| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 20.11.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 128 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına konuşma yapmak için söz aldım. Bu vesileyle Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bu torba kanun teklifi yeni vergiler ihdas eden, devlete yeni gelir kaynakları getiren, miktar ve oranlarda değişiklikleri içeren, bazı kurum ve kuruluşların ihale iş ve işlemlerinde istisnalar getiren kanuni düzenlemelerden ibarettir.
Her zaman söylediğimiz gibi, torba kanun uygulaması hukuk sistemimizi baştan aşağı katleden bir uygulamadır. Tekrar hatırlatıyoruz, torba kanun uygulamasına mecbur kalmadıkça başvurulmamalıdır.
Diğer yandan, Anayasa'ya aykırılık iddiası hakkında Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülerek karar alınması gerekirdi. Bu yapılmadığı gibi, kanun teklifinin en az 3 tali komisyonda da görüşülmesini gerektiren maddeleri olmasına rağmen bu yola da gidilmemiştir. Dolayısıyla arkadaşlar, bu tür bir yasama yöntemi sürdürülebilir değildir.
Değerli milletvekilleri, bu teklifle çağdaş vergileme ilkeleri gözetilmemiştir. Zaten bu teklifin gündeme gelmesi gösteriyor ki adı konulmamış bir iktisadi krizin içerisindeyiz. Kriz öylesine köklü ve kalıcı ki ülkemizi orta gelir tuzağında frenletmiş, daha sonra geriye götürmüştür. Son üç çeyrekteki küçülme bunun en büyük kanıtıdır. Küçülme döneminde vergileme yaparken verginin herhangi bir toplumsal katmana aşırı yük bindirmemesine dikkat etmek gerekir yani genellik ilkesi dikkatlerden kaçmamalıdır. Verginin adaleti de gözetmesi gerekir. Dolaylı vergiler hiçbir zaman adil değildir. Konaklama vergisi ve dijital hizmet vergisi dolaylı vergi vasfındadır. Dengeli bir vergilemenin gözetildiği de söylenemez. Basit ve anlaşılır vergiler olmadığı gerek matrahından gerek mükellefinden gerek uluslararası hukuk hükümlerinden de görülmektedir.
Arkadaşlar, teklif metninde vergi ve diğer düzenlemelerin içeriğine bir göz attığımız zaman dijital hizmet vergisinin oranının yüzde 7,5 olduğu gözükmekle birlikte, mükellefiyet ve matrah konusunda birtakım tereddütler var. Konaklama vergisi yüzde 2 olarak gelmiş, değerli konut vergisi ise 3 aşamalı olarak düzenlenmiştir; binde 3, binde 6 ve yüzde 1 düzeyinde oranlar konularak servet vergisi şeklinde bir vergi türü getirilmiştir.
Gelir vergisi düzenlemeleri içeriğine baktığımız zaman, yine burada 5 ayrı vergi dilimi şeklinde bir düzenleme var. Tek işverenden alınan ücretler 500 bin Türk lirasını geçiyorsa beyan zorunluluğu getiriliyor, hakemlere ödenen ücretlerde istisna kaldırılıyor, serbest meslek kazançlarının istisnası kaldırılıyor ve diğer meslek mensupları -mütercim, heykeltıraş, hattat gibi- için de istisna vardı, 500 bin TL'yi geçmesi durumunda bunlara da istisna kaldırılıyor.
Binek otomobillerin giderleştirilmesi meselesi var, 2 kademe şeklinde düzenlenmiş. Araç işletme masraflarının yüzde 70'i gider gösterilebiliyor. Kiralık araç uygulamaları ve araç kiralamasında da "5.500 TL'yi geçen kiralık araç masrafları gider gösterilemez." şeklinde hükümler getiriliyor.
Evet, yeni vergiler ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ile Vergi Usul Kanunu düzenlemeleri 1982 Anayasası'nın 73'üncü maddesine uygun olmak zorundadır. Bu madde mali gücüne göre vergi yükümlülüğünü amirdir, "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır." demektedir. Bu hükme uyulmuş mu diye baktığımızda ne yazık ki uyulmamış.
Vergilemeye gelince; vergi koyarsınız veya oran ya da maktu değerleri yükseltirsiniz, sonra tarhiyat, ardından tahakkuk gelir. Tahakkuk edilen verginin tahsilatı yapıldıktan sonra aşama tamamlanır ama 2004 yılında tahakkukun tahsilatı karşılama oranı yüzde 94'ken 2018 yılında maalesef yüzde 81'e gerilemiş. O zaman yeni vergiler koymak, illa vergiyi çoğaltmak anlamına gelmiyor, tam tersine etki yapma olasılığı da muhtemeldir.
Değerli milletvekilleri, dijital hizmet vergisinin matrah, mükellefiyet, oran, hasılat, uyrukluk gibi açıklığa kavuşturulması gereken müphem hükümler içerdiği görülmektedir. Çok Taraflı Vergi Anlaşması ülkemiz tarafından imzalanmış olup Türkiye Büyük Millet Meclisince onaylandıktan sonra da bizim tarafımızdan da bağlayıcı olacaktır. Dijital hizmet vergisinin bu anlaşmayla uyumlu hâle gelebileceği unutulmamalıdır.
