GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 3'üncü Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:31
Tarih:12.12.2019

MHP GRUBU ADINA AYŞE SİBEL ERSOY (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi'nin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul görüşmelerinde Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Mesleki Yeterlilik Kurumu bütçeleri üzerinde konuşma yapmak üzere Milliyetçi Hareket Partisi Grubum adına söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Gazi Meclisimizi ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimi saygıyla selamlıyorum.

Düşünen varlık kendini ancak maddi ve manevi unsurlarla devam ettirebilir. Her medeniyet kendini korumak ve sürdürmek adına bazı hakikatler ve değerler oluşturur. Geçmişten günümüze millî ve manevi değerlerin korunması, yaşatılması ve gelecek kuşaklara aktarılmasında, millî birlik ve bütünlüğün korunmasında, kardeşlik ve dayanışmanın pekiştirilmesinde aile kurumu büyük önem arz etmektedir. Türk toplumunun temel taşı olan aile, ekonomik ve sosyal gelişmelerin yol açtığı olumsuz gelişmelere karşı kendini koruyamamaktadır. Kadınlarımızın, aile ve toplum içerisindeki önemli rolü göz önüne alınarak aile bütünlüğünü koruyucu politikaların uygulama alanı bulması sağlanmalıdır.

Gündemimizi sıklıkla meşgul eden ve toplumun her kesiminde vicdani rahatsızlık uyandıran kadına şiddet olaylarında hem bireysel hem de toplumsal farkındalıklarımızın olması gerekiyor. Yaşanan her şiddet olayı başlı başına araştırılması, olgusal olarak değerlendirilmesi gereken bir sorundur. Şiddet bir sonuçtur, önemli olan bu sonuca giden basamakların tek tek irdelenerek bu sonucu doğuran etkenlerin psikolojik ve sosyolojik olarak değerlendirilmesidir. Suçu işleyen kişilerin tabii ki yargıda en yüksek cezaları alması vicdanları rahatlatacaktır ancak bu cezalar kişileri eylemden alıkoyacak mıdır? Yaşadığımız şiddet örneklerinin hafızalarımızın algılayabildiği bir nedensel içeriği ne yazık ki bulunmamaktadır. Bu suç makinelerine "psikopat" teşhisini koyarak zihindeki sorulara ancak cevap verebiliyoruz.

Bizler kendi güvenli alanlarımızı oluşturarak yaşanabilecek birçok tehlikeyi bertaraf ettiğimizi, özel yaşam alanlarıyla kendimizi koruduğumuzu düşünüyoruz. Çocuklarımızı özel okula yolluyoruz, özel olarak oluşturulan sitelerde oturuyoruz ve böylelikle de güvenliğimizi sağladığımızı zannediyoruz. Ancak gözümüzden sakındığımız, canımızdan daha çok sevdiğimiz çocuklarımızın yaşamı hiçbir neden yokken -deyim yerindeyse- bir psikopat tarafından son bulabiliyor. Kendi mutluluğumuz yerine toplumsal mutluluğu hedeflemek, yanı başımızdaki çaresiz, ilgisiz, sevgisiz bireylere kayıtsız kalmamak insani yaklaşımın temelidir. Türk İslam kültüründe "Yanı başındaki komşusu açken tok olarak geceleyen kişi mümin değildir." sözü bireysel sorumluluğumuzu çok da güzel ifade eder. Geçmişimizdeki bu anlamlı değerleri modern zamanın idrakine sunduğumuz taktirde anlamlı bir iş yapmış oluyoruz. Anlayışların değiştiği günümüz toplumunda, geçerliliğini yitiren mantıklar ve söylemlerle hitap edilen genç zihinler söz sahibine belki romantik bir saygınlıkla bakarlar ve "Ne diyor bu ya?" tavrını takınırlar.

