GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:21
Tarih:21.11.2019

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bakınız, sadece bir buçuk yıl önce, 21 Mart 2018'de çıkan kanun Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye Futbol Federasyonu ve bağımsız spor federasyonlarına tescil olmuş olan ve Türkiye'de faaliyette bulunan spor kulüpleri ve sportif alanda faaliyette bulunan sermaye şirketleri tarafından sporculara ödenen ücretlerden tevkif edilerek ilgili vergi dairesine kanuni süresinde beyan edilen ve ödenen gelir vergisi tutarlarının amatör branşlardaki altyapı harcamalarında harcamak koşuluyla, kulüplere ret ve iade edilmesini düzenliyordu. İade uygulamasını getiren AK PARTİ'si, bir buçuk yıl geçmiş üzerinden, şimdi bu uygulamayı kaldırmak isteyen yine AK PARTİ'si.

Mevzuatı sürekli değiştiremezsiniz. Kanun teklifinin Komisyon görüşmelerine konuk olarak gelen Kulüpler Birliği temsilcisi, uygulamaya karşı olduklarını, altyapı yatırımlarının olumsuz yönde etkilenmemesi için iadenin devam etmesi gerektiğini savunmuştu ve bu taleplerinde sonuna kadar haklılar. Siz bir buçuk sene önce "Amatör sporu destekliyoruz." reklamını yapın "Spor kulüplerine müjde" başlıklarını attırın, adamlar yatırımlarını, gelir giderlerini ona göre yapsın, sonra da "Para bize lazım, size vermekten vazgeçtik." deyin.

Değerli milletvekilleri, ne yazık ki futbol, transfer merkezli bir oyun hâline geldi. Kulüplerin transfer yarışı, son yıllarda, saha içi rekabeti gölgede bıraktı. Birden fazla talibi olan futbolcuyu renklerine katan kulüpler bunu zafer gibi kutladı. Başkanlar, yöneticiler, transfer ettikleri futbolcularla hatırlanır oldu. Bu anlayış, yöneticileri, tribünlerin istediği isimleri transfer etmeye yönlendirdi. Böylece, ipin ucu bir daha yakalanmamak üzere kaçtı. Taraftarlar, yeni transferleri karşılamak için havalimanlarını stadyuma çevirdi. Yapılan transferlerin kulübe maliyeti unutuldu. Camialar, parasını almadan antrenmana veya maça çıkmak istemeyen oyuncularla tanıştı. Hatta kulüpler, kadro dışı bıraktığı oyunculara milyonlarca dolar tazminat ödemek zorunda kaldı. Bu durum, çoğu zaman, Türk futbolcuları için Futbol Federasyonuna, yabancı futbolcular için de FIFA'ya yansıdı. Yaşanan ekonomik kriz sonrası ülkemizin en büyük kulüpleri UEFA yaptırımlarıyla karşılaştı. Avrupa kupalarından menedilmelerinin yanı sıra, bulundukları ligde puan silme, transfer kısıtlamaları gündeme geldi. Kısaca, yüksek faizli banka kredileri, kaosu krize çevirdi. Bankalarla yapılan anlaşmalarla borçlar yeniden yapılandırıldı.

Burada bir hususu da söylemeden geçemeyeceğim. Yapılandırmayla, Türkiye Futbol Federasyonunun yürürlüğe koyduğu lisans talimatları gereği, her kulübün kendi finansal verilerine göre oluşturulmuş harcama limitleri var. Bir kulüp bu limitlere uysun, diğeri uymasın ama göz yumalım olmaz. Bu haksız rekabeti doğurur ki buna da tepkisiz kalamayız.

Yaşanan ekonomik kriz ve hovarda transfer politikası sonucu birçok Anadolu kulübü kapısına kilit vurdu. Gaziantepspor, Mersin İdman Yurdu, Malatyaspor ve Orduspor gibi bir dönemin güçlü takımları sadece tarih sayfalarında ve anılarda yer alıyor. Bursaspor, Eskişehirspor ve Altay 1. Lig'de, Samsunspor 2. Lig'de, Karşıyaka da 3. Lig'de var olma mücadelesi veriyor. Zor duruma düşen kulüp yöneticileri, borçlarını ödememek için hayalî temlikler veriyor ki gerçek alacaklara sıra gelmesin. Bu ekonomik transfer dengesini kuramayan kulüp, ligden düştüğü anda ya kapanıyor ya da kısıtlamalardan dolayı kafasını kaldıramayıp kendisini BAL ligine kadar düşürebiliyor, hatta mahkemeler, dernekler masası kulüp yönetimlerine el koymak zorunda kalıyor.

4 büyük kulüp ise borç sarmalını yeni kredilerle eritmeye çalışıyor. Fenerbahçe 3 milyar 700 milyon lira, Galatasaray 3 milyar 200 milyon lira, Beşiktaş 2 milyar 600 milyon lira, Trabzonspor ise 1 milyarlık borç yüküyle boğuşuyor. Toplam borcu 10 milyarı bulan 4 büyük kulüp asıl mücadeleyi borçlarını ödeyebilmek için yeni kaynak ararken veriyor. Oyuncuların, hangi bütçeye, kaç paraya, nasıl ve ne şekilde satın alınacağı üzerinde çok da durulmuyor. Kulüplerimizin transferleri hangi mantık ve bütçeyle yaptıklarını incelemek ve irdelemek gerekiyor. Yapılan transferler önemli bütçeler gerektiriyor. Bu bütçeler nereden ve nasıl sağlanıyor, nasıl finanse ediliyor? İşin finansal kısmı bir yana, kulüplerin transfer ettikleri oyuncular ne ölçüde onların dertlerine çare olacak? Transfer edilen oyuncu yeni takımında ortaya ne performans koyacak? Hayal kırıklığı mı yaratacak, yoksa yeni ufuklar mı açacak? Transfere harcanan paralar, içinde yaşadığımız ekonomik kriz ortamında gerçekten düşündürücü. Transfere harcanan milyonlarca euro, akla bu paraların nasıl ödeneceği sorusunu da beraberinde getiriyor. Gerçekten de hiçbir fayda-maliyet analizi yapılmadan ve finansman kaynağı bulunmadan transfere oluk gibi akıtılan bu paralar kulüplerimizin başını fena hâlde ağrıtıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın Sayın Milletvekilim.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Teşekkür ederim.

Son olarak, spor kulüplerimiz ayağını yorganına göre uzatmayı öğrenmeli, gelir gider dengesini gözeten transfer politikalarını hayata geçirmeli ve ülke futbolu için olmazsa olmaz olan altyapıya gereken önemi vermelidir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)