| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 31 |
| Tarih: | 12.12.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA ENEZ KAPLAN (Tekirdağ) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi'nin Türkiye Atom Enerjisi Kurumu ve Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun bütçeleri üzerinde İYİ PARTİ grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, enerjiyle ilgili tartışmalar her zaman devam etmekte olup barışın ve refah düzeyinin kaynağı olması gerekirken maalesef günümüzde bir savaş sebebi olma durumunu devam ettirmektedir.
Ülkemiz, enerjide dışa bağımlı ve bu sektöre her yıl milyarlarca dolar para harcamaktadır. Enerji sektörü siyasi ve iktisadi açıdan stratejik bir alan olduğu için, yüksek düzeyde dışa bağımlılık Türkiye ekonomisi ve dış politikası açısından büyük riskler teşkil etmektedir, ettiğini hepimiz bilmekteyiz. Dışa bağımlılığın azalmasıyla ilgili olarak yerli ve millî çalışmalar yapmalıyız.
Enerji, günümüz dünyasında ülkelerin gelişmişlik düzeyini belirleyen en önemli faktörlerden biridir. Ürettikleri ve tükettikleri enerji göz önünde bulundurularak ne kadar gelişmiş ülke oldukları anlaşılmaktadır. Hayatımızın neredeyse her aşamasında; ulaşımda, ısınmada, aydınlatmada, sanayi alanında enerji ihtiyacı vardır. Enerji kaynaklarını, yenilenebilen ve yenilenemeyen kaynaklar olarak gruplandırabiliriz. Bildiğimiz gibi, yenilenemeyen enerji kaynakları; taş kömürü, linyit, petrol, doğal gaz gibi fosil yakıtlardır. Güneş, rüzgâr, su ve jeotermal kaynaklar da yenilenebilir enerji kaynaklarıdır. Yenilenebilir enerji kaynaklarının fosil yakıtlara alternatif olacağı düşünülmektedir. Yenilenebilir enerji alanlarının araştırılması ve geliştirilmesiyle ilgili çalışmalar hızla ve yoğun bir şekilde yapılmalıdır.
Türkiye, yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli ve çeşitliliği bakımından zengin bir ülkedir; özellikle hidroelektrik, jeotermal, rüzgâr ve güneş enerjisi. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki ülkemiz birçok ülkede bulunmayan jeotermal enerji potansiyelinin yüzde 8'ine, coğrafi konumundan dolayı önemli bir güneş enerjisi potansiyeline, yer ve şekil özellikleri nedeniyle önemli hidroelektrik enerji potansiyeline ve ciddi bir rüzgâr enerjisine sahiptir. Ancak ülkemizin ihtiyacının büyük bir kısmı hâlen daha fosil enerji yakıtlarıyla sağlanmaktadır.
Yenilenebilir enerji potansiyelinden daha fazla yararlanmak amacıyla mevcut projeler hızla tamamlanmalı, ülkemizin enerji iletim altyapısı güçlendirilmelidir. Ülkemiz açısından, yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştirmek ve yenilenebilir enerjinin diğer enerji kaynakları arasında payını artırabilmek, enerji kaynaklarını çeşitlendirmek, yabancı kaynaklara olan bağımlılığını azaltmak ve bu sayede enerji arz güvenliğini sağlamak adına son derece önemlidir.
Değerli vekiller, Türkiye'nin ilk nükleer santrali olacak olan Mersin Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nin temeli Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin tarafından atılmıştır. On beş yıl boyunca Akkuyu'nun üreteceği elektriğin yüzde 50'sine 12,35 sent/kilovatsaat üzerinden alım garantisi verilmiş. Bu da yaklaşık 35 milyar dolardan fazla bir fatura demektir. Buna göre, Türkiye on beş yıl alım garantisi verdi ve bu alımların en yüksek fiyatı 15,33 senti geçmeyecek; 12,35 sent ortalama ağırlığı üzerinden olacak ve yıllara göre revize edilecek.
