| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 20 |
| Tarih: | 20.11.2019 |
TURAN AYDOĞAN (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Şair diyor ki: "Herkesin bir derdi var. Kiminin ekmeği bayat, kiminin pırlantası küçük." Bayat ekmekle işinizin olduğunu zannetmiyorum, getirdiğiniz vergilerle beraber ekmekle de çok da alakanızın olduğunu zannetmiyorum ama pırlantası küçük olanı da artık vergilendirir hâle geldiniz. Dünya kadar vergi koydunuz, farkında mısınız? Sadece vergi koyuyorsunuz, hiçbir şey üretmiyorsunuz ama hiçbir şey üretmiyorsunuz. Memlekette katma değer yaratacak hiçbir şey yapmıyorsunuz.
İSMET YILMAZ (Sivas) - 180 milyar dolarlık ihracatımız var.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Sayın Bakan, oradan laf atıyorsunuz ama gelir anlatırsınız.
İSMET YILMAZ (Sivas) - Üretmeden 180 milyar dolar ihracat yapılmaz.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Son dönemde cepte ne varsa onu da sattınız, döndünüz vatandaşın elindekiler üzerinden yeniden vergi ihdas etmeye başladınız. Biraz mahcup olasınız diye bir şeyler söyleyeceğim ben size, kendi ekonomi programınızı hatırlatacağım. Bakın, orada ne diyor? Diyor ki: "Vergi mevzuatını basitleştireceğiz. Vergi sayısı azaltılacak, vergi oranları düşürülecek, verginin adil olması sağlanacak." Adalet ve Kalkınma Partisinin ekonomi programındaki şeyleri okudum size; sakın itiraz etmeyin mahcup ederim sizi.
Şimdi, vergi sayısını 70 küsura çıkardınız; bu getirdiğiniz teklifin içerisinde de internetten lüks konuta, ücretlilerden futbolcuya, hakeme, turizm sektörüne kadar bir dünya vergi koydunuz. İşiniz gücünüz vergi koymak, işiniz gücünüz vatandaşın elinin altındaki mala el koymak neredeyse.
Şimdi, bu yaptıklarınız da -içinizde çok kıymetli hukukçular var, meslektaşlarım var; biliyorum, onlar da bu söylediklerimi biliyorlar- Anayasa'nın 2'nci maddesinden tutun 5'inci maddesine, 10'uncu maddesine, 73'üncü maddenin ikinci fıkrasına, 125'inci maddesine, 128'inci maddesine, 153'üncü maddesine aykırı, çok şeye aykırı ama hani "Bir şeyi bilip de söylememek dilsiz şeytanlıktır." derler ya, o duruma Meclisi de düşürmemek lazım. Meclis bambaşka bir yerdir; Meclis, o çok savunduğunuz erkler ayrılığının bir şekilde onurunu kurtarması gereken yerdir.
Şimdi bakın, ben size söyleyeyim, henüz değerli konut işine geçmeden önce: Çevreyi kirleten -bu baca sorunu olan- termik santrallerle ilgili süreyi uzatmak istiyorsunuz; söz verdiniz millete, 2019'un sonunda bu işi bitireceğinize söz verdiniz. Ben şairin dediği şekilde yine size söyleyeyim: "Henüz vakit varken gülüm" Parlamentonun onuruna uygun bir iş yapın; başka yerlerden telkin beklemeden bu maddeyi çıkartın, hemen çıkartın. Bakın, bir süre sonra çıkarmaya kalkacaksınız bu sefer Parlamentonun onuruna çok uygun olmayacak bu işler. İsterseniz de çıkarmayın, tarihe şöyle geçin: Vatandaşını zehirleyen Hükûmet olarak geçin, doğasını zehirleyen Hükûmet olarak geçin, canlılarına zarar veren Hükûmet olarak geçin. Bunun neyini savunuyorsunuz siz ya?
Değerli konut vergisi getiriyorsunuz, Anayasa'nın 128'inci maddesinde verginin nasıl tahakkuk ettirileceği yazıyor; diyor ki: Kamu görevlileri ve memurlar eliyle tahakkuk ettirilir. Şimdi, bu getirdiğiniz yerde bir değerleme uzmanı gelecek bir rapor hazırlayacak, on beş gün içerisinde kesinleşecek. Ortada bir şekilde kamu görevlileri yok, vergi memurları yok, verginin tahakkuk ve tahsilat diye safhaları var ve bunların tamamı idari işlem. Anayasa'nın 125'inci maddesi de çok açık; eğer bunu da bir idari işlem sayarsanız, 125'inci maddesinin son fıkrasında diyor ki: "İdarenin tüm eylem ve işlemleri yargı denetimine tabidir." Burada yargı denetimi yok. Ne yapıyorsunuz siz ya! Vallahi, ne yapıyorsunuz, aklımızı karıştırıyorsunuz ya! (CHP sıralarından alkışlar) Artı yaptığınız işlem çok garip 5 milyonluk gayrimenkulü olan vatandaşa değer vergisi koyuyorsunuz. Değer vergisi koyduğunuz bu 5 milyonluk vatandaşın 100 kat fazlası 4,99'luk, 4'lük, 4 milyonluk, toplamda 400 milyonluk varlığı olana bir şey demiyorsunuz. Anayasa'daki eşitlik ilkesine aykırı, yaptığınız iş ölçülülük ilkesine de aykırı, bunun farkındasınız herhâlde ya! Çok basit bir şey. Niye bunu getiriyorsunuz kardeşim? 400 milyon değerde gayrimenkulü olan adam 1 lira ödemiyor değer vergisi olarak 4x100 milyon, 5 milyon hasbelkader değeri olan adam gelecek size bu vergiyi ödeyecek. Ha, bir de şöyle bir şey var: Bu iştirak hâlinde mülkiyet olabilir, müşterek mülkiyet olabilir. Bu 5 milyonluk malın 20-30 tane hissedarı olabilir.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Hisseleri oranında paylaştırılır.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Onlardan gene vergi alacaksınız, garibandan da alacaksınız bu durumda değerli konut vergisi diye. Çok zekâ oyununa gerek yok, bu anlattıklarımı iyi anlıyorsunuz. Yaptığınız işin vergi adaletiyle falan da hiçbir alakası yok. Az önce size Anayasa'nın maddelerini sayarken ölçülülük ve adaletten bahsettim. Ne anlıyorsunuz bilmiyorum. Sevgili mevkidaşım çıktı burada "Deli Dumrul vergisi" dedi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Turan.
TURAN AYDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum.
Ben de aynı şekilde katılıyorum. Niye mahcup ediyorsunuz kendinizi buralarda? Niye bu kadar mahcup olur hâle düşüyorsunuz? Sayın Cumhurbaşkanı "Ben Suriyeliler için 40 milyar dolar harcadım, gerekirse 40 milyar dolar daha harcarım." dedi. Ya, 40 milyar doları Suriye sorununu yaratıp oraya harcıyorsunuz da 5-6 milyar TL toplamak için bu kadar adaletsiz işi niye yapıyorsunuz? Ayranınız yok içmeye neden bu şekilde gidiyorsunuz Suriye'ye? İnsana sorarlar. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Niye bu ülkenin güvenlik harcamalarını 3 katına çıkardıktan sonra, bu ülkede yatırımları engelleyecek şekilde turizm sektörüne balta vuruyorsunuz, gayrimenkul sektörüne balta vuruyorsunuz, bütün sektörleri baltalıyorsunuz. Hiç düşünmüyor musunuz bu ülkede bundan sonra kim üretecek, bu kadar vergi koyuyorsunuz?
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)