GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: CHP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:25
Tarih:03.12.2019

CHP GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Divan üyeleri ve milletvekilleri; Türkiye'de insan hakları ihlalleri araştırma önergesinin gerekçesi -Anayasa madde 98'e göre- Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun 10 Aralık 1948'de ilan ettiği Evrensel Bildirge'den hareketle hazırlanmıştır; Türkiye, 27 Mayıs 1949'da Resmî Gazete'de yayımlayarak iç hukuka dâhil etmiştir.

İnsan hakları bütünlüğü, iktidarların ayrılığı ilkesi demokratik hukuk devletinin temel niteliğidir. Yetmiş yıllık zaman diliminde Türkiye, bunun için, insan haklarına dayanan demokratik hukuk devleti için yoğun bir çaba harcamıştır. 2017 Anayasa değişikliğiyle bu temel ilkeler büyük ölçüde göstermelik hâle getirildi. Bir yandan, OHAL döneminde kararnameler yoluyla alınan önlemler neden, konu, amaç, yer ve zaman yönünden OHAL'le ilgisi bulunmayan alanlara yöneldi; sistematik ve kitlesel, sürekli hak ihlallerine yol açıldı, ölümlere neden olundu, 46 intihar söz konusu. Öte yandan, yürütme ve devlet aygıtlarını tek kişide toplayan OHAL'in Anayasa değişikliyle aldığı şekline bile saygı gösterilmemesi hem yasama tarafından sürekli Anayasa'nın ihlal edilmesi hem yargının -bizzat haklar güvencesi olduğu hâlde- ihlal edilmesi ama daha çok yasama ve yargının yürütme tarafından güdüm altına alınarak hak ve özgürlükler alanının, başta düşünce özgürlüğünden başlanarak ihlal edilmesi, haklar alanında geniş bir ihlaller yelpazesini oluşturmaktadır. Bu açıdan, yürütmenin özellikle Anayasa dışı yol ve yöntemlerle hak ve özgürlüklere müdahale etmesi sadece bir suç oluşturmamakta, aynı zamanda yargı sürecine çok yoğun bir müdahaleyle yargının adil yargılanma hakkına yanıt vermesi olanaksız hâle gelmektedir. Daha genel olarak, yürütme, kolluk güçleri üzerinde kullandığı hiyerarşik yetki ve medya üzerinde kurduğu tekel yoluyla farklı toplumsal katman ve sınıflarla ilgili siyasal aidiyet temelinde ötekileştirici söylemleriyle demokratik toplumun temel öğelerini sürekli aşındırmakta, yurttaşların lekelenmeme hakkından başlayarak hedef gösterme yoluyla yaşam hakkının yok edilişine uzanan geniş bir ihlaller zincirinin doğrudan etkeni olabilmektedir. Siyasal aidiyet nedeniyle Canan Kaftancıoğlu'ndan Selahattin Demirtaş'a kadar, güncel duruma kadar birçok örneği bulunmaktadır. Bu konuda sadece yargısız infaz söz konusu olmamakta; yargı, tümüyle siyasal iktidarın amacı doğrultusunda araçsallaştırılmaktadır.

Eşit yurttaşlık yerine cinsiyet, soy, dinsel inanç ve toplumsal sınıf farklılığı temelindeki söylem ve uygulamalar ötesinde tarihsel, kültürel ve çevresel miras günbegün yok edilmekte, ihlal yelpazelerini genişletmekle sınırlı kalmayıp âdeta birlikte yani kümülatif ihlaller zinciri yaratılmakta; dahası ülke, toplum, devlet üçlüsündeki barış ortamında birlikte yaşam koşullarını bile eğreti hâle getirmektedir.

Özetle, anayasasızlaştırma ve yasasızlaştırma yoluyla yaratılan hukuki olmayan alanlar, ortak yaşam değerleri üzerine örülü toplumsal yapının temel ögelerini de zedelemektedir. Eylemden çok yazı, yazıdan çok söz, sözden çok niyet ve kanaatler hak ihlallerinin nedenini oluşturmakta; bu açıdan katmanlı yaptırımlar ortaya çıkmaktadır. Yargı, âdeta, yargılamak durumunda olduğu alanlardan alıkonulmakta ve esasen yargılamamak durumunda olduğu kesimleri yargılamak zorunda bırakılmaktadır. Bu açıdan, ötekileştirici ve nefret dili içeren söylemler, öte yandan bireysel silahlanma insan yaşamı üzerinde ciddi tehdit oluşturmaya devam etmektedir. Bu alan çocuk haklarından engelli haklarına, kadın haklarından işçi haklarına kadar geniş bir alana, geniş bir yelpazeye uzanmaktadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Bu çerçevede kadınlar açısından 2019'da 300 ölüm, işçiler açısından 2019'da 1.477 ölüm; en üst düzey mahkemeler Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesinin saptadığı ihlal sayısı 614. Bu örnekler giderek uzatılabilir ülkesel açıdan son baca filtresi olayına kadar.

Şimdi, burada söz konusu olan kişilerin yaşam hakkı, yaratılan hukuk dışı alanlarda, sadece "özgür alan" dediğimiz alanlarda değil, toplumsal alanlarda değil, esasen devletin koruması altında olan mahpus yani hapishane alanlarında ortaya çıkmaktadır. Hapishanede, biraz önce zikrettiğim üzere -Selahattin Demirtaş olayı- aslında savaş ortamında bile korunması gereken insan hakları sert çekirdeğinin ihlaline varan olaylar söz konusu olabilmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Kaboğlu.

İBRAHİM ÖZDEN KABOĞLU (Devamla) - Özetle, bireysel ve toplu özgürlükler, sosyal haklar ve çevresel haklar ayrı ayrı ve birlikte, çok yönlü ve sistematik olarak ihlal edilmektedir. Hukuki güvenliğin bulunmadığı toplumda ne sosyal ne de iktisadi güvenlik vardır.

Demokratik hukuk devleti ve haklar toplumu için herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve Anayasa'ya sadakatten ayrılmamak için namus ve şeref üzerine ant içmiş vekiller olarak araştırma önergemizi desteklemenizi diler, hepinize saygılar sunarım. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)