Bir de diğer ülkelere bakacak olursak, örneğin hidroelektrik için 3,5 sent, kömür için 1,8 sent, doğal gaz için 3,42 sent harcayan Amerika Birleşik Devletleri nükleer için 2,13 sent ödüyor. Geçmiş yıllara ait verilere göre hidroelektrik enerji üretimi tesisi yapılması için kilovatsaat başına 1.500-2.000 dolar harcanması gerekiyor ve bu fiyatlar tüm ülkelerin enerji maliyetlerinin ortalamasına denk geliyor. Kömürle çalışan bir enerji tesisini yapmak için ise kilovatsaat başına harcanması gereken maliyet 700 ile 1.000 dolar arası. Tüm bunların arasında en düşük maliyetli olan ise doğal gaz; kilovatsaat başına 350-500 dolar harcayarak bir tesis kurulabiliyor. Aynı güçte bir nükleer reaktörü kurmak için ise kilovatsaat başına 3.500-5.000 dolar gibi bir maliyeti gözden çıkarmamız gerekiyor. Bunları niye anlattım? Mevcut iktidarın şehir hastanelerinde karşılaştığı hatadan daha büyük bir hata bekliyor enerjide ülkemizi.
Değerli milletvekilleri, Avrupa Birliği ülkelerinde nükleer enerji kullanımına bakacak olursak, Avrupa Birliği üyesi ülkeler enerji ihtiyacının yaklaşık yüzde 30'unu nükleer güçten karşılıyor. 14 ülkede toplam 130 nükleer santral bulunuyor. Almanya ise 8 nükleer santralde enerji üretiyor. 2011 yılında Japonya'daki deprem ve takip eden tsunami sonrası Fukuşima Nükleer Santrali'nde yaşanan radyasyon sızıntısının üzerine, Berlin yönetimi tüm reaktörleri 2022 yılında devre dışı bırakma kararı aldı. Almanya'daki enerji üretiminin yaklaşık yüzde 13'ü nükleer güçten sağlanıyor. Yani çağdaş dünya ülkeleri nükleer enerjiden kaçmaya çalışırken bizim iktidarımız yeni enerji kaynağı bulanların sarıldığı gibi nükleer enerjiye sarılıyor.
Değerli milletvekilleri, dünyada yenilenebilir enerji kurulu kapasitesinin 2024 yılında geçen yıllara göre yaklaşık yüzde 50 artarak 3.721 gigavata ulaşacağı öngörülüyor. Yenilenebilir enerjinin çevre dostu olduğu herkesçe biliniyor. Yenilenebilir enerji düşük veya sıfır karbon ve sera emisyonu demektir. Fosil yakıtlar küresel ısınmaya neden olmaktadır. Fosil yakıtlar iklim değişikliğinden ve hava kalitesinin bozulmasından büyük ölçüde sorumludur, yüksek miktarda sera gazı ve karbondioksit yayar ve yine, bu yakıtlar asit yağmurlarına neden olarak atmosfere sülfür emisyonuna katkıda bulunur. Oysa güneş ve rüzgâr enerjisi, çevreye zehirli gaz yaymaması nedeniyle çevre dostu olarak kabul edilir. Yenilenebilir enerjinin kullanılması fosil yakıta olan bağımlılığı önemli ölçüde azaltmakta, dolayısıyla hava kirliliğini minimum seviyeye getirmektedir. Yenilenebilir enerji, gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtlara olan bağımlılığını önemli ölçüde azaltabiliyor. Güçlü rüzgârlar, yeryüzünün altından kaynaklanan ısı, güneş ışığı ve hareketli su uzun yıllar boyunca bir ülkeye büyük ve istikrarlı enerji arzını garanti eder. Yenilenebilir enerji bulunduğu bölgeye ekonomik katkı sağlar çünkü geleneksel enerji kaynaklarından daha ucuz bir alternatiftir. Yapılan çalışmalara göre, bu enerji kaynağının devreye alınması için harcamaların en uygun olduğu ve bu tesislerin yüksek bakım maliyetleri olmadığı için santral sahiplerinin halka ucuz elektrik temin edebileceği belirtilmiştir. Bunun hem üretici hem tüketici açısından avantajlı bir durum olduğu görülmektedir.
Yenilenebilir enerji, başlangıcından bu yana çoğu ülke ekonomisine yeni ve istikrarlı işler kazandırmıştır. Örneğin, Almanya ve İngiltere'de yenilenebilir enerji biçimlerinin geliştirilmesi ve teşvik edilmesi yönündeki çabalar sayesinde birçok yeni iş alanları yaratılmıştır. Dünya yenilenebilir enerjiye yönelmişken biz, yine geçmişten esinlenerek siyah beyaz televizyonlarda yaşadığımız doyumsuz hezimetlere mahkûmuz. Nükleer santraller bittiğinde yine bize diyeceksiniz ki: "Biz nükleer santral yapmasaydık, evlerinizde hâlâ mumla oturuyordunuz."