Konaklama vergisine gelince; konaklama vergisi bir yerel yönetim vergisi olarak Türkiye'de yıllarca tartışılmıştır. Vergi bütünüyle bir belediye vergisidir. Geçmişte 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu içinde bir düzenleme şeklinde düşünülmüş ancak farklı saiklerle vazgeçilmiştir. Bu vergi türünün merkezî yönetim kapsamında mütalaa edilmesi hoş olmamıştır. Zaten artan maliyetler nedeniyle zor bir dönem geçiren turizm sektörüne merkezî nitelikli bir vergi daha getirilmesi yıkıcı olacaktır. Zamanlama hiç hoş değildir. Kriz atlatıldıktan sonra bir belediye vergisi olarak bu düzenlenebilirdi.
Değerli arkadaşlar, "belediye" demişken yerel demokrasiye hiç saygısı olmayan siyasal iktidarın şehirleri ne hâle getirdiği de ortadadır. İmar uygulamalarından bunları görüyoruz İstanbul Maslak gibi, Ankara Çukurambar gibi.
31 Mart seçimleriyle başa geçen yeni başkanların yetkilerini tırpanlama yönünde de hazırlık yapıldığını işitiyoruz. Boğaziçi yönetimi gibi bir uygulamaya gidiliyor. Yakın geçmişte İstanbul Büyükşehir Belediyesinden ayrı olarak Boğaziçi İmar Müdürlüğü zaten vardı, çok da sıkı denetim yapıyorlardı ancak işlerine gelmediği için müdürlük ortadan kaldırıldı. Şimdi öğreniyoruz ki merkezî yönetime ve Şehircilik Bakanlığına bağlı bir Boğaziçi yönetimi kurulacakmış. İnşallah bu haber doğru değildir.
Yine, Şehircilik Bakanlığına belediyelerin imar yetkilerini paralel olarak zaten verdiler. Her koşulda bu Bakanlık bütün belediyelerde imar planlama ve ruhsatlandırma yetkisini kullanmaktadır. Bu da bir yetki gasbıdır. Kendi belediye başkanlarını süresi dolmadan görevlerinden istifa ettiren iktidarın bu uygulaması yerel demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçecektir. Bu meselenin arka planı olduğundan, ayrıca tartışılması gereken bir husus olarak bunu değerlendiriyoruz.
Değerli milletvekilleri, kriz, yoksullaşma ve daralan ekonomi, devalüasyon, açlık ve işsizlik konusuna az önce işaret etmiştim. Türkiye'nin en önemli sorunu aslında budur yani açlık ve yoksulluk, ekonomik kriz ve daralmayla işsizliktir. Buna bir çözüm üretilmesi gerekir. Eğer siz ekonomiyi döviz ve borç bağımlısı yapıp tüketim ekonomisi hâline dönüştürürseniz, üretim ekonomisinin tüm dinamiklerini susturursunuz; olacağı da budur.
Açlık, yoksulluk, zam, işsizlik, nüfusun yüzde 14,7'sinin işsiz kabul edildiği ülkemizde, resmî işsiz sayısının 5 milyon kişiye ulaştığı görüldüğünde, yüzde 30'a yaklaşan üniversite mezunu işsizlik de ortadadır. İşsizlik ve açlık deyince açlık çekmeyenler için açlık acıkmaktır ama gerçek açlık, yiyecek bulamamaktan dolayı dikkat bozukluğu ve hastalık sebebidir. Açlığa maruz kalan insanlar ya mutlak olarak aç kalmakta veya dengesiz ve yetersiz beslenmeye maruz kalmaktadır. Açlık uç noktalara gelince vücut kendi dokularını tüketerek ölüm kaçınılmaz hâle gelir. Açlık hem iç hem de dış sömürünün bir sonucudur, küreselleşme politikaları insanlık için açlığı tetikleyen bir ideolojidir.
Arkadaşlar, demek ki insanlar açlık ve yoksulluğa maruz bırakılmamalı, yeni vergiler, zamlar, işsizlik gibi illetlere çözüm bulunmalıdır. Peki, iktidarın işsizlik, çaresizlik, yoksulluk ve açlıkla mücadele vizyonu var mıdır? Tabii ki yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın, buyurun.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Teşekkür ederim.
Bu, Türk milletini düşürdükleri çukurun tamamıyla kanıtıdır, buradan çıkmalıyız. Devlet, sahibinin elinde bereket yağmuru gibi yağar, ülkemiz huzurlu ve mutlu insanlar ülkesi olabilir. Bu bahsi kapatırken dünyada eşitsizliğin çok ezici olduğunu hep birlikte müşahede ediyoruz ve dünyada da Türkiye'de de maalesef durum hiç de iç açıcı değil.
Aslında sürem olsaydı özellikle Sayın Cumhurbaşkanının 13 Kasım 2019 ABD ziyaretine de değinmek istiyordum ama orayı atlıyorum. Burada temennimiz, bu görüşmelerde inşallah Türkiye'nin aleyhine birtakım tavizler verilmemiş olsun, onu temenni ediyoruz.
İYİ PARTİ olarak, son olarak bunu söylüyorum, parlamenter sisteme dönüşün herkesin hayrına olacağını düşünüyoruz ve böylece yönetmenin daha kolay olacağını hatırlatıyor ve ikaz ediyoruz.
Yüce heyetinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)