| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 20.11.2019 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 30'uncu maddesi üzerine söz aldım, selamlarımı sunarak sözlerime başlıyorum.
Anayasa'mızda "Herkes kamu giderlerini karşılamak üzere mali gücüne göre vergi ödemekle yükümlüdür." ifadesi yer almaktadır. Bu ifadeden anlaşılacağı gibi kamu harcamaları için herkese vergi yükümlülüğü getirilmekte fakat bu yükümlülük herkesin mali gücüne göre olmaktadır. Aynı zamanda, bu vergilerle sağlanan değerin adaletli olarak paylaşılması gerekmektedir. Ne yazık ki ülkemizde dar ve sabit gelirli geniş kesimlerin beklentilerinin aksine vergi adaleti de gelir dağılımındaki adaletli paylaşım da bir türlü gerçekleştirilememiştir. Kamu ve özel sektörde çalışan milyonlarca memur ve işçinin gelir vergileri kaynağından kesinti yapılarak toplanmaktadır. Gelir vergisi hasılatının önemli bir kısmını oluşturan bu miktar, uygulanmakta olan tevkifat sistemiyle sağlanmaktadır. Bu sistemde, vergi kesintilerinin yılbaşından itibaren artması ve dolayısıyla ücretlinin gelirlerinin giderek azalmasının yanında, enflasyon sebebiyle satın alma gücünde de azalma olmakta ve geçim sıkıntısı artmaktadır. Esasen yeni vergiler getirilirken dikkat edilmesi gereken en önemli hususlardan biri de tahsilat oranının artırılması olmalıdır. İşçi ve memur kesiminden tahsilat tam olarak sağlanmasına rağmen diğer kesimlerden aynı oranda sağlanamamaktadır. Gelir İdaresi Başkanlığının 2004 yılında yüzde 93 olarak gerçekleşen tahsilat oranının azalarak 2018'de yüzde 81'e düşmüş olması konunun önemini ortaya koymaktadır.
Değerli milletvekilleri, bu kanunun tümü incelendiğinde şu hususlara da dikkat çekmek istiyorum: Dijital hizmet vergisi ödemek zorunda bırakılanlar hizmetten yararlananlar olurken kazancı elde edenler sorumlu tutulmamaktadır. İnternet sitelerine erişimin engellenmesine Hazine ve Maliye Bakanlığının karar vermesi tartışılacak bir konudur. Gelir vergisi oranları artırılırken indirimlerin kısıtlanması ve indirilebilecek giderlerin neler olduğunun belirtilmemesi vergi yükünü haksız bir şekilde artırmaktadır. Gayrimenkul değerlerinin hesaplanması Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğüne bırakılırken hesaplanmaya kriterler getirilmemiş olması vergilerin yasallığı ilkesine aykırıdır.
Merkezî idarenin, konaklama hizmeti karşılığında KDV ve -turizm katkı payı ödemeleri de eklendiği için- ayrıca konaklama vergisi almasının turizmi olumsuz etkilemesi kaçınılmaz olacaktır.
Değerli milletvekilleri, konuşmamın bu bölümünü, kasım ayı çıkmadan, 10 Kasım günü yaşanan bir olaya ayırmak istiyorum. Bu yıl Anıtkabir'de yapılan devlet töreni sırasında Cumhurbaşkanı lehine slogan atıldı. Öğrendiğimiz bilgiye göre o sabah tören dolayısıyla Anıtkabir alanına vatandaş alınmazken slogan atanlar oraya nasıl ve kim tarafından alınmıştır? 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nda da benzer olaylar yaşanmış ve gruptan bazıları tarafından Rabia işareti yapılarak Cumhurbaşkanı lehine "Türkiye seninle gurur duyuyor." "Osmanlı torunu geri döndü, Osmanlı da geri dönecek." diye tezahürat yapılmıştır. Elbette dileyen herkes her zaman Cumhurbaşkanına tezahürat yapabilir ama Anıtkabir'de yapamazlar, yapılmasına da müsaade edilemez, iki sebepten edilemez; birincisi, Anıtkabir Yönetmeliği izin vermez. Bu yönetmeliğin 35'inci maddesine göre orada slogan atmak yasaktır. Bu sloganların atılmasının Cumhurbaşkanı tarafından da uygun bulunmadığını düşünmek istiyorum.
İkinci sebep, Türk milletinin ölülerine gösterdiği saygıdır, bu saygı tarihçilerin naklettiği olaylardan anlaşılmaktadır; bunu, ziyaretlerde gösterilen saygılı duruş ve huşuyla okunan dualarda görmek mümkündür.
Açık hava müzesi görünümündeki Ahlat'ta ve diğer bütün mezarlıklarda mezar taşlarına işlenen şekil ve yazılarda aynı durum görülebilir. Geçmiş dönemlerden günümüze kadar değişmeyen bu davranış biçiminde mezarlıklara yapılan saygısızlık hakaret olarak görülür.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Hayrettin Bey.
HAYRETTİN NUHOĞLU (Devamla) - Üstelik böyle bir gösteri hiç kimseye fayda sağlamayacaktır.
Kurtuluş Savaşı'mızın kahraman Başkomutanı, Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk'e saygı göstermek için önce onu tanımak ve onun ülkülerini anlamak gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin milletler topluluğunun bağımsız, egemen, şerefli ve itibarlı bir üyesi olması için ortaya koyduğu ve uyguladığı iradeyle 21'inci yüzyıla ulaşmış olmak, ona hayranlık duymayanların bile saygı göstermesini gerektirir. Türk tarihi ve kültürünün süzgecinden geçerek bugüne kadar gelen millî ve manevi değerlere sahip olan her Türk böyle davranmak zorundadır, beklentimiz de bu doğrultudadır. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)