| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 23 |
| Tarih: | 27.11.2019 |
MUSA PİROĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, ben de sözlerime Türkiye sosyalist hareketinin önemli önderlerinden Teslim Töre'yi saygıyla anarak başlamak istiyorum.
Malum, polisler üzerine, polislerin yaşam tarzı, maaşları ve iş koşullarını düzeltmek üzerine görüşülüyor ve muhtemelen bütün polis memurları kulağını, gözünü dikmiş burayı dinliyor ama polisler kadar gözünü, kulağını Meclise dikmiş, çıkacak bütçeyi bekleyen başkaları da var. Bunlar ne zaman hakkını arasa, ne zaman özgürlük, emek ya da hak mücadelesine girse karşısında polis barikatını gören çoğunluktan oluşuyor. Bunlar kimler? Bunlar işçiler, her grevde grevi yasaklanan, direnişi ya patron zoruyla ya devlet zoruyla dağıtılan işçiler; emekliler, yoksulluk ve sefaletin dibinde gezen emekliler; emeklilikte yaşa takılanlar, KHK'liler ve bu ülkenin çoğunluğu, aynı zamanda engelliler yani yaklaşık 6 milyon engelli. Bunlar bu bütçeden, önümüzdeki günlerde görüşülecek bütçeden kendilerine yönelik bir şeyler çıkmasını bekliyorlar.
Ben, buradan, peşinen, bekleyiş hâlinde olan bu 65-70 milyona şunu söyleyeyim: Bu Meclisten bu çoğunluğun beklediği hiçbir şey çıkmayacak çünkü bu Meclisin çoğunluğunu oluşturan iktidar partisi yoksulların ve işçilerin çıkarlarını temsil etmiyor. Ben geçen sefer bunu söylediğimde itiraz edilmişti. Bir tane talebim vardı, dedim ki: Asgari ücret üzerindeki -işçilerin ödediği- vergiyi kaldırın. Asgari ücret görüşmeleri gelecek, vergi yasaları geldi ama biz biliyoruz ki hiçbiri yapılmayacak. Tam tersi yapılıyor çünkü bu Hükûmetin, bu Meclisin çoğunluğunun sözcüleri, örneğin yoksullukla en iyi mücadele eden partinin kendileri olduğunu söylüyor. Ne zaman? İnsanların yoksulluktan kafasına silah dayadığı, insanların yoksulluktan siyanür içtiği, insanların yoksulluktan intiharı seçtiği bir dönemde söylüyor.
Benim önerim şu: Sözcülerinizi uyarın, halkı infiale getirecek, halkın bu çilesini, bu ızdırabını görmezden gelen açıklamalar yapmaktan vazgeçsinler. Sadece sözcüler yapmıyor, Cumhurbaşkanı da aynı yerde duruyor, diyor ki: "Emeklilere insanca yaşayacak ücret verdik." Ne kadarmış? Bin lira yapmışlar.
Peki, ben size biraz rakam vereyim, bu bin liranın insanca yaşam ücretine eşit olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanına dair rakamlar vereyim: Saray günde 1,8 milyon lira harcıyor, örtülü ödenekten kimsenin haberi yok, personelin masrafı 106 milyon lira -bu personelin içinde 100-150 tane arabalı korumaları da var- itibara 36 milyon harcanmış -halkın itibarı yerlerde, intihar ediyor- mutfağa 2,6 milyon harcanmış -emekli bin lirayla insanca yaşıyor deniyor- sağlığa 2,7 milyon harcanmış, temizlik için 3,2 milyon harcanmış.
Benim sorum basit: Eğer emeklinin aldığı bin lira insanca yaşam ücretiyse sarayın bu harcamaları nece yaşam ücretidir? Hangi dünyada ya da hangi gezegende yaşıyor ki emeklinin bin lirasını insanca yaşam ücreti olarak görüyor?
AKP ne yapıyor? Motorlu taşıtlar vergisine yüzde 22,5; köprü geçişlerine yüzde 47, una, makarnaya yüzde 23, doğal gaza yüzde 29, elektriğe yüzde 30, memura yüzde 4+4 zam yapıyor. Bu bütçeden halkın yararına bir şey çıkma şansı bu nedenle hiç olmadı, olmayacak. Çünkü siz, yardımla geçinen bir yoksulluk istiyorsunuz, yardıma muhtaç bir yoksulluk istiyorsunuz, bizse yoksulluğu kaldırmak istiyoruz. Çünkü bu Hükûmetin Sağlık Bakanı bu ülkenin en büyük hastanelerinin patronu, bu Hükûmetin Turizm Bakanı bu ülkenin en büyük otellerinin patronu; bu Hükûmetin bakanlarının hemen hepsi büyük patronlardan oluşuyor.
Ben bu halka bir tane laf söylemek istiyorum: Yoksulun hâlinden zengin, açın hâlinden tok, sizin hâlinizden bu iktidar anlamaz, anlamayacak da. Tek bir çözüm var: Burayı süpüreceksiniz, yoksuldan, emekçiden, işçiden yana yeni bir iktidar, yeni bir hükûmet kuracaksınız. Bu kurulduğu gün, bu bütçe halkın yararına olacaktır. (HDP sıralarından alkışlar)