| Konu: | 21/11/2019 Tarihli ve 7193 Sayılı Dijital Hizmet Vergisi ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 05.12.2019 |
MEHMET NACİ BOSTANCI (Ankara) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
VELİ AĞBABA (Malatya) - Sayın Bostancı, Allah kolaylık versin, durumun zor.
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, rica ediyorum...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah kolaylık versin, zor...
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Veli Bey, maşallah sesiniz son derece gür.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, sükûnetle dinleyelim.
Buyurun Sayın Bostancı...
VELİ AĞBABA (Malatya) - Allah kolaylık versin.
BAŞKAN - Sayın Ağbaba, rica ediyorum...
ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Elbette dinleyeceğiz arkadaşlar, dinleyeceğiz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Ya, yalama olmuş, konuşmasa duramaz ki.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Öncelikle birkaç hususa açıklık kazandırmakta fayda var. Özgür Bey, zor bir tercihte yanlış kara" aldığımızı beyan ettiğimi söyledi, benim ağzımdan "yanlış bir karar" çıkmadı. "Zor bir tercih çerçevesinde davrandığımız" çıktı, "yanlış" "doğru" şeklinde bir değerlendirme söz konusu değil.
Hayat zaten böyle değildir Özgür Bey. Hayatta öyle kararlar almak durumundasınızdır ki -hem kişisel hayatınızda hem de kamusal hayatta- lehte ve aleyhte unsurları masanın üzerine koyarsınız, bakarsınız, bir mukayese yaparsınız ve o çerçevede bir karar almak durumundasınızdır. Kararı kim alır? Kararı o soruyla muhatap olup cevap vermek durumunda olanlar alır. Bu soruya muhatap olan ve cevap vermek durumunda olan elbette ki burada AK PARTİ Grubuydu, Cumhur İttifakı'ydı, MHP Grubuydu. Sizin öyle bir sorumluluğunuz yok.
AHMET KAYA (Trabzon) - Olur mu öyle şey?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Şu bakımdan yok: Karar almaktan bahsediyorum, bir kararı, bir teklifi Meclise getirmekten bahsediyoruz. Elbette hepimizin sorumluluğu var. Benim kastım, bir karar almak.
VELİ AĞBABA (Malatya) - "Parmağımız fazla." diyor.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Biz, bu termik santrallere ilişkin olarak lehte aleyhte unsurları masanın üzerine koyduk, müzakereler yaptık; Milliyetçi Hareket Partisinin değerli milletvekilleriyle de yaptık, komisyonlarda yaptık, muhalefetin kıymetli vekilleriyle yaptık.
İLHAMİ ÖZCAN AYGUN (Tekirdağ) - Kahramanmaraş milletvekili olmak istemezdim.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bu konunun çok farklı veçheleri olduğunu hepimiz biliyoruz. İşin bir tarafında, kesinlikle çevreye ilişkin hassasiyetler vardır. Bundan biz de haberdarız, biliyoruz. İşin diğer tarafında, Türkiye'nin yerli enerji üretimine, istihdama, çalışan insanlara, bunları satın almış olan insanların bankalara olan borçlarına ilişkin bir başka kompozisyon vardır.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Teşvik veriyorsunuz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Sonuçta 13 tane santralden bahsediyoruz, burada çalışan insanlardan bahsediyoruz, buraların sahibi olan insanların bir sözleşme çerçevesinde bankalara olan borçlarından bahsediyoruz, bunun bir zincir etki çerçevesinde farklı çevrelere doğuracağı maddi ve moral maliyetlerden bahsediyoruz. Evet, elimizin bir tarafında insanların hayatına, sağlığına, sıhhatine ilişkin hassasiyetler çerçevesinde bir perspektif, diğer tarafında da orada çalışan insanların istikbali, geleceği, Türkiye'nin yerli elektrik üretimi ve nihayetinde borçlar çerçevesinde teşekkül eden bir durum var. Zor karar dediğimiz husus bu. Peki, biz ne yapmışız bu zor kararla ilgili? Müzakere yapmışız bakın. İnsanlar kurşun asker değil, siz de söylediniz, ben de altını çiziyorum, burada hiç kimse kurşun asker değil. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Arkadaşlar, hamasete gerek yok. Biz, bu işleri müzakere ederken bu gruptan, MHP'den, muhalefetten itiraz eden arkadaşlar oldu doğru, her gruptan oldu.
ALİ FAZIL KASAP (Kütahya) - İtiraz etmedik. Sözlerin hepsini toplayıp en güzeline tabi olmanız gerekiyordu.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Yine çok farklı gruplardan bu işin lehinde olan unsurlara ilişkin değerlendirmeler yapanlar oldu. İnsanlar farklı gerekçelerle bunu müzakere ettiler. Zaten bir müzakere niye yapılır? Eğer ortada matematik kesinlikte bir durum varsa müzakereye gerek yok. "3X3=9"dur; herhangi bir şekilde müzakere etmezsiniz. H²O, sudur; bu, müzakere edilmez. Eğer flu bir durum varsa, farklı kesimlerin çıkarlarına ilişkin kamusal otorite bir karar almak durumundaysa bunu müzakere edersiniz.
Biz niye müzakere ettik, niye insanların fikirlerine müracaat ettik? Çünkü farklı fikirleri vardı; AK PARTİ'de de vardı, MHP'de de vardı, itiraz edenler vardı ama sonuç olarak -partilerin nasıl çalıştığını siz de biliyorsunuz- çoğunluk bir karar alır, parti disiplini çerçevesinde insanlar bu karara uyarlar. Siz uymuyor musunuz? Sizin hepiniz aynı şekilde mi davranıyor?
