GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:25
Tarih:03.12.2019

YASİN ÖZTÜRK (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü; engellilerin sorunlarını anlamak, çözüm getirmek ve engellerini kaldırmak üzere ilan edilen bir farkındalık günü.

Engellilik; görmemek, duymamak, yürüyememek, konuşamamak ya da bir fonksiyon kaybı olarak görülse de asıl engel duyarsız, bilinçsiz yaklaşımların getirdiği ön yargılardır. En büyük engel ise engellenmektir; her engelli kendisine imkân verildiği takdirde topluma diğer insanlar kadar yararlı olabilir.

Engeli aşmanın yolu eğitimden geçer; yetersizliği engele dönüştürmeyi önleyen, engelli bireyi kendine yeterli hâle getirerek toplumla kaynaşmasını ve bağımsız, üretici bireyler olmasını destekleyecek becerilerle donatan özel eğitim verebiliyorsak engelin en yüksek basamağını aşmaya başlarız. Bu aşamada en önemli görev, özel eğitime ihtiyaç duyan kardeşlerimize eğitim veren rehabilitasyon öğretmenlerine düşmektedir ancak ne yazık ki engelli kardeşlerimize eğitim veren bu öğretmenlerimiz de iktidar engeline takılmakta, atamaları yapılmamaktadır.

Bu farkındalık gününde diyorum ki özel insanların önündeki her türlü engeli birlikte aşalım, eğitimlerindeki en büyük yardımcıları rehabilitasyon öğretmenlerinin atama sorunlarını da bu vesileyle dikkate alalım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 30'uncu maddesi, Jandarma teşkilatında disiplin ve soruşturma usullerini düzenleyen lafzi değişikliklerden ibarettir. Aslında, 4678 sayılı Kanun'la sözleşmeli astsubaylar, 3269 sayılı Kanun'la uzman erbaşların disiplin usullerinin düzenlemesi yapılırken olması gereken bir değişiklik şimdi Meclisin gündemine getirilmekte, Meclis şeklî düzenlemelerle oyalanırken çözüm bekleyen asıl sorunlar rafa kaldırılmaktadır.

Maddeyle doğrudan ilgisi olmasa da asker içerikli bir mevzuat düzenlemesi görüşülürken dile getirmek istediğim bir sorun var, daha doğrusu bir talep ve beklenti. 2016 yılında Kara Kuvvetleri Komutanlığının dış kaynaktan temin yoluyla açtığı sınavı kazanan, kursiyer eğitimini tamamlayan, güvenlik soruşturmaları biten ve bir türlü nasıpları yapılamayan 12'nci dönem Kara Kuvvetleri Komutanlığı astsubay adayları ve aileleri kazanılmış haklarına kavuşabilmek için iktidarın seslerini duymasını beklemektedir.

FETÖ denilen ihanet şebekesinin özellikle sızma girişiminde bulunduğu en önemli kurumsal yapı güvenlik bürokrasisi olmuştur. Emniyet Teşkilatı ve Türk Silahlı Kuvvetlerine yıllar içinde yerleşme planı yapan suç örgütü, polis ve askerî yapımıza kurumsal anlamda zarar vermekle birlikte geçmişte en güvenilir kurumlar arasında sayılan bu iki gücün saygınlığına da zarar vermiştir.

Devlet, 15 Temmuz sonrasında bütün kurumlara sızmış olan bu yapıyı temizlemek amacıyla haklı bir refleks gösterse de ancak acele ve hızla hareket edilerek alınan bu kararlar ve tedbir amaçlı çıkarılan kanun hükmünde kararnameler kurumsal hafızayı yok etmekle birlikte, suçlu ve suçsuzun aynı "temizlik" mantığıyla cezalandırılmasına neden olmuştur. İşte, 960 kişi olan bu 12'nci dönem astsubay adayları da bu kapsamda kanun hükmünde kararname mağduru olmuşlardır. 669 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle harp akademileri, askerî liseler ve astsubay hazırlama okulları kapatılmıştır. Bu okullarda okuyan öğrenciler uygun okul, fakülte ve yüksekokullara naklen kayıt yaptırmışlardır. Görevde bulunan ve FETÖ'yle irtibatı, iltisakı veya üyelik ilişkisi bulunduğu tespit edilen astsubay, subay ve diğer askerî personel de yine çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle ihraç edilmiştir.

Bir kanun hükmünde kararname de 29 Ekim 2016 tarihinde temin faaliyeti tamamlanmamış olan subay, astsubay ve sözleşmeli subay, astsubay alımının iptaline ilişkindir. Ancak çıkarılan bu 3 kanun hükmünde kararname, 12'nci dönem astsubay adaylarının durumuna uymamaktadır. Bu kişiler askerî okul öğrencisi olmadığı için bir okula yerleştirilmemiştir, görevde olmadıkları için ihraç da edilememiştir. 29 Ekim 2016 tarihi itibarıyla sınav, kurs, eğitim ve güvenlik soruşturmaları bitmiş, temin sürecini çoktan geçmiş, atama bekler duruma gelmişlerdir.

Kanun hükmünde kararnamelerin kendi içinde bir çelişkisi de bu 960 kursiyerden 56'sı uzman çavuşluktan astsubaylık kursuna katılan kişilere ilişkindir. Bu kişiler hâlâ uzman çavuşluk yapmaya devam etmekteler, hatta bir kısmı Barış Pınarı Harekâtı'nda görevlerini yapmışlardır. Bu kişiler de astsubaylık kursunu başarıyla bitirmelerine rağmen rütbelerini alamamışlardır. Hukuken önlerinde hiçbir engel olmayan, kazanılmış hakları olan bu gençler üç buçuk yıldır mağduriyetlerinin giderilmesini beklemektedirler.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Tamamlayabilir miyim Başkanım?

BAŞKAN - Tamamlayın.

YASİN ÖZTÜRK (Devamla) - Askerî personel olacak şekilde bütün kurslarını alarak eğitimini tamamlamış, bütün güvenlik aşamalarından geçerek ataması yapılmaya hak kazananların mağduriyetlerinin giderilmesi devletin mali gücü, yükümlülükleri ve hukuki açıdan düzenlemeye muhtaç bir durumdur. Bu mağduriyet, telafi niteliği taşıyan bir kanun hükmünde kararnameyle bir an önce giderilmelidir.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)