| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 11.12.2019 |
MHP GRUBU ADINA ESİN KARA (Konya) - Sayın Başkan, büyük Türk milletinin değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Bütçe Kanun Teklifi'nin Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Türkiye İstatistik Kurumu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubumuz adına söz almış bulunmaktayım. Gazi Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.
Dün sabah seçim bölgem olan Konya'nın Karatay ilçesinde 2 katlı bir binada yaşanan çökme nedeniyle aynı aileden 2'si çocuk, 3 kişi yaşamını yitirmiştir. Ölenlere Allah'tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum. Kentsel dönüşüm uygulamalarının önemini ve bu uygulamaların bir an evvel gerçekleşmesi gerekliliğini bir kez daha buradan vurgulamak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 11 Aralık 2019 "Bir millet baraj ve fabrikayla değil, daha önce millî ruh ve ülküyle kalkınır. Manen çökmüş bir millete endüstri tesisleri yapmak, ölüye balo elbisesi giydirmeye benzer." diyen, cenaze namazını kıldıracak olan hocanın "Merhumu nasıl bilirdiniz?" sorusuna Fethi Gemuhluoğlu'nun "Hocam, hocam, bu musalla taşı musalla taşı olalı böyle er kişi görmedi." diye seslendiği, bizleri Orta Asya'nın bozkırlarından Çin saraylarına koşturan, Açığma-Kün'e, Güntülü'ye meftun edip bir Deli Kurt'un peşine takan, Türkçülüğün edebî ve fikrî liderlerinden Hüseyin Nihal Atsız'ın 44'üncü ölüm yıl dönümü. Vaktiyle bir Atsız varmış, ruhu şad, mekânı cennet olsun. (MHP ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2 Kasım 2011 tarihli 660 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'yle Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu kurulmuştur. Kuruluş amacı, uluslararası standartlarla uyumlu Türkiye muhasebe standartlarını oluşturmak ve yayınlamak, denetim standartlarını belirlemek, bağımsız denetçi ve bağımsız denetim kuruluşlarını yetkilendirmek, bunların faaliyetlerini denetlemek ve bağımsız denetim alanında kamu gözetimi yapmaktır. Kurumun önemli çalışmaları arasında Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu tarafından gerçekleştirilen projeler kapsamında yer alan Türkiye muhasebe standartları, Türkiye finansal raporlama standartları, büyük ve orta boy işletmeler için finansal raporlama standartları, bağımsız denetim standartları, kalite kontrol standartları düzenlemeleri yer almaktadır. Sayıştay raporunda kurumun iç kontrol sisteminin etkin çalışmadığı ifade edilmiş olup kurum hakkında 5018 sayılı Kanun'un iç kontrol sistemiyle ilgili bu kuruma uygulanmayan hükümleri kapsayacak yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğu belirtilmiştir. Temennimiz, bu düzenlemelerin bir an evvel çıkarılmasıdır.
26 Aralık 2012 tarihli 28509 sayılı Resmî Gazete'de yayınlanan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumunun Bağımsız Denetim Yönetmeliği kapsamında, yönetmeliğin yayınlanma tarihi olan 26 Aralık 2012 tarihine kadar meslekte on beş yılını doldurmuş olan ya da lisans eğitimi ve bir yıllık staj süresi içinde olmak üzere meslekte on beş yılını doldurmuş olan meslek mensuplarına, 2015 yılı sonuna kadar eğitim alma ve eğitim neticesinde başarılı olma şartıyla bağımsız denetçi olma hakkı verilmişti. Üniversiteler eliyle yürütülen eğitimlerde, bu eğitimler neticesinde yapılan sınavlarda başarılı olan serbest muhasebeci mali müşavirler ve yeminli mali müşavirler denetçilik hakkı kazanmıştı. O tarih itibarıyla on beş yılını doldurmamış, şartları taşımayan ancak bugün itibarıyla şartları taşıyan birçok meslek mensubundan bu hakkın yenilenmesi için tarafımıza talepler iletilmektedir. Böyle bir uygulama, meslek mensupları açısından alınamayan bir hakkın yeniden kazanımının yanında, kamuya da mali yönden destek sağlayabilecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, ülkemizde düzenleyici ve denetleyici nitelikte faaliyet gösteren sağlıklı bir ekonomik yapı ve işleyiş için önemli kurumlardır. Ülkemizde 80'li yıllarda yaşanan banker krizi, yine 90'lı yılların sonunda bankacılık sektöründe yaşanan ciddi krizlerin etkisi tüm ekonomimizi etkilemiştir.