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Biz vicdanımızla davranıyoruz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Aynı şekilde düşünüp aynı kararın arkasında aynı...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ ŞEKER (İstanbul) - Biz vicdanımızla karar veriyoruz.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Öyle yapmıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Bostancı, devam edin.
Değerli arkadaşlar, lütfen sükûnete davet ediyorum hepinizi.
Buyurun Sayın Bostancı.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şimdi, bu teşekkür mevzusu konuşuluyor ya, teşekkür eden arkadaşlarımız geçmişte de itiraz etmişlerdi ama parti disiplini çerçevesinde kullanacakları oy belliydi. Siz farklı mı davranıyorsunuz? Kesinlikle farklı davranmıyorsunuz. Siz de farklı fikirler ifade ediyorsunuz ama sonuçta blok hâlinde davranıyorsunuz; dolayısıyla siyasetin işleyişi böyle.
Biz bu değerlendirmeler çerçevesinde bir karar aldık. Kararımız, termik santrallere süre uzatımı, süre verilmesi değildi; dikkat edin, biz bir takvim çerçevesinde, takvime uygun bir şekilde altı ayda projelendirecek ve ondan sonra da her bir adımı denetlenecek şekilde bu termik santrallerin rehabilite edilmesi, filtreleme esası çerçevesinde davranmaları ve herhangi bir şekilde bu süreçte arıza olursa anında kapatılması şeklinde bir karar aldık; ikisi birbirinden farklıdır.
İSMAİL OK (Balıkesir) - Sayın Bostancı, daha önce niye bu uygulamayı yapmadınız?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ne aldığımız, ne karar aldığımız belli. Dolayısıyla yapmış olduğumuz iş, kamunun toplam çıkarları bakımından, her kesimin çıkarları bakımından en optimum karar neyse o istikamette bir akılla alınmış bir karardır.
Sayın Cumhurbaşkanımız, masanın üzerindeki lehte, aleyhte unsurları değerlendirmiş, farklı bir karar vermiştir; doğrudur.
İBRAHİM HALİL ORAL (Ankara) - Samimi olmak lazım. Halkın tepkisi olmasaydı, bu karar alınacak mıydı?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Diyeceksiniz ki: "Genel Başkan olarak görüşmediniz mi, kendisiyle iletişim kurmadınız mı?" Elbette, biz yasama çalışmalarına ilişkin Sayın Genel Başkana bilgi veriyoruz, neler olduğunu anlatıyoruz ama siz de takdir edersiniz ki burada saatlerce müzakere ettiğimiz konulara ilişkin Genel Başkana gidip saatlerce hangi müzakereleri yaptığımızı, yasaların teferruatını, bunları anlatabilme imkânı var mı? Siz öyle mi yapıyorsunuz?
OYA ERSOY (İstanbul) - Yasalar oradan geliyor zaten.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Dolayısıyla etraflıca, çok detaylı bir şekilde durumu anlatma tarzında bir iletişim meselesi burada söz konusu değildir.
Sonuçta grup, yürütmenin talebini dikkate alır, sahadaki duruma bakar, o çerçevede kamu çıkarı istikametinde gördüğü, öyle değerlendirdiği, çoğunluğun öyle gördüğü istikamette bir karar alır ve bu çerçevede yasama vazifesini yerine getirir. Sonuçta Sayın Cumhurbaşkanı da denetim yetkisini kullanmıştır. Bu denetim yetkisi, herhâlde oraya süs diye konmadı.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Aynı zamanda Genel Başkan.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Ayrıca, şunu hiç uygun görmem: "Sayın Cumhurbaşkanı, bir sabah kalktı iki kere iki beş. dedi." Sayın Cumhurbaşkanı "İki kere iki beş." diyecek bir akla sahip olsaydı, on yedi yıldır siyasetin zirvesinde olmazdı. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani varsayımlar ile gerçeği birbirine karıştırmamak lazım.
DENİZ YAVUZYILMAZ (Zonguldak) - Altı yıldır muafiyeti kim sağladı?
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - "İki kere iki dört." dediği için, halkın aklındaki ve kalbindekini temsil ve ifade ettiği için orada duruyor. Emin olun, o, bir örnektir, başarılı olmak isteyen herkese, her siyasete her başarılı örnek gibi bir örnektir.
OYA ERSOY (İstanbul) - Size örnek, size.
MEHMET NACİ BOSTANCI (Devamla) - Bakacağız, toplumun aklı, kalbi ne söylüyorsa elbette o istikamette davranacağız.
Kıymetli arkadaşlar, İç Tüzük'e ilişkin meseleye gelince, Özgür Bey'in ifade ettiği tarzda problemler çıkabilir mi? Mümkündür, bunu müzakere ederiz, kendisiyle dün akşam da konuştuk. Eğer insanoğlunun elinden mükemmel yasalar çıkacağı düşünülüyorsa tarihin hiçbir döneminde olmadı; bugün olmadı, yarın da olmayacak. Siz de yapamazsınız, insan elinden böyle bir şey çıkmaz. Ha, yasalara ilişkin müzakere edilir. Bizim yaklaşımımız nedir? Müzakere etmek, konuşmak; emin olun hiçbir komplekse kapılmaksızın herkesin aklından faydalanmak. Dinleriz, bakarız, değerlendiririz; akıl, kamunun çıkarı, yasamanın kuralları neyi gerektiriyorsa o istikamette müzakereler çerçevesinde de davranırız, bundan da hiçbir şekilde gocunmayız, zaten Parlamento bunun için var.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kararın da hayırlı olmasını diliyorum.
Teşekkürler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)