GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:19
Tarih:19.11.2019

EROL KATIRCIOĞLU (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın vekiller, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bu madde, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 103'üncü maddesinde bir değişiklik içeren bir madde. Bu değişiklik, esas itibarıyla, vergi dilimlerine yeni bir dilim ekliyor. Yani 500 binden fazla geliri olanlardan yüzde 40 civarında bir vergi alınması, daha önce kullanılan vergi dilimlerine eklenmiş oluyor. Dolayısıyla da buradan şöyle bir tablo çıkıyor: Yani bu kanun teklifini de -ki benim anladığım kadarıyla, kanun teklifini hazırlayan arkadaşlar da bunu oldukça sık söylediler- vergide adaletsizliği önlemeye yönelik olmak üzere bir adım olarak değerlendiriyorlar. Doğrusunu isterseniz "Bu, gerçekten böyle bir adım mıdır?" derseniz bence ciddi bir soru işareti koymanız lazım. Çünkü bildiğimiz kadarıyla, bu ülkede gelir vergisinin neredeyse yüzde 83'ü, ücretlilerden yani çalışanlardan kesiliyor. Dolayısıyla da böyle bir maddeyle getirilecek olan şeyin sonuç olarak tabii ki bir katkısı olacaktır diyebiliriz belki ama ben bunun daha çok, daha ziyade Hükûmetin gelir ihtiyacını karşılamak üzere konmuş bir madde olarak düşünüyorum.

Şimdi, sayın vekiller, 1'inci partinin vekilleri genellikle 2018 veya 2019'u 2002'yle ilişkilendirerek konuşmayı çok istiyorlar, çok tercih ediyorlar ve bütün bütçe görüşmelerinde, bütün bakanlıkların bize sağladığı verilerden anladığım kadarıyla böyle bir karşılaştırma yapmak ihtiyacı hissediyorlar, 2002 ve tabii ki buradan. Yani "Biz iktidarı aldığımız 2002 yılından bu yana nasıl büyük başarılar elde ettik." diye söylemiş oluyorlar veya söylemeye çalışıyorlar. Fakat arkadaşlar, konumuz olan vergi konusu -ki Türkiye'deki gelir dağılımıyla ilgili olarak konuşuyorum- Hükûmetinizin on yedi, on sekiz yıllık elde ettiği sonuç, Türkiye'deki gelir dağılımı itibarıyla baktığımızda, kusura bakmayın ama yoksuldan daha fazla almak zengine vermek biçiminde bir anlayışla sonuçlanmış gibi gözüküyor.

Bakın, size iki tane rakam vereceğim: 2002'de nüfusun yüzde 10'u servetin yüzde 68'ine sahip iken, 2018'de yine nüfusun yüzde 10'u servetin yüzde 81,2'sine sahip olmuş. Yani ne olmuş: 2002'yle 2018'i karşılaştırdığımızda toplumun zengin olan kesimi daha zenginleşmiş. Buna tersten bakarsak yani yüzde 90'ı ne yapmış diye baktığımızda, rakamların tersi tabii ki, yani 32,3'ten, yanılmıyorsam, yüzde 18,8'e düşmüş. Yüzde 90 yani toplumun yüzde 90'ının, nüfusun yüzde 90'ının...

Dolayısıyla da arkadaşlar, hani bırakın bugünün, bugünlerin karmaşasını, uyguladığınız ekonomi politikalarının sonucu ve sizin değiştiremeyeceğiniz sonucu -çünkü on sekiz yıllık bir faaliyetin sonucunda ortaya çıkmış olan sonuç- şu: Doğrusunu isterseniz yoksullara değil, daha çok zenginlere yarayan bir iktisat politikası izlemişsiniz diye düşünüyorum.

Şimdi, gelir dağılımının önemi şuradan kaynaklanıyor arkadaşlar, ben daha önce de söyledim bunu burada birkaç defa: "Gelir dağılımındaki bozukluk bütün kötülüklerin anasıdır." desek çok yanlış bir şey söylemiş olmayız. Bir toplumda gelir elde eden insanlar arasındaki farklar uçurum hâline geliyorsa eğer, o toplumda her türlü fenalığı, her türlü kötülüğü görmemiz mümkündür. Dolayısıyla da bu kadar önemli olan bu kavram itibarıyla baktığımızda, demin söylemeye çalıştığım sonuçlar, halkımızın deyimiyle söylersek gerçekten "Biri yer, biri bakar, kıyamet ondan kopar." anlamında bir sonuç üretmiştir diye düşünüyorum. Dolayısıyla da bugün itibarıyla baktığımızda, bu vergi düzenlemesi de şu anda yaşadığımız gelir dağılımındaki sorunları çözebilme yeteneğine sahip değildir; bu bir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Sayın Başkan, bir dakika verirseniz daha reel siyasetle ilgili birkaç şeyi de söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Buyurun.

EROL KATIRCIOĞLU (Devamla) - Bakın, arkadaşlar, geçen gün bütçe konuşmalarında da bu örneği vermiştim: Adalet ve Kalkınma Partisi, Güney Filipinler barış sürecinde -dinliyor musunuz- Moro İslami Kurtuluş Cephesi -ki bir terörist organizasyondu- ile Hükûmetin arasını bulan önemli bir işlev üstlendi ve gerçekleştirdi. Altını çizerek söyleyeyim: Bu çatışma, aşağı yukarı yetmiş seksen yıldır devam eden ve 120 bin ölünün olduğu bir çatışma ve bu çatışma, yanılmıyorsam 2019'un Ocak, Şubat aylarında, bu yılın başında bir anlaşmayla sona erdi.

Arkadaşlar, bunu niçin söyledim? Şunun için söyledim: Şimdi, sözcü arkadaşlar konuşurken genellikle polemik yapma ihtiyacı hissediyor ama bu mesele ciddi bir mesele, dolayısıyla da bunu da düşünmenizi öneriyorum.

Sayılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)