| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 05.12.2019 |
İMAM HÜSEYİN FİLİZ (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 144 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 34'üncü maddesiyle ilgili olarak İYİ PARTİ Grubumuzun vermiş olduğu önerge üzerinde söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygılarımla selamlarım.
34'üncü maddeyle, 2803 sayılı Kanun'un ek 10'uncu maddesinin birinci fıkrası "Jandarma Genel Komutanlığı mensubu sözleşmeli subay, sözleşmeli astsubay, uzman erbaş, sözleşmeli erbaş ve er statüsündeki personel için Türk Silahlı Kuvvetlerine yapılan atıflar Jandarma Genel Komutanlığına, Millî Savunma Bakanlığı ve/veya Genelkurmay Başkanlığına yapılmış atıflar İçişleri Bakanlığına yapılmış sayılır." şeklinde değiştirilmiştir. Bu değişikliği uygun bulmaktayız.
Değerli milletvekilleri, biraz önce saydığım askerî unvanlar içerisinde sözleşmeli erbaş ve erlerin çözüm bekleyen sorunları bazı milletvekillerimiz tarafından, bu kanun teklifinin çeşitli maddeleri görüşülürken ve daha önceden de detaylı olarak dile getirilmişti. Bazı sorunları bir defa daha dile getirmek istiyorum.
Sözleşmeli erbaş ve erlerin aile bütünlüğünün temini amacıyla, evci izninin artırılması ya da güvenlik imkânlarının elverdiği durumlarda vardiya sistemine geçilmesi olumlu bir iyileştirme olacaktır. Uzman erbaşlar yaptıkları görevin sonunda kamuda görev alabiliyorlar ancak sözleşmeli erbaş ve erlerimiz görev süreleri yani sözleşme süresi tamamlandıktan sonra işsiz kalmaktadırlar. Bu konuda, birçok sözleşmeli erbaş ve er çaresizliklerini dile getirmektedir. Bu, üzerinde durulması gereken bir konudur. Kamuda ya da özel güvenlik şirketlerinde istihdam edilmeleri için bir düzenleme yapılabilir diyorum.
Sözleşmeli erbaş ve erlerimiz şehit olduğunda ailelerine veya yakınlarına verilen aylığın bunların dışında şehit olanların ailelerine verilen aylıktan az olduğu söylenmektedir. Bu ayrım ortadan kaldırılmalıdır. Uzman erbaşların maaşlarında yapılan iyileştirmeler sözleşmeli erbaş ve erlere de tanınmalıdır.
Değerli milletvekilleri, sözleşmeli erbaş ve erler terörle mücadelenin belkemiğini oluşturuyorlar; Kuzey Irak'ta, Suriye'de ve sınırlarımızda yapılan operasyonlarda diğer askerlerimizle birlikte en ön safta mücadele ediyorlar. Bu mücadelelerde şehit düşen tüm askerlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Sözleşmeli erbaş ve erlerimiz, yerine getirdikleri görevler bakımından eş değerlerinin sahip oldukları tüm haklara sahip olmalıdır. Aslında sorunun çözümü basit, "sözleşmeli erbaş ve er" yerine "uzman erbaş ve er" denilerek ayrım ortadan kaldırılır ve sorunlar kökünden halledilir diye düşünüyorum. Bu, sadece sorunların çözülmesini sağlamayacak, aynı zamanda "eşit göreve eşit haklar" anlayışının hâkim olması ve Peygamber ocağı olarak zihnimizde yer eden anlayışın pekişmesi açısından da önemlidir.
Değerli milletvekilleri, bir hususu daha tekrar dile getirmek istiyorum. Bilindiği gibi, 2016 yılında IŞİD terör örgütü tarafından Suriye'den Kilis şehrine atılan füzeler sonucu kimisi okulda, kimisi evinde, kimisi iş yerinde, kimisi de camide hayatını kaybeden ve yaralanan vatandaşlarımız olmuştu. Bu vatandaşlarımız anılırken şehit ancak resmiyette şehit sayılmamışlardır yani şehit ve gazi ailelerine tanınan haklardan yararlanamıyorlar. Kilisliler, şehit ve gazi ailelerinin mağduriyetlerinin giderilmesini talep etmektedirler. Konuyla ilgili, 5 Kasım 2018 tarihinde, yaklaşık bir yıl önce 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun'da değişiklik yapılmasına dair bir kanun teklifi vermiştim. Vermiş olduğum kanun teklifinin bir an önce Meclis gündemine gelmesi, Kilislilerin mağduriyetlerinin giderilmesini ve bir nebze de olsa gönüllerinin alınmasını sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, son olarak bir konuya daha değinmek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde, havalimanlarında görev yapan pasaport polislerimizin kıyafetleri değişti. Hudut kapılarında 100 milyondan fazla yolcuyu karşılayan pasaport polisleri artık özel tasarım polis yeleği giyiyor. Turkuaz renkli yeni yeleklerin sağ ön göğüs kısmında "Turkey" yazısı bulunuyor. Bütün dünya ülkeleri kendi adını kendi dilinde yazarken bizim ülkemiz adını "Turkey" diye yazmıştır; bu, kabul edilebilir bir durum değildir. Onun için, İngilizce "Turkey" yerine "Türkiye" yazılması hem yerli hem millî anlayışın gereğidir diyor, Genel Kurulu saygılarımla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)