Toplumsal değerler günümüz toplumuna aileyle taşınır. Eğitimin alındığı ilk yer ailedir ve kadın, ailenin temel taşıdır. Kadına verilen değer ve önem toplumun huzurunu ve mutluluğunu oluşturan en önemli etkendir. Modern çağın internet ağlarından çocukların aklına saldıran kavram virüslerini silmek ancak sağlıklı aile ortamıyla sağlanabilir. Fiziksel zekâmızla kültürümüzü var ederken sosyal zekâmızla da değerlerimizi kurgularız. Toplumsal değerlerin yeni kuşaklara taşınmasında önemli rol oynayan kadınlarımızın sıklıkla maruz kaldığı şiddet toplum adına işlenmiş en büyük suçtur. Toplumu bu şiddet sarmalına sürükleyen dinamiklerin ortaya çıkarılması için liderimiz Sayın Devlet Bahçeli'nin çalışmalarını başlattığı "İnsanlığın huzuru projesi"nin hedefinde de millî ve manevi temele bağlı bir duruşla insanlığın geleceği ve kurtuluşu için yetkin ve yetişmiş bilim insanları ve uzmanlardan oluşan bir komisyonla hayati adımlar atılması hedeflenmektedir.

Mesleki Yeterlilik Kurumu, hayat boyu öğrenme ilkesiyle paydaşlarıyla birlikte yeterlilikleri tanımlayan ve tanıyan, uluslararası düzeyde kalite güvencesi sağlanmış "ulusal yeterlilik sistemi"ni kurmak ve işletmek amacıyla kurulan, günlük hayatımızın her aşamasında aldığımız hizmetlerin ve yapılan işlerin kalitesinin artırılması ve belli bir standart kazandırılması açısından çok önemli bir kurumdur.

Günümüzde, küreselleşme, bilgi ve iletişim teknolojisindeki yenilikler, teknik ve mesleki eğitim tüm ülkelerde eğitim sürecinin önemli bir parçası olmaktadır. Mesleki eğitim ve öğretim, bireyi hayata hazırladığı ve demokratik bir toplumda gerekli olan becerileri sağladığı için büyük önem taşımaktadır. Mesleki eğitim ve öğretim, sanatkârlık, pratik deneyim ve pratik problem çözme yeteneğini geliştirir. Verilen hizmetler ve yapılan işler bazında kalitenin artırılması ve standartların yükseltilmesi ülke ekonomisine katma değer sağlayacağı gibi verimliliği de artıracaktır. Kurum tarafından çeşitli sektörler için verilen eğitimlerin istihdamla uyumunu güvence altına alarak nitelikli insan kaynağının oluşumuna öncelik etmesi beklenmektedir. Mesleki yeterliliğin önemi ne yazık ki ülkemizde çok geç anlaşılmıştır. Verilen eğitim ve getirilen standartların yalnızca bir prosedür, ayrıntı veyahut tamamlanması gereken bir ön şart hâline gelmemesi gerekmektedir. Kurumun gerekli siyasi destekle amacına ulaşacağı düşünülmektedir. Mesleki Yeterlilik Kurumu, Mart 2018 verilerine göre, toplamda 3 milyondan fazla kamu personelinin eğitim, kadro, işe alım, mali ve sosyal hakları ve nakilleri gibi tüm işlerden sorumlu olarak yoğun bir şekilde çalışmaktadır. Kamu çalışanlarının hizmet kalitesinin artırılması ve vatandaşlarımızın kamuda istihdam edilmesi noktasında kritik görevi olan Kurumun, atama, nakil ve yükselmelerde liyakat sisteminin tesisi, çalışan ile çalışmayan, bilen ile bilmeyenin ayırt edileceği performans sisteminin tesisi gibi önemli konularda sorunlar bulunmaktadır.

15 Temmuz ihanetinin gerçekleşmesinde var olan performans ve liyakat sisteminin istismar edilmesi ve yanıltılmasının etkisi göz ardı edilmemelidir. Liyakat ve performans sisteminin sağlıklı bir şekilde tesis edilmesi için gerekli kanuni düzenlemelerin de yapılması bizlerin yani yüce Meclisin sorumluluğundadır diyorum ve bütçemizin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)