| Konu: | Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 21 |
| Tarih: | 21.11.2019 |
MENSUR IŞIK (Muş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin 45'inci maddesi üzerine partim adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanun teklifiyle, iktidarın yaşanan ekonomik krizin faturasını ve sermayenin maliyetlerini toplumsallaştırma politikasının en belirgin örneğini yıllardır uyguladığı vergi politikalarından okumak mümkündür. Bunun en bariz örneğini ise yandaş firmaların vergi borçlarını ya tamamen ya da büyük oranda silmesiyle göstermektedir.
Var olan adaletsiz vergi yüküne, daha doğrusu sermaye sahiplerini koruyan vergi politikalarına karşı yapılması gereken, kapsamlı bir vergi reformunun acil bir biçimde hayata geçirilmesidir. Bu temelde, başta gelir ve servet vergisi olmak üzere tüm vergi alanı toplumun menfaatine göre yeniden düzenlenmelidir. Yapılacak düzenlemeyle az kazanandan az, çok kazanandan da çok vergi alınması gerekmektedir ama AKP'nin son yıllardaki uygulamalarını bir bütün olarak gözden geçirdiğimizde, maalesef kendisine ihtiyaç olan yasa neyse onu bir paket olarak önümüze getirmektedir yani önce fiilî olarak ihtiyacı ne varsa hareketini, faaliyetini yürütüyor, daha sonra buna dair yasa teklifi ortaya çıkarıyor, tıpkı Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminde olduğu gibi. Kaç yıl önce -hatırlarız- AKP'nin küçük ortağı MHP'nin lideri Sayın Bahçeli tarafından "Zaten siz uyguluyorsunuz her şeyi, istediğiniz gibi yapıyorsunuz, gelin, bu işin adını koyalım ve bunu yasal bir formata eriştirelim." denildiği gibi, bugün de aynı durum o şekildedir. Biraz önce bizim partimizin değerli milletvekili Sayın Gergerlioğlu AKP için "adalet ve kalkınma" değil de "zulüm ve kalkınma partisi" dedi. Gerçekten de, sevgili arkadaşlar, değerli milletvekilleri; az bile söyledi bizce. AKP, Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin gelmiş geçmiş en büyük yolsuzluk operasyonlarına maruz kalmış ve yolsuzluğu yapan siyasal partisi olarak tarihe geçmiştir. AKP, aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin en büyük yasakçı zihniyetini uygulayan parti olarak tarihe geçmiştir. AKP, tarihin en büyük irade gasbını yapan siyasal parti olarak da tarihe geçmiştir.
Şimdi bize diyorlar ki: "Sizin belediyelerinizde şu suçlar, bu suçlar oldu diye kayyum atanmaktadır."
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; durup dururken bizim belediyelerimiz 2016 sonrası hangi suçu işledi de aniden bir gece yarısı İçişleri Bakanlığının kararıyla 94 belediyemize kayyum atandı birkaç gün arayla. Durup dururken ne oldu da aniden 2016 sonrası süreçte, 2017'de ve özellikle 2016'nın sonlarında yüzlerce Kürt kurumu, Kürt derneği, Kürt vakfı, Kürt basın-yayın organı, Kürtçe basın-yayın organı aynı şekilde kapatıldı? Demek ki AKP yeni bir formata girdi. Yasakçı zihniyet, tekçi zihniyet ve âdeta faşizan bir zihniyetle Kürtlere özellikle ve bütün mahallî kesimlerin üzerine bir baskı politikasını uyguladı.
Değerli arkadaşlar, bugün, 21 Kasım 2019, tam on beş yıl önce Mardin'de Kızıltepe'de 12 yaşındaki Uğur Kaymaz, babası Ahmet'le beraber 13 kurşunla katledildi. Ve Uğur'u 13 kurşunla katleden polis memurları, failler AKP iktidarı tarafından hiçbir zaman, hiçbir şekilde yargı önüne çıkarılmadı değerli milletvekilleri. Bu katliamdan birkaç gün sonra ne oldu biliyor musunuz? Bu katliamdan birkaç gün sonra bu faillerin, bir polis memuru için Türkiye'nin belki de en gözde yerlerine, en güzel yerlerine âdeta ödüllendirilmişçesine tayinleri çıkarıldı. Bu sanıklar hiçbir şekilde doğru düzgün ceza almadı değerli milletvekilleri. İşte, AKP'nin tarihi Uğur Kaymaz dosyasındaki durumla eşdeştir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)