| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 11.12.2019 |
MHP GRUBU ADINA ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hazine ve Maliye Bakanlığı bütçesi üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Muhterem heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, maliye politikasının öznesi devlettir; nesnesi insandır, toplumdur. Mali faaliyetler kamu faaliyetlerinin finansmanı için olduğu kadar, ekonomik ve sosyal boyutuyla da önem arz etmektedir. Maliye politikasının amaçları ekonomik istikrarı, büyümeyi, kalkınmayı ve gelir dağılımında adaleti sağlamaktır. Ekonomik sorunlara ve saldırılara karşı mücadele ederken Hükûmetin etkin veya başarılı olup olmadığının ölçüsü maliye politikalarının uygulanmasında elde edilen sonuçlardır.
Dünyada ekonomilerin birbirine bağlılığının arttığı bir dönemde Hükûmetin ekonomi alanındaki etkinliğini sadece mali disiplinle ölçmek yetersiz kalacaktır. Son iki yıldaki ekonomik ve finansal saldırıları bertaraf etmek için maliye politikası araçlarının etkin kullanılması, bütçede belli bir miktar açığa neden olmuştur ancak bu durum geçicidir. Bununla birlikte ekonomik tahribatın azaltılması, ekonomiyi bir bütün olarak yeniden işler hâle getirmek için atılan adımları da görmemiz gerekmektedir. Burada akla ilk gelen, kamu harcamalarının etkin kullanılmasıdır. Ülkemizde maliye politikasındaki manevra alanının 2001 krizinin hemen ardından alınan önlemlerle genişlediği ve güçlendiği malumunuzdur. Bankacılık ve mali tedbirlerin alınmasından sonra finans sektörü istikrara kavuşmuş, faiz oranları düşmüş, finansmana erişim kolaylaşmış, ertelenen yatırımlar yapılmış ve aynı zamanda mali disiplin ön planda tutulmuştur. Bunun sonucunda kamu borcu ve reel borçlanma maliyetleri düşmüştür, 2001 krizinin taşlarını döşeyen 1990'lı yılların en temel sorunlarından birisi yok. Düşük kamu borcu ve döviz cinsi borcun düşük seyri, kamunun sorunlu ekonomik birimlere vereceği mali desteği artırma imkânı vermektedir. Yüzde 29 düzeylerinde seyreden kamu borcunun gayrisafi yurt içi hasılaya oranı ekonomiye manevra alanı vermektedir.
Değerli milletvekilleri, ülkemizin en önemli ekonomik gündemlerinden birisi ekonomik sorunlarla ve bilhassa ekonomik saldırılarla mücadeledir. 2018 ve 2019 yıllarında, Türkiye ekonomisine yönelik, benzerine şahit olmadığımız büyüklükte saldırılar yapılmıştır. Ağustos 2018 tarihinde malum yurt dışı odakların başlattığı yükselen kur, faiz, enflasyon ve dış ticaret tehditleriyle ülkemize karşı âdeta ekonomik bir savaş açılmıştır. Bu saldırılarla, ülkemizin emperyalist ülkelerin çıkarları doğrultusunda taviz vermesi, geri adım atması amaçlanmıştır. Piyasalarla oynanıp milletimizin boğazındaki lokmaya göz dikilmiştir. Bu saldırılara karşı maliye politikasını Hazine ve Maliye Bakanlığı, para politikasını Merkez Bankası etkin, koordineli ve başarılı bir şekilde yönetmiştir. Türkiye saldırılara kambiyo, gümrük ve özel tüketim vergileri, vergi indirimleri, kira kontratlarının Türk lirası cinsinden yapılması mecburiyeti, faiz indirimleri ve oranları, karşılık oranları, kredi kartı limitleri, taksit sayıları, asgari ödeme tutarlarıyla cevap vermiştir. Kur-faiz-enflasyon üçgeninde alınan tedbirlerle döviz kuru istikrarlı bir çizgiye oturtulmuş, faizlerin inmesi ve enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşması sağlanmıştır. Diğer taraftan, etkin olmayan kamu harcamalarında sınırlamaya gidilirken vergilemedeki boşluklar doldurulmuştur. Değerli konut, konaklama ve dijital hizmet vergileri ile gelir vergisi tarifesinde yapılan değişiklikler, etkinliği olmayan bazı indirim ve istisnaların kaldırılması, bütçe dengesinde sağladığı katkılarla ekonomik saldırılara karşı cephemizi güçlendirmiştir.
Değerli milletvekilleri, burada vicdani bir hususu da dile getirmek istiyorum. Bir atasözümüz var, yiğidi öldürelim ama hakkını da verelim. Bütün bu uluslararası ekonomik saldırılara karşı takdire şayan bir şekilde mücadele edip sonuç alan başta Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak olmak üzere, Merkez Bankasını ve tüm ekonomi bürokratlarını tebrik ediyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar) Ekonomik saldırılar karşısında işletilen politikalar amacına ulaşsa da sonuçta düşenler cari açık, enflasyon ve büyüme; artansa bütçe açığı olmuştur. Esasen son aylarda gerek yurt dışından gerekse yurt içinden gelen sinyaller üçüncü bir politika alanına işaret etmektedir. Bu da beklenti politikasıdır: Enflasyonu düşürmek, büyümeyi artırmak. Bu ikisini aynı anda sağlamanın yolu, beklentileri olumlu yönde değiştirmek ve seyrini bu yönde sağlamak. Beklenti politikasında karşımıza çıkan başlık reformlardır. Yapılacak reformlarla büyüme ithalata bağımlılıktan kurtarılmalı ve cari açık düşürülmeli, vergi sistemi iyileştirilmelidir.
