| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 21.11.2019 |
YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile -bir AK PARTİ'si klasiği olan- Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 41'inci maddesi üzerinde İYİ PARTİ Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Anayasa'mızın 73'üncü maddesi vatandaşımıza bir ödev yüklemiş, demiş ki: "Herkes, kamu giderlerini karşılamak üzere, malî gücüne göre, vergi ödemekle yükümlüdür." Devamında da "Vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı, maliye politikasının sosyal amacıdır." hükmü yer almış. Dikkatinizi çekerim, iki hüküm çok önemli; "mali gücüne göre" ve "vergi yükünün adaletli ve dengeli dağılımı."
Peki, gerçekten durum böyle mi? Ülkemizde gelir vergisi mükelleflerinin büyük çoğunluğunu ücret geliri elde edenler oluşturuyor. Ücretli çalışanlar üzerinde hem doğrudan gelir ve kazanç üzerinden hem de dolaylı olarak mal ve hizmet üzerinden alınan ağır bir vergi yükü var.
"Ücretli" dediğimiz kimdir? İşçi, memur. Uygulanan vergi politikaları nedeniyle "ücretli" dediğimiz bu kesimin eline geçen net ücret, vergi kesintileri nedeniyle, yıl başına göre, geçen sürede giderek eriyor. Çalışan, bir yandan enflasyon nedeniyle satın alma gücünü kaybediyor, cebine kalanı da vergi olarak devlete veriyor. Bu vergi düzeni adil değildir.
Bakınız, 36'ncı madde "Muaflıklar" başlığını taşıyor. Değerli konut vergisinden muaf kişi ve kuruluşların durumunu düzenleyen bir madde. Gönül isterdi ki bu maddenin düzenlemesi asgari ücretten alınan vergiyi muaf kılsın ve bütün Meclis hep birlikte kanun teklifinin geçmesi için el kaldıralım. Gönül isterdi ki sadece maaşı olan memurun, işçinin aldığı bir ücret zenginleşme olarak görülmesin, vergi dilimi oranlarını düşürmek üzere hep beraber el kaldıralım. Yine gönül isterdi ki ücretlinin, emeklinin bireysel, doğal gaz, elektrik, su ve ulaşım hizmetlerinden alınan vergi oranlarını düşürmek, bu kalemlere muafiyet getirmek üzere keşke hep beraber müjde verebilseydik.
Değerli milletvekilleri, Ekonomi Bakanı ülkedeki kötü ekonomik gidişatı kabul etmese de işler kötüye gidiyor. İster suç duyurusunda bulunsun ister dokunulmazlığımın kaldırılmasını istesin, işler kötü gidiyor. Bütçe açığı rakamlarına bir bakalım. 2019'un ilk on ayında 100,7 milyar; 2018'in ilk on ayında 62,1 milyar idi, yüzde 62 oranında artmış. Merkez Bankası ihtiyat akçesini de kullanmasına rağmen yıl sonuna kadar tahminî 139 milyar olarak öngörülüyor. Bu demektir ki bütçe açığı aynı oranda artar ise 2020 için öngördüğünüz 138,9 milyar, 225 milyar olacak. Bu kadar yüksek bütçe açığı kabul edilemez boyuttadır, bunun kapatılması gerekir. Bütçe açığı bu kadar büyük olunca vergi artışları da zorunlu hâle gelir ve nur topu gibi yeni vergiler üretilir.
Aylardır Meclisten çıkarılan kanunlara bir bakalım. Hazinede açılan gedikleri kapatmak üzere ya kanun yapılıyor ya da kanun hükmünde kararnameler Meclis tarafından tasdik ediliyor. Kanun teklifleri komisyonda görüşülmüyor. Baskın bir şekilde Genel Kurula inen kanun tekliflerinin gerekçesinde açık açık yazmasa da niyet belli. Bütçe açığını kapatmak için yeni vergi başlıkları üretmekten başka elimizden bir şey gelmiyor. Denkleştiremezsiniz, bu israf ekonomisine devam ettiğiniz müddetçe de bütçe açığını hiçbir zaman kapatamazsınız.
AK PARTİ'si iktidarını bu konuda tebrik etmek lazım çünkü yeni vergi başlıkları üretmek konusunda çok yaratıcılar. Hani müflis tüccar eski defterleri karıştırırmış ya, iktidar hem eski vergileri karıştırıyor "Vatandaşın sırtına daha fazla ne yüklerim?" diye hem de yeni vergi kalemleri oluşturuyor; sigaradan cep telefonuna, yurt dışına çıkış harcına kadar, daha birçok vergide artış yaşanıyor. Ayrıca, şekerden çaya, elektrikten doğal gaza pek çok ürün zamlandı. Keşke bu sözleri sadece muhalefet etmek için söyleyebilmiş olsaydım ama artık kulaklarınız duymasa da gözleriniz görmese de sokaklar ağlıyor, vatandaş çırpınıyor.
Bir günlüğüne Mecliste sırada bekleyen yeni vergi paketlerini görüşmeyi bir kenara bıraksak, otursak ve gerçek gündemle toplansak. İktidar-muhalefet fark ediyor mu? Hepimize gelen talepler aynı: İş, aş. Resmî rakamlardan gidelim. İşsiz sayısı geçen yılın aynı dönemine göre 980 bin kişi artmış. Kayıtlı işsiz sayısı 4 milyon 650 bin kişi. Sorarım size: Özelleştirme yaptınız, yerine ne yaptınız? İstihdamı artırmak üzere ne yaptınız? Yandaşlara teşvik vermekle, ihalesiz iş vermekle olmuyor artık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun.
YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Kör gözüm parmağına sokar gibi, şatafat bir yana, insanlar aileleriyle birlikte ölmeyi tercih ediyor. Ölenler rakam değil, sayı değil, insan. Arka arkasına intihar eden insanlara bakın, şov yapmıyorlar, protesto yapmıyorlar, hayatlarından vazgeçiyorlar. Parayı pulu, borcu harcı geçtik, insanlıktan umutları kalmamış. Acaba çocuklarının hayatına kıyan babanın yerine kendinizi koyup bir düşündünüz mü? Bir anne ne zaman umudunu yitirir, bir baba ne zaman çaresiz kalır? Empati yapmak bu kadar zor olmamalı. Vatandaşın sesi bizim kulaklarımıza geliyor, kriz dalga dalga yükseliyor. Çekin elinizi kulaklarınızdan, sokağın sesini dinleyin. Ne diyor duyuyor musunuz, ne diyor dinliyor musunuz? Ne yapsanız örtemiyorsunuz, kral çıplak! (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)