| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 24 |
| Tarih: | 28.11.2019 |
SERPİL KEMALBAY PEKGÖZEGÜ (İzmir) - Değerli arkadaşlar, halkımızın bir sözü var "Çok laf yalansız, çok para haramsız olmaz." diye. Burada da tanık oluyoruz, iktidar partisi, tek adam rejimi savunucuları, bütün televizyonlardan konuşuyorlar, o yetmiyor, bir de Meclis Televizyonunu aynı şekilde kullanmaya çalışıyorlar.
Şunu açıkça burada ifade etmemiz gerekiyor: Türkiye çok kötü yönetiliyor, Türkiye halkları kan ağlıyor. Her bakımdan bu böyle; yoksulluk, işsizlik, intiharlar, ekonomik kriz, kadın cinayetleri, doğa katliamları, hepsi bize alarm veriyor fakat "Çözüme dair ne var?" dersek, iktidar partisinin herhangi bir çözümü yok; sadece algılar üreterek, halkı manipüle ederek bu süreci aşmaya çalışıyor.
Biraz önce burada yargının bağımsız ve tarafsız olduğu söylendi. Yargının bağımlı ve taraflı olduğunu hepimiz biliyoruz. Nereye bağımlı? Saraya bağımlı. Kimden taraf? İktidardan taraf. Bunun pek çok örneğiyle karşı karşıyayız; özellikle partimiz, bunun muhataplarından bir tanesi. Fakat öncelikle, burada Sevgili Tahir Elçi'yi anmak istiyorum ve "Tahir Elçi neden öldürüldü ve neden bu cinayet, bu katliam bugüne kadar aydınlatılmadı?" diye buradan sormak istiyorum. O bir barış elçisiydi; emek, demokrasi ve barış için mücadele ediyordu. Türkiye'deki kutuplaştırıcı ortam sebebiyle bu katliam hazırlandı ve gerçekleşti. Buna benzer pek çok olgu var. Hrant Dink cinayetinden tutalım da 10 Ekim katliamına kadar aslında basit cinayetlerle karşı karşıya olmadığımızı; devletin ve iktidarın, tek adam rejiminin bu katliamlarda "cezasızlık" politikası izleyerek büyük bir pay sahibi olduğunu burada söylemeliyiz.
Türkiye'de aslında "Yoksulluk, yolsuzluk, yasaklarla mücadele edeceğim:" diye iktidara gelen AKP iktidarı bugün hem yoksulluğu büyütüyor, derinleştiriyor hem yolsuzlukları artırıyor hem yasakları çoğaltıyor hem de yalanlarıyla toplumu zehirlemeye çalışıyor.
Bakın, bu katliamların üstüne gidilmediği gibi... Örneğin 10 Ekim katliamında 9 klasörlük delil dosyası var ve bu dosyalar mahkemeden saklandı. Bunu tespit ediyoruz; bunu İçişleri Bakanına, Adalet Bakanına soruyoruz fakat cevap alamıyoruz. Bu 9 klasörde ne vardı? Neden savcılardan saklandı? Neden bu cinayetler, katliamlar aydınlatılmıyor? Bu katliamlardaki payınız nedir? diye sizlere sormak istiyoruz.
AKP iktidarının politikalarına devam edersek; bunların en başında elbette ki, işte, burada da tanıklığını yaptığımız Kamu İhale Yasalarındaki manipülasyon geliyor. Mesela on altı yılda 186 kez bu Kamu İhale Yasası değiştirilmiş. Sırf buna bakarak da zaten aslında nasıl sermayenin çıkarlarını kollayan ve kendi yandaşı bir avuç sermayeyi besleyen bir iktidarla karşı karşıya olduğumuzu görürüz. Peki, bu iktidar ne yapıyor? Bu kürsüden halka gerçekleri anlatmaya çalışan Halkların Demokratik Partisini kriminalize etmeye çalışarak, Halkların Demokratik Partisine yönelik hukuksuz operasyonlarla terörize etmeye çalışarak, her gün operasyonlar yaparak Halkların Demokratik Partisini bloke etmeye çalışıyor, halktan uzaklaştırmaya çalışıyor.
Bakın, 12 Kasımda İzmir'de çok sayıda arkadaşımız gözaltına alındı ve tutuklandı. Jin News ve Mezopotamya Ajansından 2 gazeteci arkadaşımız yirmi dört saat gazetecilik yaptığı hâlde tutuklandı. Şu anda PM üyemiz Bülent Uyguner tutuklandı. Onlarca arkadaşımızı her gün gözaltına alarak, tutuklayarak partimizi bitirmeye çalışanlara ve iktidarlarını bu şekilde sürdürmeye çalışanlara karşı şunu söyleyebilirim ki: Partimiz yılmayacak, mücadelesine devam edecek.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)