| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 21.11.2019 |
TUBA VURAL ÇOKAL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Şehir vergisi ya da şu an görüştüğümüz şekliyle konaklama vergisini bu kutsal çatı altında ilk dile getirenlerden biri olarak çıkarılmak istenilen kanundaki eksiklikleri ve yanlışlıkları dile getirmek istiyorum. Şehir vergilerinin alınma nedeni, o ülkelerin vergi mükellefi olmayan yabancı turistlerin konakladıkları süre boyunca özellikle yerel yönetimlerden aldıkları hizmetlerdir. Ülkemizde turizm bölgelerinin alt ve üstyapı hizmetlerini, ulaşım hizmetlerini yerel yönetimler sağlamakta; denizleri temiz tutacak, koruyacak yatırımları yerel yönetimler yapmaktadır. Bu da yerel yönetimlerin bütçelerine ciddi yükler getirmektedir. Sadece Antalya yılda 15 milyona yakın turisti ağırlıyor yani yerel yönetim tam 15 milyon fazla kişiye su, kanalizasyon, katı atık, ulaşım, çevre temizliği, çevre düzenlemesi hizmeti veriyor. Bir düşünün, tam 15 milyon fazla kişinin çöpünü topluyorsunuz. 15 milyon fazla kişinin yüzdüğü denizi temiz tutmaya çalışıyorsunuz. Tüm bunları da kendi kayıtlı yerleşik nüfusuna göre oluşan bütçeden karşılıyorsunuz. O 15 milyon turistten kendi bütçene hiçbir katkı alamıyorsun. Oteller desen büyük çoğunluğunun vergi merkezi farklı şehirlerde, sana onların da katkısı olmuyor. Senin yapman gereken, verdiğin hizmetin karşılığını almak, vergisini almak; işte, buna "şehir vergisi" diyoruz. Bu vergiyi alan ülkeler demiş ki: "Sen bu ülkenin vergi mükellefi değilsin. Buraya yaptığın ziyarette yapılan hizmetlerden yararlanıyorsun, o zaman yararlandığın gün kadar bu şehre ödeme yap." Biz de bu verginin ülkemizde uygulanmasını istedik; yerel yönetimler turizm bölgelerine daha çok yatırım yapsın, ülkemize daha çok turist gelsin, ekonomiye katkı artsın istedik ama siz ne yaptınız? Birkaç istisna dışında tüm dünyada "şehir vergisi" olarak yerel yönetimlere ödenen vergiyi merkezî vergi yaparak kendinize almak istediniz. Yetmedi, yabancı turistten alınan vergiyi, zaten aldığı her nefeste devlete vergi ödeyen vatandaşlarımıza da yüklemeye kalktınız. Alın terinin karşılığında kazandığı paradan bile vergi ödeyen, her faturasına vergi eklenen, yaptığı her alışverişte vergi ödeyen vatandaşlarımızdan da vergi almak istiyorsunuz. Vatandaşlarımızdan konaklama vergisi almak demek ileride AVM'lerden, günübirlik tesislerden, hatta lunaparklardan bile vergi almanın önünü açmak demek olur.
Vergiyi kanunlaştırırken sektörden hiç görüş almadığınız için "Bunu turistlere nasıl yansıtabiliriz?"in cevabını aramadınız; siz direkt olarak "Otel, kazancından bize ödeme yapsın; o, turistten nasıl alırsa alsın, beni ilgilendirmez." dediniz. Evet, biz "Yerel yönetimler güçlensin." dedik, siz "Hayır, para bize lazım." dediniz. Biz "Yabancı turist ödesin." dedik, siz "Vatandaş ödesin." dediniz. Biz "Parayı konaklayan ödesin." dedik, siz "Ben otelciden alırım, o ne yaparsa yapsın." dediniz. Ben bu kürsüden uyarıyorum: Bu hâliyle bu kanun otelciye yüktür, vatandaşa yüktür, yerel yönetime yüktür.
Geçtiğimiz aylarda yine "Ben yaptım, oldu." diyerek Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansını kurdunuz, parayı da otelciden almaya karar verdiniz; şimdi bu kanunda da değişiklik yapmak istiyorsunuz. Evet, birkaç ay önce kendiniz yazdığınız, hazırladığınız, itirazlara rağmen geçirdiğiniz kanunda değişiklik yapmak istiyorsunuz; söylemesi bile tuhaf, değil mi? Aslında burada hatalı olan hep yandaş medya; turistin ne kadar döviz bıraktığına bakmadan, sayı üzerinden "Turizmciler köşe oldu; turizm rekoru kırıldı." diye haberler yaparsa sizler de "Bak, bu turizmciler paraya para demiyormuş." deyip "O zaman ülke tanıtımının parasını onlar versin." diyerek alelacele kanun teklifi hazırladınız. "Kervan yolda düzülür." mantığıyla "Biz otelcinin gelirinin yüzde 1'ini alalım da uygulamadaki eksiklikleri zaman içerisinde düzeltiriz." diyorsunuz. Bu böyle gitmez, bu ülke böyle yaklaşımları hak etmiyor. Kurulan bir ajansın işleyişini düzeltmek için birkaç ay içinde kanunla düzenleme yapmak gerekiyorsa burada büyük sorunlar var demektir. En basitinden burada ciddiyetsizlik var demektir, burada bu Meclisi adam yerine koymamak var demektir. Burada "Ben ne nazırlarsam hazırlayayım, zaten geçecek." düşüncesiyle hareket etmek var demektir. Yani sen kalkacaksın, bir kanun teklifi hazırlayacak, bu şanlı Mecliste milletin vekillerinin önüne getireceksin, sonra da "Yok olmamış, bir daha toplanın, ben değişiklik yapıyorum." diyeceksin. Milletin aklıyla alay etmeyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
TUBA VURAL ÇOKAL (Devamla) - Bitiriyorum.
İki ayda kanun teklifinde düzenleme yapmak zorunda kalmak sizleri rahatsız etmiyor mu diye sormak geliyor. Kendi aranızda "Bunu neden eksik yaptınız?" demiyor musunuz?
Sizi kendinizle baş başa bırakıyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Teşekkürler. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)