GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:25
Tarih:03.12.2019

İYİ PARTİ GRUBU ADINA BEHİÇ ÇELİK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümü için İYİ PARTİ Grubu adına söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu vesileyle, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü'nü kutluyor, engelli yurttaşlarımıza saygılarımı sunuyorum.

Değerli arkadaşlar, ikinci bölüm olarak bu teklif özü itibarıyla astsubaylıktan subaylığa geçenlerin rütbe ve yaş hadleri ile izinler, trafik hizmet işlemleri, Emniyet ve Jandarmanın sürücü ihtiyacının karşılanması, geçiş üstünlüğüne sahip olan araçlarla ilgili hususlar, 3055 sayılı Kanun'a göre Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanların yakınlarının sağlık giderleri, uzman jandarmaların statüleri, madalya ve ödüllerle ilgili düzenlemeler, 3671 sayılı Kanun düzenlenmesi ve 3671'le ilgili diğer yapılması gereken işlemler ve kamu görevlilerinin yargılanması hakkında onay mercisi, mecburi hizmet süresi, ilaç ve tıbbi sarf malzemelerinin Jandarmada kullanım esasları, uzman jandarmalıktan ve astsubaylıktan subaylığa geçenlerin yaş haddiyle ilgili düzenlemeler, dernek mevzuatına ilişkin hükümler, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'yla ilgili İçişleri Bakanlığına atıf yapan hükümler, göçmen kaçakçılığı, insan ticareti, ad ve soyadı değiştirme işlemleri gibi devam eden hükümleri içermektedir. Bu hükümlerden anlaşılacağı üzere, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının genel işleyişiyle ilgili yeni sisteme intibak, aksayan yönlerin düzeltilmesi, ihtiyaç duyulan hususların giderilmesi, geçersiz olan muayyen hükümlerin çıkarılması teklifin esasını teşkil etmektedir. İlerleyen maddelerde, madde 40'tan itibaren birtakım başka kurumları da düzenleyen hükümler içermektedir.

Değerli milletvekilleri, bıkmadan usanmadan, kanun yapma tekniğini Genel Kurula arz ve şikâyet etmeye devam edeceğiz. Niye bu yapılıyor; anlamış değiliz. Israrla torba kanunla hukuki düzenlemeler yapıp tek bir kanunla birden fazla, bazen 10 kadar kanunda düzenlemeler yapılabilmektedir. Bilindiği gibi, kanunların bir özgül ağırlığı vardır. Hafife alınan bir yasama faaliyeti sonucu doğan kanunların uygulayıcıların elinde etkinliğinden kaybederek konumunu muhafaza edemeyeceği açıktır. Bu itibarla kanun yapma tekniklerinin her platformda, teklif olarak komisyonda, Genel Kurulda hayata geçirilmesi hukuk devleti vasfımızı, demokratik devlet vasfımızı pekiştirecektir. "Kanun yapma" derken hemen aklımıza gelen ilk merhale tabii ki kanun teklifidir. Teklif milletvekillerinden Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gelmekte ve akabinde ilgili komisyonda görüşülmeye başlanmaktadır. Bu uygulama, 24 Haziran 2018 genel seçimlerinden sonra yürürlüğe giren yeni Anayasa hükümleri uyarınca, Türkiye Büyük Millet Meclisinin etkinliğinin azalmasının da bir sonucu olarak kendini göstermektedir; yani otokratik rejimin Parlamento hukukunu yerle bir etmesinin bir sonucudur. Güçlü Parlamento; güçlü hükûmet; güçlü, bağımsız ve tarafsız yargı için otokratik rejimin terk edilmesi şarttır. Aksi hâlde, devletimizi çağdaş hukuk, demokrasi ve ahlak normlarına oturtmamız imkânsız olacaktır. Bu aşiret düzeninin terkinden sonra iyileştirilmiş parlamenter sistem herkes için tatmin edici olacaktır. Sağduyu sahibi herkesi, anayasal düzen için, sorumluluğa davet ediyoruz.

