| Konu: | Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 05.12.2019 |
MURAT ÇEPNİ (İzmir) - Teşekkürler Başkan.
Genel Kurul ve değerli halkımız; bugün milyonlarca emekçiyi ilgilendiren asgari ücret belirlemesi sürecindeyiz. Asgari ücretle yaşayan ve asgari ücrete yakın maaş alan, çalışan 10 milyon işçi ve emekçi yaşanabilir bir ücret beklentisi içerisinde. İşçi sınıfı kimseden yardım beklemiyor, kimseden sadaka beklemiyor, kimseden hoşgörü beklemiyor; emeğinin karşılığını istiyor yani sermaye tarafından el konulan emeğinin karşılığını istiyor, yüzde 1'in iktidarından yüzde 99'un hakkını istiyor yani işçi sınıfı kendisinin olanı istiyor.
Asgari ücret, kapalı kapılar ardında, saray odalarında hesaplamaların değil, doğrudan siyasi bir mücadelenin konusudur. Asgari ücret, toplumsal bir sözleşmedir; ülke kaynaklarının, daha fazla kârdan başka tek bir derdi olmayan sermaye çevrelerine mi yoksa üreten ve yaratan halka mı aktarılacağının göstergesidir, meselesidir. Asgari ücret süreci, halktan vergilerle toplananların teşviklerle, hortumlarla, yolsuzluklarla patronlara aktarılmasına karşı mücadelenin sürecidir.
Türkiye, Avrupa'nın en düşük asgari ücrete sahip ülkelerinden bir tanesi. Asgari ücretin yarısına yakını da vergi ve kesintilere gidiyor. Peki, hangi koşullarda asgari ücret tartışmasındayız? Türkiye'de yüzde 1'lik kesim toplam zenginliğin yüzde 50'sine hükmediyor, gasbediyor; yüzde 99 ise sadece ve sadece yüzde 47'sine ancak erişebiliyor ve AKP sürecinde büyüyen tek şey, bu makasın kendisi. Yani AKP'li yıllarda zenginler daha zengin, fakirler daha fakir oldu.
4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 2.397 TL, yoksulluk sınırı ise 6.610 TL. Birkaç kalemin son bir yıldaki zam oranlarına baktığımızda şunları görüyoruz değerli arkadaşlar: Elektrik yüzde 44,2; doğal gaz yüzde 44, tütün ürünleri yüzde 40; ulaşım, toplu taşıma yüzde 40; çay yüzde 32, şeker yüzde 16, köprü geçiş ücretleri yüzde 47, yurt dışı harçları yüzde 33 oranında zam almış son bir yılda.
SALİH CORA (Trabzon) - Fındık?
MURAT ÇEPNİ (Devamla) - On iki aylık ortalamalara göre enflasyon yüzde 16,81 düzeyinde. TÜİK verilerine göre, ortalama gıda enflasyonu yüzde 22,5; ev eşyası enflasyonu yüzde 22,77. Evet, işçi sınıfı ve emekçilerin karşı karşıya kaldığı açlık ve yoksulluk tablosu tam olarak bu.
Asgari ücret açısından dün ile bugün arasındaki farka baktığımızda yine enteresan, çarpıcı rakamlara ulaşıyoruz. Bir emekçi maaşıyla 2004 yılında 23 çeyrek altın alınırken 2019'da 9 adet çeyrek altın alınabiliyor. Yine, bir maaşıyla 2018'de 1.070 dolar alabilirken 2019'da 748 dolar alabiliyor. İşte, AKP'nin tozpembe tablosu, gerçek ve hakikatler tam olarak bunlar. Evet, yolsuzluk ve savaş siyaseti altında ölmemek için yaşamaya çalışan emekçiler ya kölelik koşullarında çalışmakla ya da işsizlikle karşı karşıyalar; ya güvencesiz çalışmakla ya da işsizlikle karşı karşıyalar; ya kendi canlarına kıyacaklar çaresizlik içerisinde ya da kendilerine bu zulmü yaşatan kapitalist soygun düzenine karşı mücadeleyi yükseltecekler. İşte bu koşullarda, bu görüşmelerde DİSK'in asgari ücret talebi 3.200 TL. Evet, bugün asgari ücret, işte bu tablonun üzerinde, yaşanabilir bir düzeyde olmalıdır.
SALİH CORA (Trabzon) - DİSK kendi çalışanlarına veriyor mu 3.200 lira?
MURAT ÇEPNİ (Devamla) - Emek ve demokrasi güçleri bir dizi kentte miting düzenliyor. "İnsanca yaşamak istiyoruz." başlığı altında, işten çıkarmalar yasaklansın, güvenceli emeklilik hakkı sağlansın, EYT'lilerin talepleri kabul edilsin, İşsizlik Fonu işçilere verilsin, asgari ücret vergiden muaf tutulsun talepleriyle 8 Aralıkta İstanbul'da, 21 Aralıkta Mersin'de, 22 Aralıkta Diyarbakır'da ve 11 Ocakta İzmir'de bölge mitingleri düzenleniyor.
Evet, işçi sınıfı ve emekçiler ve tüm halklarımız tıpkı dünyanın dört bir tarafında sınıf kardeşlerinin yaptığı gibi alanlara çıkmalı, iş, ekmek, özgürlük mücadelesini yükseltmelidir.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)