Özetle, tüm bu gelişmeler göstermiştir ki ekonomik güvenlik, ülkemizin topyekûn güvenliği için önemlidir. Türkiye'nin gardını düşürmek isteyenlere karşı sathımüdafaa anlayışıyla ekonomik cephemizi de güçlendirmek gerekmektedir. Mesele, millî ve ekonomik bekamızın müdafaasıdır. İsteyen işin kolayına kaçıp sırf Hükûmet yıpransın diye her eleştiriyi yapabilir ancak ABD'nin, AB'nin, malum mahfillerin sözcülüğünü yaparak ekonomik kumpaslardan medet ummayı Milliyetçi Hareket Partisi olarak reddediyoruz.
Değerli milletvekilleri, Hazine ve Maliye Bakanlığımızın kurumsal yapısına ve personel sorunlarına ilişkin görüşlerimizi de bu vesileyle paylaşmak istiyorum. Bu yıl içinde Vergi Denetim Kurulu yapılanmasının tamamlanması olumlu bir gelişmedir. Gruplandırmaların kaldırılmasıyla vergi incelemelerinde sektörel ve fonksiyonel uzmanlaşmanın ve daha etkin vergi incelemesinin yolu açılmıştır ancak burada dikkat etmemiz gereken en önemli nokta şudur: 8 bini aşkın vergi müfettişinin bulunduğu Vergi Denetim Kurulunda bu denetim ordusunun yetiştirilmesi ile sevk ve idare edilmesi, yapılan işin kalitesi ve etkinliği bakımından çok çok önemlidir. Mesleki etik, eğitim, kontrol, koordinasyon, müfettişlerin bizatihi denetlenmesi önemlidir ve ayrıca, raporların incelenmesi hususlarında objektif kriterlerin ve katı kuralların getirilmesi gerekmektedir. Bakanlık bünyesinde Teftiş Başkanlığının kurulması da isabetli olmuştur. Görevleri arasında piyasa denetimi bulunmayan teftiş birimi Bakanlık yapısında önemli bir boşluğu dolduracaktır, bunu ümit ediyoruz. Diğer taraftan, özellikle mali ve idari denetim konusunda önemli yetkinliğe sahip muhasebat kontrolörlerinin bu tecrübelerinin Teftiş Başkanlığı veya Hazine Kontrolörleri Kurulu bünyesinde değerlendirilmesi çok isabetli olacaktır.
Bilindiği üzere, kurum içi gelir uzmanlığı ve defterdar uzmanlığı özel sınavı açılması için yasal düzenleme yapılmıştır. Personelin ihtiyaç ve beklentilerini karşılayan bu sınavlar için bu sınav takviminin de kısa sürede açıklanmasını bekliyoruz. Ayrıca, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesine alınmış olan Millî Emlak uzmanlığı için de özel sınavın açılması gerektiğini hatırlatıyorum.
Bu yıl sonuçlandırılan bir başka kronik sorun da vergi müfettişliği yeterlik sınavlarıdır. Yeterlik sözlü sınavında çok sayıda vergi müfettiş yardımcısı şahsi husumete varan keyfîlikler nedeniyle mülakatta elenmişlerdi. Bu ay sonu itibarıyla yapılacak mülakatlarda ehliyet ve liyakat çerçevesinde mağduriyetlerin giderileceğini ümit ediyoruz. Ayrıca, eşit işe eşit olmayan ücret konusu her ne kadar kurum içi sınavla bir nebze giderilecek olsa da Bakanlık içinde farklı unvan altında aynı işi yapan personel arasında bu sorun maalesef devam etmektedir. Gelir İdaresi Başkanlığında devlet gelir uzmanı ve gelir uzmanları kadrolarının tek çatı altında birleştirilerek merkez atamalı personel statüsüne kavuşturulması yerinde olacaktır. Ayrıca Bakanlık uzmanlık kadrolarındaki merkez-taşra ayrımına da son verilmelidir. Diğer bakanlıklarda bu merkez-taşra ayrımı yoktur.
Bir diğer sorun, maliyeciler âdeta emekli olmamaya mahkûm durumdadırlar. Ücretlerinin yarısı ek ödeme ve fazla mesai ücretlerinden oluşmaktadır ve bunlar emekli maaşına da yansımamaktadır. Bu sorunun da mutlaka gündeme alınması gerekir.
Tahakkuk ve tahsilata ilişkin işlemlerin zamanında ve doğru olarak yerine getirilmesinden doğan hazine zararlarından sorumlu tutulan gelir uzmanlarının yetki ve sorumluluk alanı net bir şekilde belirlenmelidir. Çalışanlara ödenen özel hizmet tazminat oranları diğer kurumlarda aynı unvanda çalışanlara ödenen tazminat oranlarına uyarlanmalıdır. Taşrada görev yapan müdürlerin ek göstergeleri, kendi eşiti konumunda olan müdürlerin konumuna getirilmelidir. Engelli, teknisyen yardımcısı, yardımcı hizmetler sınıfı ve diğer personel için görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavı da açılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; personelin hakkı ve hukuku adaletle korunmadan ve personelin sorunları çözülmeden Maliyede amaçlanan verimliliğe ulaşmamız da mümkün değildir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akçay, sözlerinizi toparlar mısınız.
ERKAN AKÇAY (Devamla) - Hazine ve Maliye Bakanı Sayın Berat Albayrak'ı, Maliye Bakanlığının merkez ve taşra teşkilatı çalışanlarıyla gerçekleştirdiği sıcak kaynaşma ve çalışanların sorunlarına gösterdiği duyarlılık için de ayrıca tebrik etmek gerektiğini düşünüyorum.
Konuşmama son verirken Hazine ve Maliye Bakanlığı, Gelir İdaresi Başkanlığı, Kamu İhale Kurumu ve Özelleştirme İdaresi Başkanlığının 2020 yılı bütçelerinin hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)