| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 28.11.2019 |
MAHMUT CELADET GAYDALI (Bitlis) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; partim ve grubum adına görüşülmekte olan 144 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 13'üncü maddesi üzerine söz almış bulunmaktayım. Sizleri ve kamuoyunu saygıyla selamlarım.
Barış elçimiz Tahir Elçi'nin katledilmesinin yıl dönümünde onu minnet ve rahmetle anıyorum.
Değerli milletvekilleri, Bitlis'in Ahlat ilçesine bağlı Güzelsu (Tapavank) köyünde sağlık ocağı bakımsız olduğu gerekçesiyle doktor muayene işlemlerini son iki yıldır caminin bahçesinde bulunan taziye evinde gerçekleştirmektedir.
Doktor köye on beş günde bir gelmekte, köy insanlarının sağlıktan yararlanma hakları devletin yetersizliği yüzünden ellerinden alınmaktadır.
Sağlık ocağının tamirat ve tadilatından kaçınan zihniyet şehir hastanelerini nasıl yönetebilecek?
Yine, Adilcevaz'a bağlı Yarımada, Akçıra ve Kavuştuk köylerinde aşılar camide yapılmaktadır. Yoksa verilen mesaj "Biz de bu aşının tutacağına zaten inanmıyoruz ama camide yapılırsa belki tutar." mı demek istiyorsunuz?
Bunlar bize gelen şikâyetlerden sadece birkaç tanesi; eminim, daha bir sürü vardır. Büyük devlet büyük hastaneler kurmakla olmaz. Büyük devlet, mezradan köye, ilçeden ile tüm insanların sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkıda bulunmakla olunur. Kırsal alandaki sağlık ocakları sağlık sisteminin kılcal damarlarıdır. Malum, kılcal damarlar hücreleri besler ve sağlıklı bir bünye inşa eder.
Sağlık ocakları neden onarılıp fonksiyonel hâle getirilmiyor ve bir iki insana buralarda istihdam sağlanmıyor?
Değerli milletvekilleri, maalesef içinde bulunduğumuz yönetim anlayışıyla ülkeyi şirket gibi yönetme idealini gerçekleştiren, doğayı ve ekolojik yaşamı da tarumar etmiştir. Bilindiği üzere, 2013 yılında Elektrik Piyasası Kanunu yürürlüğe girdiğinde yasanın geçici 8'inci maddesiyle, özelleştirme kapsamına alınan termik santrallere rehabilitasyon ve filtrasyon sistemi kurulmasının üç yıl ertelemesi öngörülmüştü. Daha sonra santrallere çevre yatırımlarını tamamlamaları için 2018'e kadar süre tanındı. Dikkatinizi çekerim, Anayasa Mahkemesi bu kadar uzun süre ertelemeyi aykırı bulmuş ve maddeyi iptal etmişti. Tabii ki Anayasa'yı ve mahkemesini takan kim?
2016 yılında kanunda tekrar düzenleme yapılarak yatırımların tamamlanması için verilen süre Aralık 2019'a kadar uzatılmıştı. Son yapılan düzenlemeyle birlikte bu süreç 2022 yılına kadar uzatılmıştır. Hükûmetin küçük ortağı da "Teknik bir sorundur, hemen gerçekleştirilebilir bir işlem değildir." diyerek destek vermiştir. Buradan iddia ediyorum ki finansmanı hazır ise bu işlemler en geç altı ayda tamamlanabilir. Arabasında sigara içene "Çevreyi kirletiyorsun." diye ceza kesen zihniyet, binlerce insana ve doğadaki canlılara kül ve zehir solutan sermaye sahiplerinin lehine süreyi uzatıp duruyor. Bu, günü kurtarma politikasıdır. Yapılmak istenseydi şimdiye kadar 12 defa yapılabilirdi. Üzerinden tam altı yıl geçmesine rağmen yapılmadı ve hâlâ süreler uzatılıp duruyor.
Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun teklifinin 13'üncü maddesine göre, ihracat tutarını sağlayan ihracatçının iki yıl süreli hususi damgalı pasaport hakkının, ihracatçıların yeni pazarlara girmeleri ve mevcut pazarlarda devamlılıklarını sağlamaları amacıyla dört yıla çıkarılması hedeflenmektedir. Uluslararası rekabet, pasaportun rengine ve süresine indirgeniyor. Bir milletin itibarı, uluslararası camiada pasaportuna gösterilen itibardır. Turgut Özal döneminde İstanbul Arap şeyhlerine parsel parsel sunulurken ben o yıllarda Körfez ülkelerinden birinde çalışıyordum. Bu ülkelere seyahatlerimde benim pasaportum didik didik aranırken Amerikalıların, İngilizlerin, Hollandalıların pasaportlarının sadece kapaklarını gösterdiğine şahit oldum. Meclis gündemini her seferinde böyle meselelerle meşgul etmenin doğru olmadığı kanaatindeyim.
Yapılması gereken çok basit bir işlem; tek bir maddeyle sorunu temelli bir çözüme kavuşturmak mümkün. Eğer ihracatçı gerekli koşulları sağlıyor ise hususi damgalı pasaport hakkı verilir, sağlamıyor ise geri alınır veya verilmez. Bu kadar basit bir çözüme kavuşturmak varken, her dönem bir teklifin içinde yenilik gibi sunmanın manası yoktur. İhracatçı için illa bir şey yapılacak ise üretim destekli politikalar gerçekleştirilmeli, üretimde kalite ve verimlilik ön planda tutulmalıdır.
Sözlerimi Bertrand Russell'ın bir sözüyle bitirmek isterim: "Dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken, aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır."
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)