57'nci Hükûmet döneminde kurulan Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu, bankacılık sektöründe önemli düzenlemeler getirerek ekonominin istikrara kavuşmasında etki sağlamıştır.
Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu işleyiş olarak birbirleriyle bağlantılıdır. Güvenilir, şeffaf, istikrarlı bir ekonomik ortamın işleyişinin sağlanması, yatırımcıların hak ve menfaatlerinin korunması Sermaye Piyasası Kurulunun görev ve yetkileri alanındadır.
Türkiye'de finansal sistem ağırlıklı olarak banka temellidir. Fon piyasalarındaki aracılık işlemleri ağırlıklı olarak bankalar tarafından gerçekleşmektedir, bu iki kurum birbirinden bağımsız düşünülemez. Ülkemize yabancı sermayenin getirilmesi, tasarrufların ve yatırımların artırılması, istikrarın sağlanması öncelikli olarak bankacılık sisteminin sağlam temeller üzerine oturtulup faaliyet göstermesine bağlıdır.
Değerli milletvekilleri, finansal piyasalar gerek reel ekonomik gelişmelerdeki değişikliklerden gerekse siyasal değişiklik ve gelişmelerden en çabuk etkilenen ve en hızlı tepki veren piyasalardır. Ülkemiz, Türkiye ekonomisi küresel güçler tarafından en son 15 Temmuz sonrası kur ve faiz üzerinden manipüle edilmiş, siyasette ve askerî alanda yapamadıkları ekonomide yapılmaya çalışılmış ama Türk milletine diz çöktürülememiştir. Silahla başaramadıklarını dolar kuruyla oynayarak başaracaklarını sananların hayalleri boşa çıkmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 15 Temmuz sonrası birçok kurumda personel ihraçları yaşanmıştı. Sermaye Piyasası Kurulu ve Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu da bu kurumlardan bazılarıdır. Bu çerçevede, Sermaye Piyasası Kurumunun 2018 yılı Sayıştay denetim raporunda, kuruma tahsis edilen 927 kadronun 506'sının dolu olduğu, 414 kadronun ise boş olduğu belirtilmiştir. Yine, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun 2018 raporunda, 867 olan kadro sayısının 529'unun dolu olduğu, kalanının boş olduğu belirtilmiştir. Bu kurumlarda çalışacak olan personelin uzman ve teknik bilgiye sahip olduğunu göz önüne alırsak kalifiye eleman ihtiyacının tamamlanması için gerekli çalışmalar yapılmalı ve bu kadrolara uygun personel alımları yapılarak kurum içi eğitimleri tamamlanmalıdır.
Ülkemizde ekonomi, sosyal, demografi, kültür, çevre, bilim ve teknoloji alanları ile ihtiyaç duyulan diğer alanlardaki istatistikleri derleme, değerlendirme, analiz etme, yayımlama, resmî istatistik sonuçlarının bilimsel ve teknik açıklamalarını yapma faaliyetleri Türkiye İstatistik Kurumuna verilmiştir. Bu kapsamda, Türkiye İstatistik Kurumu toplumun tüm kesimlerinin ihtiyaç ve beklentilerine cevap verebilecek çeşitlilikte; güncel, güvenilir, tarafsız ve uluslararası standartlarda üretmiş olduğu bilgileri kullanıcılarına sunmakla yükümlüdür. 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu'nun 17'nci maddesinde "Programın uygulanmasında, Kurum çalışanları ile diğer uygulayıcı birimlere, veri kaynakları, istatistikî yöntem ve süreçlerinin seçimi, dağıtımın içerik, şekil ve zamanı ve istatistikî gizliliğin uygulanması başta olmak üzere, hiçbir konuda talimat verilemez." hükmü yer almaktadır. Özerkliği olan Türkiye İstatistik Kurumunun 18 Nisan 2019 tarihinden itibaren başkanlık görevinin vekâleten yürütülmesi Kuruma yakışmamakta olup yönetim kurulunda gerekli atamaların bir an evvel yapılması gerekmektedir.
