisiyle birlikte 2 çocuğunu ve eşini siyanürle zehirleyerek öldürdü. Ardından, İstanbul Bakırköy'de bir kişi yine kendisinin yanında eşini ve çocuklarını siyanürle zehirleyerek öldürdü. Peki, bunun karşısında iktidarın yaptığı ne? Açıklama yaptı Sayın Bakan, dedi ki: "Siyanürü yasaklayan bir çalışma içindeyiz." Tabii, halkın yoksulluğunun ve çözümsüzlüğünün çözümü olmak, buna çözüm üretmek yerine -kolay- siyanürü yasaklıyoruz. Tabii ki yasaklayın siyanürü ama asıl o şirketlerinizin, maden şirketlerinizin siyanürle altın işletmeciliği yapmasını yasaklayın; doğayı, havayı, gıdayı ve halkı zehirlemesine izin vermeyin.
Bakın, bu fotoğraf Kaz Dağları. Kaz Dağları Kirazlı Balaban mevkisinde bir madende 72,5 milyon ton kazı yapılacak ve bu altını ayrıştırmak için yılda ne kadar siyanür kullanılacak biliyor musunuz? 3.150 ton siyanür kullanılacak. Üstelik alan birinci derecede deprem bölgesi yani Kuzey Anadolu fay hattı zonu içinde yani sadece Kaz Dağları değil, aynı zamanda bütün memleket zehirlenecek.
İşte Fatsa. Bu da Fatsa'yı getirdiğiniz hâl. Şimdi de Fatsa'nın Yukarıbahçeler Mahallesi'ndeki Altıntepe Madencilik şirketi, kullandığı alanı yani siyanürle altın işletmeciliği yaptığı işletmenin kullandığı alanı 2 kat daha büyütmek istiyor. Fatsa halkı "Bizleri siyanürle zehirliyorlar, altını alıp gidecekler, bize zehirli toprak, su ve hava kalacak." diyor. Evet, haklı ve siz şirketlerin kâr etmesi uğruna memleketi zehirliyorsunuz. O yüzden yasağı önce kendinize getirin, siyanürlü altın işletmeciliğini derhâl yasaklayın.
Değerli milletvekilleri, biz burada, kriz koşullarında halkın çıkarını düşünmek yerine, bu krize karşı halkı nasıl koruruz, bunun için kafa yormak yerine iktidar partisinin getirmeye çalıştığı yeni vergileri konuşuyoruz. Meclis gündemindeki yeni vergilerle iktidarın elde etmeyi hedeflediği toplam gelir 6 milyar; rantçılardan, faizcilerden, emek hırsızı sermayedarlardan teşvikler, indirimler, muafiyetler yoluyla almaktan vazgeçtiği vergi yaklaşık 195 milyar.
Bakın, bunlar, yarattığınız vergi adaletsizliğinin, gelir adaletsizliğinin sadece birkaç fotoğrafı. İşte bu, 1.150 odalı saray, bunlar da bu saraydan örnek alan el koyduğunuz halkın belediyelerinde kayyumlarınızın yarattığı saraylar. Çözüm, halkı umutsuzluğa sürükleyen şirketleri zenginleştirme, halkı yoksullaştırma politikalarınızdan derhâl vazgeçmenizdir. Yapılması gereken belli, krize karşı halkı koruyacak önlemler alınacak. Bunun için, temel ihtiyaç maddelerine şu ana kadar yaptığınız zammı geri alacaksınız.
İkincisi: Asgari ücretliden vergi kesintisine son verilmesi gerekir. Halkın en temel yaşamsal ihtiyaçlarından, gıdadan, elektrikten, sudan, doğal gazdan KDV'yi kaldırmak zorundayız. Çünkü memlekette zaten devletin topladığı vergilerin dörtte 3'ünü halk ödüyor. İşten çıkarmalar yasaklanacak, özelleştirilen tüm kamu hizmetleri derhâl kamusallaştırılacak. Krize karşı halkı koruyacak önlemler, acil yapılması gerekenler kısaca bunlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
OYA ERSOY (Devamla) - Son, bağlıyorum, ek süre rica edeceğim.
Şimdi, değerli milletvekilleri, 31 Mart seçimlerinde AKP, ülkenin toplam zenginliğinin büyük bölümünü üreten, ülke nüfusunun en yoğun olduğu, eğitimli nüfusun en yoğun olduğu illeri kaybetti, kentleri kaybetti üstelik 24 Haziran seçimlerinden tam dokuz ay gibi kısa bir süre sonra. Bu, halkın kendisini yoksulluğa, işsizliğe, güvencesizliğe mahkûm eden iktidara cevabıdır.
Buradan yerel yönetimlere çağrı yapmak istiyorum. Yerel yönetimlerin görevi, ekonomik kriz karşısında halkı korumaktır. Ülkedeki ekonomik kriz hiçbir muhalif belediyenin temel hizmetlere zam yapma gerekçesi olamaz. Bırakın zam yapmayı, özellikle halkı krizden koruyacak önlemler almak zorundadır. Örneğin, her haneye aylık 18 metreküp su parasız verilmelidir. Su haktır, belediyeler kamusal hizmetlerde kâr zarar hesabı yapamaz, böyle bir lükse sahip değildir.
Değerli milletvekilleri, bugün, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü'ne dair de konuşmak isterdim ancak zamanım yetmedi, bundan sonraki konuşmalarda görüşmek üzere.
Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)