GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:27
Tarih:05.12.2019

SEMRA GÜZEL (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, söz konusu kanun teklifinin 41'inci maddesinde yer alan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 5'inci maddesinin değiştirilmesine dair söz almış bulunmaktayım. Madde, trafikteki idari işlemlerin Emniyet ve Jandarma tarafından yapılmasından kaynaklı, madde isminin ve görev yetkisinin İçişleri Bakanlığı olarak değiştirilmesini öngörüyor. Bu ülkede her şey zaten ya Cumhurbaşkanlığına ya da İçişleri Bakanlığına bağlı, memleketin ne yapacağına, yurttaşın nasıl yaşayacağına bu iki kurum karar veriyor. Bu da demokrasinin değil, tekçi anlayışın bir sonucudur. Son dönemlerde ayyuka çıkan gözaltı ve tutuklamalar da bunu çok net gösteriyor. Bu ülkeye resmen bir suç mahalliymiş gibi davranılıyor. Öyle ki artık bir karakol ve hapishane ülkesi hâline geldik, her yıl yeni cezaevleri yapılıyor.

Değerli milletvekilleri, bu ülkede her gün onlarca insan gözaltına alınıp tutuklanıyorsa bu Hükûmetin durup bir düşünmesi lazım. İktidara göre, sokaktaki her 2 insandan 1'i suç zanlısı. Tabii, durum HDP olunca tutuklamaların sayısını Hak getire, birer birer değil, onar onar değil, yüzer yüzer gözaltına alınıp tutuklanıyor HDP'liler. Bir ayda 350 HDP'li gözaltına alındı. Temmuz 2016 tarihinden beri en az 16 bin kişi gözaltına alınmış, 4.904 kişi tutuklanmıştır. Bunlar genel merkezimizin ulaşabildiği rakamlar tabii. Gözaltıları ve tutuklamaları o kadar çok yapıyorsunuz ki bazen takip etmek dahi imkânsız hâle geliyor. Mahkeme, bırakılan arkadaşlarımıza, bir hafta sonra itirazla tekrar tutuklama kararı veriyor. Tutuklama gerekçelerinin hepsi de arkadaşlarımızın yürüttükleri siyasi parti faaliyetleri, bu ülkenin yasalarına göre kurulmuş, tüzükleri, çalışma yöntemleri yasal, meşru olan parti faaliyetleri.

Değerli milletvekilleri, Van'da, Batman'da, Diyarbakır'da, Antep'te kadınlar KJA aktivisti olduğu için gözaltına alındı ve ertesi gün, yandaş medya "KJA Terör Örgütü" diye manşet yaptı. KJA, kamusal alanda kadın hakları için mücadele eden, kadına yönelik şiddete, tacize, tecavüze karşı politikalar üreten, farklı kesimlerden birçok kadının kendini içerisinde bulduğu özgün ve özerk bir platformdur; neye dayanarak terör örgütü olarak anılıyor ve iddianamelere böyle konuluyor?

Yine, Diyarbakır'da merkezi bulunan, kamuoyuna açık faaliyet yürüten birçok kurumun, Kürt aydınının ve politikacının içerisinde yer aldığı DTK faaliyetleri yürütmek suç kapsamına alınıyor. Geçtiğimiz hafta birçok ilde onlarca kişi, DTK faaliyetleri gerekçesiyle gözaltına alındı. DTK, yasal zeminde kurulmuş ve meşrudur, Eş Başkanlarının ikisi de bu Meclisin birer milletvekilidir. Bugün, iddianamelere giren DTK, Anayasa çalışmaları kapsamında 2012'de Meclis Başkanı olan Cemil Çiçek tarafından bizzat resmî bir şekilde Meclise davet edildi ve bu resmî davetiye ve DTK'nin Meclise sunduğu somut öneriler hâlâ mevcut.

Şu an tutuklu olan önceki dönem Milletvekilimiz İdris Baluken DTK'nin organize ettiği demokratik özerklik tartışmalarının yapıldığı bir toplantıya eski MİT Müsteşarıyla beraber katıldı. Şimdi, bütün bunlar olmamış gibi, DTK faaliyetleri suç sayılıyor, gözaltı ve tutuklamaya gerekçe yapılıyor. Bu ülkede suç işleyen birileri var ise o da kendi iktidarına muhalif olanları terörize eden ve hapishanelere kapatarak sindirmeye çalışan iktidardır. Kadınları, halkın sorunları için bir araya gelen, politika üreten kurumları bu şekilde kriminalize etmenize izin vermeyeceğiz. Şunu çok net bir şekilde ifade ediyoruz: Aldığınız her bir gözaltı ve tutuklama kararı, bizlerin değil, sizlerin meşruluk sorunudur. Bizim halk nezdinde bir meşruluk sorunumuz yok, son yıllarda yapılan her seçim bize bunu gösterdi. Fakat bu ülkenin en karanlık işlerine bulaşmış, yolsuzlukla halkı açlığa mahkûm etmiş, savaş kararı vermiş, hukuku askıya almış, seçilmişi tanımayıp yerine kayyum atamış bu Hükûmetin meşruluk sorunu vardır.

Değerli milletvekilleri, yüz yıldır Kürtler, demokrasi mücadelesi verenler kriminalize edildi ve katledildi. 90'larda 17 bin insan faili meçhul cinayetlerle katledildi, binlerce insan gözaltında, cezaevlerinde işkenceyle öldürüldü, yüz binlercesi ise gözaltına alındı. Köyü yakılmayan insan kalmadı, şimdi ise şehirler bombalanıyor. Üç gün önce Tel Rıfat'ta gerçekleştirilen saldırıda 8'i çocuk 10 sivil katledildi. Bölgeye huzur götüreceğini söyleyen Hükûmet, 9 Ekimden bu yana kaç sivilin yaşamını yitirdiğini biliyor mu? Biz söyleyelim o zaman: En az 130 sivil katledildi. Bizler çatışmanın hiçbir şekilde çözüm olmayacağını defalarca söyledik ve bu yüzden de tezkereye "hayır" dedik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Güzel.

SEMRA GÜZEL (Devamla) - Değerli milletvekilleri, sivil ölümleri savaş suçudur ve düşman hukukunun bir sonucudur. Daha önce de Birleşmiş Milletler bu konuda uyarmış ve Türkiye'nin destek verdiği gruplar tarafından da gerçekleştirilen sivillere yönelik infazların savaş suçu olarak kabul edileceğini ve Ankara'nın bundan sorumlu tutulacağını söylemişti. Biz de buradan, gelin, yıllardır uyguladığınız bu savaş politikalarından vazgeçin diyoruz ve tutuklama, katletme, cezasızlık politikasıyla hiçbir yere varılamayacağını söylüyoruz.

Teşekkür ederim. (HDP sıralarından alkışlar)