Sayın milletvekilleri, Türkiye İstatistik Kurumunun hazırlamış olduğu verilerin güvenilir olması amacıyla, toplanan verilerin sağlam kaynaklardan, gerçeği yansıtan şekilde toplanması önem arz etmektedir. İstatistikte örneklemenin seçilmesinin önemi örneklemenin hedef kitleyi ne kadar iyi yansıttığı, sonuçların güvenilir olarak değerlendirilmesi açısından önemlidir.
Değerli milletvekilleri, önümüzde bulunan yoğun çalışma gündemiyle 2020 yılının bütçesini hazırlayacağız. Sizlere yeni kuruluş mücadelesinden çıkmış, her karış toprağı düşman çizmesiyle çiğnenmiş milletimizin 17 Şubat 1923 tarihinde yapılan misakıiktisadi yani Birinci İzmir İktisat Kongresi'ni hatırlatmak istiyorum. Savaştan çıkmış, üretim yapacak doğru düzgün fabrikası olmayan, yoksulluk içindeki bir ülkenin on yıl içinde ülkeyi demir ağlarla örecek bir duruma gelmesi millî temelleri esas alan bir ekonomik program sayesinde olmuştur. Başbuğ'umuz Alparslan Türkeş'in dediği gibi kalkınmanın maddi temelinin müspet ilim zihniyetine ve teknik gelişmeye dayandığı, üretim ve tüketimin ahenk içinde olduğu, gelişmiş ülkelerin pazarı olmaktan çıkıp üretim temeline dayanan, teknoloji ve fende ileri olan ve tamamen millî değerlerimizi esas alan bir yönetimle "2023 Lider Ülke Türkiye" hedeflerine ulaşacağımızı temenni ediyorum. Bu noktada, Türk milleti için düşünülecek en son şey karamsarlıktır ve umutsuzluktur. Türk milleti, tarihi boyunca önüne çıkan siyasi, askerî, ekonomik her türlü sıkıntıyı aşmayı başarmıştır. 15 Temmuz darbe girişimiyle Türk milletini yıkamayanların ekonomi üzerinden Türk milletini yıkmaya çalışmaları boşunadır. Bilinmelidir ki büyük Türk milleti aç kalır, susuz kalır, evlatsız kalır, anasız kalır ama vatansız kalmaz. Ülkesinin bekasına kasteden hainlere karşı en yakın tarihte, Kurtuluş Savaşı'nda olduğu gibi hem canıyla hem de malıyla mücadelesini yapar. Liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin dediği gibi "Ekonominin normale dönmesi, denge ve istikrara kavuşması, siyasi temkin ve tedbirler, millî dayanışma ve uyanışla muhakkak sağlanacaktır. Ülke elden gittikten sonra neyin siyasetini, neyin ekonomisini konuşacağız?"
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 7-17 Aralık tarihleri arasında Hazreti Mevlâna'nın 746'ncı vuslat yıl dönümü kapsamında, maneviyatın başkenti güzel Konya'mızda kutlamalar yapılmaktadır. Şebiarus "düğün gecesi" anlamına gelmektedir. Mevlâna, öldüğü günü Hakk'a vuslat (Yaradan'a kavuşma) olarak saymıştır ve bu günü düğün gecesi olarak nitelendirmiştir. "Herkes ayrılıktan bahsetti, bense vuslattan." der. Ölüm Mevlâna için, kişinin aslına dönüşü, kaynağının ilahî bir cevher olması nedeniyle Allah'a dönüşüdür. Konuşmamı gönül dergâhımızın piri Hazreti Mevlâna'nın sözleriyle bitirmek istiyorum.
"Gönlü saf sufiyim ben
Benim tekkem âlem
Medresem dünya benim."
"Her gün bir yerden göçmek ne iyi
Her gün bir yere konmak ne güzel
Bulanmadan, donmadan akmak, ne hoş
Dünle beraber gitti cancağızım
Ne kadar söz varsa düne ait
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım."
Gazi Meclisimizi, büyük Türk milletini, kurulacak birleşik Turan devletlerini şimdiden selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)