| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 28.11.2019 |
HAYRETTİN NUHOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun teklifinin 20'nci maddesi üzerine söz aldım; selamlarımı sunarak başlıyorum.
Bu madde, ifade edildiği gibi, kararnameyle İçişleri Bakanlığına bağlanan Sahil Güvenlik Komutanlığının aynı doğrultuda kanunla uyumlu hâle getirilmesinden ibarettir. Bizim verdiğimiz önerge bir kelime değişikliğidir ama değişiklik önergelerinin bugüne kadar kabul edildiğini görmediğim için ben de diğer arkadaşlar gibi sözlerime güncel bir konuyla devam etmek istiyorum.
Ali Kabasakal'ı birçoğunuz hatırlayacaktır, hatırlayamayanlara ben hatırlatmak istiyorum. Beş gün önce İzmir'de eşinin "Pazara çıkalım." dediği Ali Kabasakal; eşine "Sen biraz oyalan, ben hazırlanayım." diyerek banyoya giren ve orada intihar eden Ali Kabasakal. Cebinden sadece 1,5 lira çıktı. Şimdi hatırladığınızı umuyorum. Ondan birkaç gün önce ekonomiden sorumlu bakan, Hazine ve Maliye Bakanı ekonomiyi değerlendirirken ne demişti? "Dünyaya örnek olacak bir noktadayız."
Değerli milletvekilleri, dünyaya nasıl örnek olacağız? Örnek olabilecek pembe tablolara, o tabloları hazırlayanların kendileri inanıyor mu? Bu toplum bu çelişkileri, bu vurdumduymazlığı, bu ağır yükü kaldıramıyor, aynı zamanda bunları hak etmiyor. Türk milleti, gözlerimizin önünde çözülüyor ve bir uçuruma doğru gidiyoruz. Daha geçen hafta bu kürsüden konuşmuş ve toplu intiharlara dikkat çekmiştim. "Münferit olaylar ihtar olamamış, uyandırmaya yetmemiş, bari bundan sonra acil tedbirler alınsın, çareler bulunsun." demiştim. Yaklaşık iki ay önce de gene bu kürsüden yaptığım bir konuşmada "İşsizliğin getirdiği ağır sonuçlar ile ekonomik kriz birleşince toplumun huzuru öylesine bozuldu ki her gün artarak devam eden aile faciaları ve korkunç cinayetler dayanılmaz noktalara ulaşmıştır; sosyal yapı sarsılmış, insanlarımızın psikolojisi de bozulmuştur. Mutlaka çare bulmalıyız." demiştim. Çare arama, çözüm üretme gayreti göremediğimiz gibi "Her şey iyi gidiyor." açıklamaları ailelerin yaralarını daha da büyütmekte, umutsuzluğa, çaresizliğe ve tükenmişliğe sürüklemektedir.
Buradan bir kez daha ikaz ediyorum: Merkezî idareden mahallî idarelere kadar herkes ve her kesim artık uyanmalıdır. Özellikle belediyeler bir acil durum merkezi oluşturarak halka duyurmalıdır; çaresiz kalanlara kısa sürede ulaşmalı, umut kapılarını açmalıdır. Sonrası için de kalıcı çözüm yolları araştırılmalı ve bulunmalıdır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bizler de bu duruma kayıtsız kalamayız, kalmamalıyız. Bütün siyasi partiler önce acil çözüm, sonra da kısa zamanda kalıcı çözüm üreterek Hükûmeti bunları uygulamaya mecbur etmeliyiz. Sadakayla çözüm getirilemeyeceğini; insanların gururlarına halel getirecek, onları incitecek hiçbir davranışta da bulunulmaması, çalışma yaşındaki herkesin üretime katılması gerektiğini hatırlatmak istiyorum.
Acil çözüm olarak benim önerim şudur: Bir ailede iş bulup çalışan hiç kimse yoksa, o aileden bir kişiye, iş temin edene kadar işsizlik ücreti ödenmesini sağlayacak şekilde bir yasal düzenlemeyi burada hep beraber yapalım. Biz her türlü bilgi paylaşımını yapmaya, katkı vermeye hazırız. Umudumu korumak istiyorum ve Meclise saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)