Sayın milletvekilleri, Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun çatı ve cephe tipi güneş enerjisi sistemlerinde uyguladığı lisanssız elektrik üretimi uygulaması yaygınlaştırmalıdır. Türkiye'de 10 milyon çatı bulunmaktadır, lisanssız elektrik üretimi isteyen vatandaşlarımızın ilk yatırımlarında KDV uygulanmamalıdır. Aynı zamanda, yenilenebilir enerjiyle ürettiği yerde tüketen vatandaşlarımıza da uzun vadeli ve düşük faizli mikrokrediler sağlanmalıdır.
Güneş enerjisi sistemleriyle lisanssız enerji üretiminde bahsettiğim kalemler desteklenmelidir; bu, büyük ölçüde istihdam alanı sağlayacaktır. Güneş paneli üreten fabrikalarımızın üretim bantlarının artacağı, güneş enerjisi sistemi çatı projelerinde kullanılacak olan kalemlerin birçok alanda piyasalara hareketlilik sağlayacağı aşikârdır. Artık tükenmiş olan beton siyasetiniz piyasalara hareket sağlayamayacak. Yeni model, çatı tipi güneş enerjisi sistemlerini desteklemek olmalı, vatandaşımızın enerji üretimi için elini taşın altına sokması sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, şimdi, biraz da seçim bölgemde gelişen olaylardan bahsetmek istiyorum. Her seferinde "Sağlıkta çağ atladık." diyorsunuz ya, Çerkezköy Devlet Hastanesi merkezli ve 3 ilde gerçekleşen skandal olay maalesef ki sağlıkta otokontrolün olmadığını gözler önüne sermiştir. Hasta olmayana kırmızı reçeteli ilaç, engelli olmayana engelli raporu... Bunun akabinde neler oluyor? 5 milyon TL üzerinde vurgun yapan 59 şüpheli hakkında soruşturma şu anda yeni başlamıştır. Yine, Çerkezköy Devlet Hastanesinde bir vatandaşımız mamografi sonuçları doğrultusunda -meme kanseri şüphesiyle- biyopsi yapılmasını istiyor ve hastane bunu yapamayacaklarını, Çorlu Devlet Hastanesine sevk edeceklerini söylüyor. Günler geçtikten sonra, Çorlu Devlet Hastanesine randevuya giden hastamıza "Biyopsi yapabilmek için gerekli medikal malzemesi yoktur, sizi Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi Hastanesine sevk ediyoruz." deniyor. Bu vatandaşımız -kanser hastası, biyopsi sonuçlarını öğrenmesi için en az bir, iki ay geçiyor- kanser olup olmadığını ancak öğrenebiliyor.
Tekirdağ'daki sağlık sektörünün sorunlarının hangisini ifade edeyim ki! Yeni yapılan Şarköy Devlet Hastanesi her yağmur yağdığı zaman sular altında kalıyor. Yandaşlarla doldurduğunuz Malkara Devlet Hastanesi işlevsiz şekilde. Bir taraftan 5 milyonun üzerinde vurgun yapan Çerkezköy Devlet Hastanesi, diğer taraftan, yeni yapıldığından dolayı tıbbi cihaz malzemesi eksik olan Kapaklı Devlet Hastanesi, doktor sıkıntısı çeken Hayrabolu ilçemiz, Marmaraereğlisi ilçemiz, Muratlı Devlet Hastanesi... Bir de arkadaşlar -"Çağ atladık." diyorsunuz ya- devlet hastanesi olmayan 70 bin nüfuslu Ergene ilçemiz var.
Bir de eğitimden bahsetmek istiyorum ilimizle ilgili. İlimiz, 2002-2003 yıllarında LYS sonuçlarına göre 13'üncü sırada iken, 2013 yılında 31'inci sıraya düşmüştür; 2014'te 54'üncü sırada, 2015'te 58'inci sırada bulunmuştur. 2018'de YKS Türkiye sıralamasında ise ilimiz, maalesef 66'ncı sıraya gerilemiştir; bunun sebebi de sizin Hükûmetinizin liyakatsiz ve yandaş yöneticiler atamasından kaynaklanıyor.
Her konuşmamda belirttiğim gibi, vergi vermede 8'inci sırada olan Tekirdağ'ımız hizmet ve yatırım almada 40'ıncı sıralarda. AKP hükûmetlerinin ilimize yeteri kadar değer vermediği buradan belli olmaktadır.
Bütçenin ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)