Değerli milletvekilleri, 144 sıra sayılı Kanun Teklifi'nde önemli ölçüde teknik düzenlemeler yapıldığı görülmektedir. Ağırlıklı olarak İçişleri Bakanlığına, Emniyet Genel Müdürlüğüne, Jandarmaya, Sahil Güvenliğe ilişkin yeni bağlılıklara uyum sağlayan hükümlerle doludur; dolayısıyla, İçişleri Bakanlığı bir kolluk bakanlığı yüzüyle burada kendini göstermektedir. "İçişleri Bakanlığı" deyince kamuoyunda da böyle bir izlenim olduğu bilinir, hâlbuki tam olarak böyle değildir. Bakanlık, mülki makamlar eliyle, nüfus ve vatandaşlık hizmetleri eliyle, göç idaresi hizmetleri eliyle, belediyeler ve özel idareler eliyle, muhtelif vakıflarla ve derneklerle vatandaşın hizmetini gören büyük bir bakanlıktır ancak son düzenlemeler esnasında, İçişleri Bakanlığında bulunan Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün lağvedilmesi büyük bir hata olmuştur. Çevre ve Şehircilik Bakanlığında ihdas edilen Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü, sureti haktan görünen bir birim olarak işlevselliğini asla sağlayamamaktadır; kaldı ki mahallî idarelerin denetim, inceleme ve soruşturma yetkisi hâlâ İçişleri Bakanlığı uhdesindedir. Bu bozuk ve kusurlu uygulama İçişleri Bakanlığının prestijinde de olumsuz bir etki bırakmıştır.

Değerli arkadaşlar, büyükşehir belediyeleri hakkında 2012 yılında çıkarılan 6360 sayılı Kanun'la Türk yerel yönetim düzeni de tam bir keşmekeşe sürüklenmiştir. Bütünşehir uygulamasıyla belirtilen yetkiler il mülki hudutlarına teşmil edilmiş ve bütün köylerin köy vasıfları ortadan kaldırılmıştır. Burada federasyon arayışında olanlara hatırlatmak isterim ki millî hassasiyetimizin sınırlarında gezmekten vazgeçin. Yine hatırlatırım ki bu meşum düzeni değiştirin.

Yine arkadaşlar, bir diğer konu da Plan ve Bütçe Komisyonunda İçişleri Bakanlığı bütçesi görüşülürken arz ettiğim sivil savunma konusudur. Sivil savunma, yurt savunmasında barış döneminde olası iç ve dış tehditlere -büyük yangın, sel, deprem, NBC patlaması gibi- topyekûn hazırlıklı olabilmektir. Tüm maddi ve manevi millî güç unsurları tespit edilerek kayıt altına alınabilmektedir. Millî Müdafaa Mükellefiyeti Komisyonu iller ve ilçelerde kurulu olarak karar alıp yükümlülükleri önceden tebliğ eder. Savaş zamanında tahliye ve kabul bölgelerinin gerekleri, sivil savunma birliklerinin faaliyetleri, oluşabilecek can ve mal zararlarının en aza indirilmesi sivil savunmanın esasını teşkil etmektedir.

Şimdi, diğer taraftan, AFAD yönetimi kurularak afetlere ve olağanüstü şartlarda iltica hareketlerine karşı bu Başkanlığı kullanıyoruz, doğrudur ama sivil savunmayı tam anlamıyla karşılamaktan uzaktır. Dolayısıyla mülga 7126 sayılı Yasa'nın söylediğim hususlarda canlandırılması millî varlığımız açısından önem arz etmektedir.

Değerli milletvekilleri, valilik müessesesi önemli bir müessesedir. AK PARTİ hükûmetlerince fonksiyonel olarak valilik müessesesi de dönüştürülmüştür, âdeta partizanlığın merkezi hâline getirilmiştir. Valilik makamı aslında vatandaşın hacet kapısıdır. Arayan, gelen her yurttaş sevgiyle saygıyla burada karşılanır, talepleri dinlenir ve hakkı teslim edilerek uğurlanır. Bunu, bu geleneği asla terk etmememiz gerekir. Fonksiyonel değişimden bahsettim. Şunu arz etmek isterim: Valilik, fakir, düşkün vatandaşı koruyan, kollayan bir makamdır; şefkat ve merhamet mercisidir; işsizliği azaltır, gerektiğinde rızık kapısıdır. OSB'ler, sanayi siteleri hep bu makam eliyle yürürlüğe konur, tarımsal kalkınmaya katkı yapar, fakir çocukların tahsiline destek verir ama şu anda dönüştürülmüştür.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Çelik.

BEHİÇ ÇELİK (Devamla) - Sayın Başkan, teşekkürler.

Bu makamı işgal edenlerin yani valilerin kendilerine statü olarak eş değer olan makam sahipleriyle maaş ve ücret skalasını yeniden gözden geçirmek ve düzenlemek de önemlidir diye düşünüyorum.

Bu vesileyle söz konusu 144 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin ikinci bölümüyle ilgili tümü üzerinde görüşlerimi bu şekilde belirtiyor, hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)