GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:24
Tarih:28.11.2019

ABDULLAH KOÇ (Ağrı) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle sözlerime Sayın Tahir Elçi'yi rahmetle anarak başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bugün kayyumun tarihine şöyle bir bakmak istiyorum. Kayyum, esasında kelime olarak Medeni Kanun'da düzenlenmiştir. Medeni Kanun'da "Kayyum, tüzel kişiliklerin kendilerini idare etmemeleri durumunda atanır." şeklinde bir hüküm söz konusudur.

Diğer tarafta, yine bu hükme benzer hususlar Anayasa 127'nci maddede ve Belediye Kanunu 45'inci maddede yer almaktadır. Anayasa'nın 127'nci maddesi "Seçilmiş organlar hakkında bir soruşturmanın olması hâlinde İçişleri Bakanlığı kesin hükme kadar görevden uzaklaştırır." diyor ama bütün meclisten bahsetmiyor. Yine, Belediye Kanunu 45'inci madde, başkanlığın boşalması durumunda on gün içerisinde seçime gidilmesi gerektiğini belirtiyor. Ancak 2016 yılındaki değişiklikle "Terör suçlamasından doğrudan atama yapılır." diyor. Bu durumun Anayasa'nın 127'nci maddesi ile 2'nci maddesine tamamen aykırı olduğunu açıkça belirtmek istiyoruz. Neden? Çünkü kayyum uygulamalarıyla meclis feshediliyor, çünkü kesinleşmiş bir suç olmadığı hâlde görevden alınıyor, çünkü "terör" kavramı tartışılan bir kavram olması nedeniyle buna dayandırılıyor. Bunların tamamı Anayasa'nın sert çekirdek hakkı olan demokratik ve hukuk devleti ilkesinin ihlali anlamına geliyor.

Sayın milletvekilleri, Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı bölgeler hep olağanüstü yöntemlerle idare edildi. Şöyle bir iki örnekle ve harita üzerinde göstermek istiyorum: Değerli milletvekilleri, Şark Islahat Planı, 1925; umumi müfettişlik uygulanan iller, 1927-1935; olağanüstü hâl bölge haritası ve olağanüstü hâl bölge valiliği, 1986; AKP'nin geçici güvenlik bölgesi ilan ettiği dönem ve 2016'da kayyum haritasıyla ortaya çıkan harita.

Değerli milletvekilleri, sizce bu haritalar neyi ifade ediyor? 1991 yılına kadar "şaki" diye adlandırmalar yapıldı, 1991 yılından itibaren Terörle Mücadele Yasası'yla -tırnak içerisinde- "terörist" tanımlamasıyla Kürtlerin her türlü talebi bu kanunla örtbas edildi, terörize edildi.

İnsan, aklıyla insandır değerli milletvekilleri. Manipülasyonlarla gerçeklerin üstü örtülüyor, tarihimiz ve insanlığımızla alay ediliyor âdeta. Bu haritalar Kürt sorununun yüz yıldan bu yana devam ettiğinin ve bir kangrene dönüştüğünün fotoğrafıdır. Halkı kandıramazsınız ve haritalar tesadüf değildir. Aynı bölge, aynı iller ama sadece tarihler ve adlandırmalar değişiyor.

Değerli milletvekilleri, 31 Mart seçimlerinde partimiz toplam 65 belediye kazanmıştır. 19 Ağustos 2019 tarihinde Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediyelerimize kayyum atandı ve neredeyse her hafta bu yenileniyor. Son durumdaki verileri özetlersek kayyum atanan belediye sayısı 24, kanun hükmünde kararnameyle alınan belediye sayısı 6'dır. Kayyum uygulamasıyla özellikle eş başkanlık sistemimiz hedef alınmaktadır.

Kayyumlar yolsuzlukla işe başladı. 9 kayyum yolsuzluktan görevden alındı, 55 kayyum cemaatten dolayı görevden atıldı, Sayıştay 58 adet suç duyurusu dosyası teslim etti. Yolsuzluk ve borç miktarı toplamda 6,3 milyar TL civarında değerli milletvekilleri.

Sonuç olarak, 31 Mart 2019 yerel seçimleri sonrasında Türkiye'de yaklaşık 4 milyon 723 kişi seçtiği kişiler tarafından yönetilmiyor. Sayın milletvekilleri, bu iktidar halkımıza demokrasiyi layık görmüyor ve şunu belirtmek istiyorum: Bu halk neden bu kadar sessiz biliyor musunuz? Bu halk sandığın yeniden kurulacağı günü bekliyor, o günü bekliyor bu halk ve günü geldiğinde bu halkın sizleri bu iktidara layık görmeyeceği ortaya çıkacaktır.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)