| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 11.12.2019 |
EBRÜ GÜNAY (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günün sonu ve 3 Bakanlığın bütçesini görüştük. Aslında ortaya çıkan tablo şunu gösteriyor: Artan harcamaların kaynağını AKP Hükûmeti yine dar gelirli kesimlerden sağlamakta ve ekonomik yükün krizini emekçilerin sırtından çıkarmaktadır.
Enerji fiyatlarını Hükûmetin ihtiyaçları ve dağıtım şirketlerinin taleplerine göre şekillendiren AKP Hükûmeti yanlış enerji politikalarının yanı sıra, Suriye başta olmak üzere Orta Doğu'da izlediği savaş politikası ve iç politikadaki Kürt düşmanlığının bugün vardığı yüksek düzeyli gasp ve siyasi darbe ortamı sonucunda savaş bütçesini oluşturmaya çalışıyor.
Görüşmekte olduğumuz bütçede de görüldüğü gibi, siyasi iktidar içine düştüğü ekonomik krizi aşabilmek için sadece yeni vergiler koymakla ve temel mal ve hizmetlerin fiyatlarına sürekli zam yapmakla kalmamış, ayrıca giderek artan borçlanmaya halktan kaynak transfer etmeye çalışmıştır.
Ben bu konuda parçadan bütünü görmek üzere Mardin'den bazı örnekler vermek istiyorum. Aslında memleketin hâlini Mardin'den de görüp anlamak mümkün. Tarihî İpek Yolu'nun geçtiği Mezopotamya Ovası Mardin'in ayaklarına serili bir cennet gibi. Farklı inanç ve kültürlerden medeniyetlerin doğup büyüdüğü bu bereketli topraklar da bugün maalesef rant ve çıkar uğruna kurutulmaya çalışılıyor ve Mardin'in başına bela olmuş bir DEDAŞ var ki Mezopotamya ovasına zarar vermekle kalmıyor, bölge halkına çile çektiriyor.
DEDAŞ, özellikle Kızıltepe ve Derik'te 240 kırsal mahallenin elektriğini kesmiş ve borcu olan olmayan herkesi mağdur etmiş durumda. 1.453 çiftçiyi de elektriksiz bırakan DEDAŞ yüzünden buğday tohumunun toprağa serpildiği bölgede sulama yapılamamakta, buğday tohumlarının yeşertilmesi yağacak yağmurun rahmetine kalmış durumda. Dolayısıyla yağmur yağmazsa tohumlar çürüyecek ve tarımsal üretim duracaktır. Tarımsal sulamanın yanı sıra, evlerde kullanılan suyun da kuyulardan temin edildiği köylerde dinamoların çalıştırılmamasından kaynaklı, köylüler elektriksiz kalmanın yanı sıra, içme suyundan da mahrum edilmekte. Elektrik kesintilerinden dolayı köylülerin beyaz eşyaları dahi bozulmakta. Bugün Mardin 2 temel ihtiyacından yoksun: Elektrik ve su. Dolayısıyla aslında birçok yerde, Türkiye'nin birçok yerinde de elektrik ve su sorunu ciddi bir sorun.
Ayrıca, köylülerin aktarımlarına göre DEDAŞ, çiftçilere üzerinde elektrik borcu, abone numaraları, Ziraat Bankasından kime ait olduğunu bilmedikleri bir hesap numarasının olduğu, elle yazılmış bir makbuz vermiştir. Söz konusu kâğıtta yüksek miktarlarda elektrik borcu görünmekte ancak kullanım miktarı, vergi ve diğer gider kısımları yer almamaktadır. Değerli arkadaşlar, resmî bir kurumun insanlara fatura yerine elle yazılmış bir borç kâğıdı vermesi dolandırıcılık değil de nedir? Neye göre yazıldı bu borçlar? Ziraat Bankasına açılan bu hesap kime aittir? Şişirilip şişirilip çiftçiye kesilen bu faturalarla hem devlet hem de halk dolandırılmış olmuyor mu? Takdiri size bırakıyorum.
Bir de MARSU'nun içme suyuna yaptığı yüzde 200'den fazla bir zam söz konusu. Mardin Büyükşehir Belediyesini geçen dönemki kayyumun görevlendirildiği ilk dönemde 600 milyon TL borçlandıran MARSU geçtiğimiz günlerde bir su zammı yapmış, 2 TL'lik suyu 2020 yılı itibarıyla 6,25 TL'ye yükseltmiştir ve şöyle düşünün: Bazı zamanlarda günlerce suyun akmadığı, sık sık suların kesildiği bir kent. İçme suyuna yapılan bu zamla Hükûmet hem vergi gelirlerini artırmıştır hem de dağıtım şirketlerinin taleplerini karşılamayı hedeflemektedir. Sayaç okuma işi de özelleştirilip Kent AŞ'ye verilince ve Kent AŞ de bunu başka bir taşeron şirkete daha ucuza verince aslında yandaş zenginleşiyor, yoksul vatandaşın cebine gelen gelir cebinden çıkarılıyor.
Değerli arkadaşlar, Mardin'de elektrikler kesik, suya zam yapılıyor. Elektrikleri olmayan, dinamoları çalışmayan halk yapılan zamlı suyu dahi zaten kullanamıyor, vatandaş tankerle su alıyor, aslında 2 kere su parası ödemiş oluyor.
Sormadan geçmeyeceğim: Tüm bu zamlar, şişirilen faturalar, kesilen elektrik ve akamayan su Mardin'de kayyumun yaptığı yolsuzluğu ve girdiği zararları kapatmanın çabası mıdır, borcu kapatmanın başka bir yolu mudur, merak ediyorum.
Bir şeyi söylemeden geçmek istemiyorum. Mardin'de bir esnaf ziyaretinde bir esnaf ismini vererek ifade etmemi istedi, ama malum, düşman hukukunun uygulandığı bir ülkede işgüzar bir savcı muhtemelen kendisine iş bilip vatandaşı mağdur edecektir. Ben isim vermeden söylüyorum: Mardin Derik şehir merkezine giden ana cadde Derik Kaymakamlığının önünden geçiyor ve bu yol tam üç yıldır güvenlik gerekçesiyle kapatılmış durumda. Aslında...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın lütfen Sayın Günay.
EBRÜ GÜNAY (Devamla) - Vatandaş şunu söylüyor: "Güvenlik gerekçesiyle kapatılan yoldan kaynaklı ben zarar ediyorum, kazanamıyorum." Bunu açıkça ifade etmemi istemişti. Buradan onun sözünü yerine getirmiş olayım ama bu bir şeyi de gösteriyor aslında, iktidarın güvenlik politikaları ve güvenlikçi politikaları nedeniyle vatandaşı, esnafı mağdur ettiğinin açık, net, somut örneğidir. Ülkenin hâli, aslında Mardin'den bakıldığında bu küçük tablo böyle görünüyor. Umarım yeni bütçeyle bu böyle olmayacaktır.
Teşekkürler. (HDP sıralarından alkışlar)