GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:19
Tarih:19.11.2019

AYHAN EREL (Aksaray) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, yüce Türk milleti; görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 16'ncı maddesi üzerinde partim İYİ PARTİ adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hukuk devleti ilkesinin hukuki güvenlik, hukuki istikrar ilkeleri, aynı zamanda vergi hukukunun da ilkeleri olmak durumundadır. Vatandaşın dava açarken ve davalı sıfatıyla mahkemelerde kendisini temsil ettirmek için avukatla yapacağı ücret sözleşmesinde sözleşme özgürlüğünün asıl olması gerekmektedir. Getirilen vergiyle ekonomik yönden özgürlükler kullanılmaz hâle getirilmektedir. Bilindiği üzere, hukuk sistemimizde avukat tutmak zorunlu değildir. Ancak hakiki ve hükmi şahıslar, adli ve idari yargıda kendilerini vekille, avukatla temsil ettirmek istediklerinde, yaptıkları hizmetin karşılığı olarak avukatlara ücret ödemek zorundadırlar. Müvekkilin avukata ödeyeceği ücret, Avukatlık Ücret Sözleşmesi'nde bağlanan avukatlık ücreti ve mahkemece avukatlık ücreti ücret tarifesine dayanılarak karşı tarafa hükmedilen vekâlet ücreti olmak üzere 2 çeşittir. Avukatlık ücreti, avukat ile müvekkil arasındaki özel ilişkiye dayanan, tarafların kendi aralarında düzenleyecekleri bir sözleşmeyle saptanan ücret olup mahkeme tarafından hükmedilen vekâlet ücretinden farklıdır. Bu durum, Avukatlık Kanunu'nun 163 ve 164'üncü maddelerinde düzenlenmiştir. 163'üncü maddede avukatlık ücretinin serbestçe düzenleneceği, 164'üncü maddenin son fıkrasındaysa dava sonunda kararla tarifeye dayanılarak karşı tarafa yüklenecek vekâlet ücreti avukata aittir denilmektedir.

Aşağı yukarı hepimizin bir mahkeme kararı vardır elinde. Bu mahkeme kararına baktığımızda, kararın hüküm kısmında yargılama giderleri arasında aynı zamanda şöyle bir hüküm yer alabilir: Şu kadar vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine veya davacıdan alınarak davalıya verilmesi şeklinde hüküm kurulabilir.

Bu getirilen kanunla birlikte, günümüzde mahkeme tarafından takdir edilen avukatlık ücreti müvekkillerle avukatlar arasında hep tartışma ve çekişme konusu olmuştur. İşte, bu kanunla birlikte, bu mahkeme tarafından avukat lehine takdir edilen vekâlet ücretinin sanki doğrudan doğruya müvekkile ait olduğu yolunda bir izlenim yaratılmaktadır. Dolayısıyla, bu maddenin kanundan çıkarılması, zaten günümüzde var olan avukat-müvekkil çekişmesinin, çatışmasının sona erdirilmesine sebep olacaktır. Yoksa, mahkeme kararını eline alan müvekkil, buradaki vekâlet ücretinin davacıdan alınıp davalıya veya davalıdan alınıp davacıya verileceği şeklindeki hükmü görünce bu parayı avukattan talep etmektedir. Bu kanunla birlikte bu problem iyice çekilmez, aşılmaz bir hâle gelecektir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu Hükûmetin devede kulak değil, devede tüy bile sayılmayacak şekilde vergi kazanma yoluna gitmesi, bütçenin ne hâle geldiğini gerçekten göstermektedir. Bu işin uzmanları, hesabını kitabını yapanlar diyorlar ki: Bu kanunlarla birlikte yani bugün görüşmekte olduğumuz kanunla birlikte Hükûmetimiz, sadece bütçenin yüzde 2,5'una denk gelen bir miktarı karşılayabilecektir, o da tahminî. Yani attığınız taş, ürküttüğünüz kurbağaya değmiyor. Dolayısıyla gelin, bu sevdadan vazgeçin diyorum.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)